Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley |
|
||||||||||
|
“aşka gönül ile düşersen yanarsın zeka ile düşersen kavrulursun akıl ile düşersen çıldırırsın duygu ile düşersen gülünç olursun aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin sersem sersem bakınıp durma bir yol seç" Şiiri akıl ve gönül arasındaki bir yerlerden fışkıran aşk için yol gösterir."Yuvarlağın Köşeleri” isimli bu şiirde yuvarlağın köşelerini bulamayacağımız gibi aşkın da yolunu bulamayız belki. Yine de Asaf sersem sersem bakınma diyor... Bir şiiri ne kurmaca hali şiir yapar, ne de uzunluğu. İkisi de maharet değildir. Verilmek istenen içsel mesaj iki mısrayla da yerine ulaşabilir. Kısa şiir tasarımının en güzel yanı yoğunluğudur. Mısra "birdenbiredir." Sallantılı bir hali yoktur. Nettir. Ama keskin değildir. Uzun şiirlerin birçoğunda bir yanılgıya düşülebilir. Okuyucu açısından anlatım şekliyle meşgul olma, şair açısından da sanat kaygısı taşıma… Ama kısa yazanların bu tip kaygıları yoktur. Şükran Kurdakul, Özdemir Asaf'ın kısa dörtlüklerini "...Kimi bir kitaptan, kimi yaşamdan kopardığı izlenimlerden esinlenerek bilgece dörtlükler yazdı." şeklinde yorumlamaktadır. Özdemir Asaf dilliyle sade olmanın yanında sözcükleri genellikle ilk anlamlarında kullanarak yalınlığıyla da göze çarpar. Sözcük oyunu yapıp bu materyali süslemeden kullanmak ancak bir ustanın işidir. Şiirlerinden anlaşıldığı gibi ne popüler olmak kaygısı, ne de estetik düşünce kaygısı taşımıştır. Doğan Hızlan’ın tespitine göre Asaf, sadece bir şiirin içindeki uyumla değil şiirlerinin oluşturduğu küme içinde bir bütünsellik oluşturmaya çalışmıştır. Bu bütünselliğin oluşmasında birçok şiirine konu olmuş ikinci tekil kişi olgusu büyük rol oynar. Kendinde yara açan toplumsal aksaklıkları ironik bir dille işleyen Asaf için “sen” kişisi çok değerlidir. “kim o, deme boşuna benim, ben. öyle bir ben ki gelen kapına baştan başa sen.” Onu mayasından bir hamur gibi görür ve kendinden ayırmaz çoğu kez. ” senin içine girdiğim zaman dışımda kalıyorsun senin dışından sana bakınca içime sığmıyorsun.” Ve bununla olağan dışı, uyak ötesi bir ritm kazandırır şiirine. Zaten ister romanda, ister şiirde olsun “sen” kişisi hep gizemlidir. Yazar ya da şair kendisiyle arasındaki mesafeyi açmak, geri çekilmek için “ben” yerine “sen” kişisini kullanır. Ayrıca “sen” kişisinin gizemi okuyucunun “sen” kişisini istediği gibi doldurabilmesidir. İçselleştirebileceği gibi onu dışlayıp “sen” kişisinin içini karşı cepheyle de doldurabilir. Evrende aşk ve şiir var oldukça “sen” kişisi daima değerini koruyacaktır. İşte bu yüzden de Asaf’ın şiiri tazeliğinden bir şey yitirmeyecektir…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serap TAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |