..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Kültür Çatışmaları > asivemavi36




22 Şubat 2008
Paris'te Türk Düğünü  
Gittiğin Yeri Sana Benzetmek....

asivemavi36


“Paris Paris olalı böyle zulüm görmedi” Diyorum. Evin dadısı yüzüme bakıyor anlamsızca. Tarkan’ın en sevmediğim şarkısının sözleri dökülüyor dudaklarımdan “ Kıl oldum abi!”


:BCIB:
Paris’te Türk Düğünü





Henüz vakit varken, gülüm
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri
Volter rıhtımında dayayıp seni duvara
öpmeliyim ağzından.....





Pazar sabahı, biraz yatak keyfi yaptım, tembellik ettim. Eğer duruyor olsaydı röpteşambırımı giyerdim, kahvaltımı yatağa isterdim . Dadım illaki mırın kırın ederdi ama ben yinede biraz şiddet uygulayarak zorla şımarttırırdım kendimi. Sonra bir puro yakardım, diğer elimde bir bardak portakal suyu evin içinde dolanır dururdum Ayhan IŞIK gibi. Böyle bir şey esip geçti aklımdan. Ama gri, parlak röpteşambırım iğrençti. Dar, düdük bir şeydi, hanım çeyizinde getirmişti ve enişteye kakalamıştım hayrıma.

Yok, eşofmanlarım güzeldi benim. Aslında o eski uzununa çizgili, büyük düğmeli, cepli pijamalardan da olurdu ya. / Hep merak etmişim gece uyurken insan cebine ne koyar diye, takma dişler için mi acaba? Yoksa çalar saatler mi konurdu?Değilse o kocaman cepler niye yapılırdı? O pijamalardaki ceplerin hikmetinden sual sorarım hep. Ama ne yalan söyleyeyim o pijamalar pikniklerde güzel oluyor. Tam bir ayı kostümü, ormanlara uyum sağlanıyor. /

Tembelliğimi sürdürmeye kararlıydım. Elimi yüzümü yıkayıp salona geçtim. “Dadı, kahvaltım hazır mı? Salonda kahvaltı yapacam bu sabah.” Evin dadısı biraz şiddet içeren gözlerle bakıyor bana ama yinede kıramıyor hatırımı.

Kahvaltı hazır, Kumandayı alıyorum elime kanalları zaplıyorum. Magazin programlarını hep iğrenç bulmuşum başka kanallara geçiyorum. Sabah sabah türkü kanalları izlenmiyor, daha başka kanallar...

***

Bir kanal buluyorum. Avrupa’daki türk düğünlerini yayınlayan bir kanal. Güzel, keyifli.

Kızın babası konuşuyor, “Bana dünür olmak şeref duyulacak bir şeydir, herkese nasip olmaz” Gibi mütevazı laflar ediyor. Oğlanın babası biraz mahcup gülümsüyor, içinden “Sen görürsün dünür” dediği muhakkaktır.

Kız annesi gayet modern giyimli, ağlamakla meşgul. Oğlan annesi geniş kalçalı, iri memeli tipik Anadolu kadını. Otuz iki diş tekmili birden gülüyor, bir elindeki başörtüsünü sallayıp durduğu yerde oynuyor ve arada bir lütfedip birkaç kelime konuşuyor, anlaşılmıyor.

Kız duvak takılarak dışarı çıkartılıyor. Arabaya bindirilip, düğün salonuna gidilecek gibi düşünüyorum. Ama.....

Dışarıda 15 – 20 kişilik bir güruh, bir davulcu, bir zurnacı. Arabalar sokağı kapatmış. Bir kırmızı araba gelin arabası olarak hazırlanmış.

Gelinin kapıda görülmesi ile her düğünün meşhur parçası olan “Fadile le Fadile” çalınıyor zurna ile, davul patlatılacak gibi dövülüyor. Zurnacı başını havaya dikmiş, gözlerini yummuş. Davulcu oynuyor mu, çırpınıyor mu bilinmez. Deli gibi döne döne ilerliyor, geniş bir yer arıyorlar, güruh arkalarında. Burada bile görmediğimiz bir gösteri, buraya bile yabancı bir davranış.

Geniş bir yer bulunuyor nihayetinde. Etrafta uykulu, şaşkın gözlerle Paris sakinleri korkudan kümeleşmişler gibi duruyorlar, fırsat bulup hep birlikte kaçacaklarmış gibi. Bir kadın ve bir çocuk, gözleri kocaman, elleri ağızlarında, oldukça şaşkınlar. Davulcu kameranın verdiği heyecan ve şevkle çala çala, döne döne Parislilere doğru gidiyor, Parisliler daha bir korkuyor, saflarını sıklaştırıyorlar.

Arkada siyah takım elbiseli, beyaz gömlekli Polat Alemdar güruhu 7-8 kişi ellerini bir birinin omzuna atarak daire oluşturup yere çöküyorlar, bir sür sonra “ALLAH” nidasıyla ayağa fırlıyorlar. Zurna, meşhur “TÜRKİYEM” parçasını çalıyor, davulcu delirmiş, güruh halaya durup Parislilere doğru ilerliyor ”IRMAĞININ AKIŞINA ÖLÜRÜM TÜRKİYEMMMM” . Dumura uğramış Parisliler kıyıdan kıyıdan tek sıra halinde kaçışıyorlar. 8 kişi Paris’i Parislilere dar ediyoruz bravo bize.

Zurna, aynalı kemerini çalıyor Barış Manço’nun./Kemiklerin sızlamışmıdır Barış Manço? /

Kamera dünürlere dönüyor. “Bu güzel geleneklerimizi,kültürümüzü burada da yaşatıyoruz ve sizler bizi yayınladığınız için sizlere teşekkür ediyoruz” Diyor iki dünür...

Damat arkadaşlarının arasında arabaya doğru yürüyor, gelin ağlıyor, annesi ağlıyor, zurnacı “ OY NAYIM NAYIM” parçası ile eşlik ediyor yürüyüşe, davulcu başı kesik tavuk gibi çırpınıyor bu soft parçada. Oğlan babası havaya bir tutam para saçıyor....

“Paris Paris olalı böyle zulüm görmedi” Diyorum. Evin dadısı yüzüme bakıyor anlamsızca. Tarkan’ın en sevmediğim şarkısının sözleri dökülüyor dudaklarımdan “ Kıl oldum abi!”

Sabah sabah keyif yapacaktım işte bana keyif.

Düşünüyorum acaba Prag’da da Türkler varmıdır? Orada da böyle mi yaparlar düğünü?

Bu düğün hiçte otantik değil. Bu düğün tam bir rezalet ve ben bu rezaleti iki kente yakıştıramam. Biri Paris, diğeri Prag.

Paris düştü, Allah Prag’a acısın ve onu korusun.

Sonra nedense kentlerimizi köye çevirenlere bu kadar kızmamam gerektiğini anladım. Bir TV reklamında Cem Yılmaz’ın sözleri geldi aklıma “ EĞİTİM ŞART”

Kapattığım TV yi yeniden açıyorum. Düğün salona taşınmış, çökertme çalınıyor, insanlar eğilip kalkıyor...Kırılan kol yen içinde kalıyor avuntusu ile izlemeye ve kıl olmaya devam ediyorum.

“ Dadı bir sigara ver”, “Yasak sana sigara” Diyor . Kalkıp kül tablasını, çakmağı alıyorum. Paris yanıyor ulan!! Yemişim yasağını....



asivemavi36

......

sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a
çiçeğini seyretmeliyiz onun,
birden bana sarılmalısın, gülüm,
korkudan, hayretten, sevinçten
ve de sessiz sessiz ağlamalısın,
yıldızlar da çiselemeli,
incecikten bir yağmurla karışarak.
Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan ... N.HİKMET



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Susuyorum [Şiir]
Devrim Yürekli Çocuk [Şiir]
Zap Suyu - I [Şiir]
yada Dön Gel [Şiir]
Caw Bella [Şiir]
Dar Ağacında Üç Fidan [Şiir]
Sen Sustuğunda [Şiir]
Yusuf ile Züleyha [Şiir]
Kavgam Sürüyor [Şiir]
Kavgaya ve Aşka Dair [Şiir]


asivemavi36 kimdir?

paylaşmak. . . hayat adına ne varsa. . . ama demiş ya nazım. . . "yar dudağından gayrı". . .

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşar Kemal


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.