..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu köle çoktur. -Darwin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Yazarlar Üzerine > adnan durmaz




9 Nisan 2008
Öðretmen Benisa"ya Mektup  
Baþarýlý bir romaný tanýtmaya iliþkin baþarýsýz bir yazý

adnan durmaz


Baþarýlý bir romaný tanýtmaya iliþkin baþarýsýz bir yazý


:CAEA:


-Baþarýlý bir romaný tanýtmaya iliþkin baþarýsýz bir yazý-



Yoksulluk ayýp deðil, bu bir gerçek, hem içkiye düþkünlüðün de bir erdem olmadýðýný bilirim ben, hem de daha iyi bilirim bunu. Ama sefalet, sayýn bayým sefalet ayýp. Yoksullukta yaradýlýþýmýzdaki soylu duygularýnýzý koruyabilirsiniz ama, sefalette hiç kimse, hiçbir zaman koruyamaz bunu. Sefalete düþmüþ bir kimseyi sopayla bile kovalamazlar, süpürgeyle süpürürler toplumun içinden. Bunu da sýrf onu daha çok alçaltmak için yaparlar. Bunda haklýlar da, çünkü sefalete düþerken ilk kez ben kendimi aþaðýlarým.” (Dostoyevski, Suç ve Ceza)


Kitle için yazdýklarýný sanan yazarlarýmýz en gülünç olanlardýr. Kitle ile beraber acý çekmeyen, halkýn sevinci ile yüzü gülüp onun isyaný ile þaha kalkmayan, nabzý kitlenin nabzýyla ayný tempoda atmayan adamýn kitleye “sen” diye hitap etmesi gülünçten de ileri bir þeydir. Hala köylüyü Amerikalý bir gezgin gibi seyredip onda ya mistik, karanlýk bir ruh ve ya ilkel bir hayvan gören büyük romancýlarýmýz var. Halktan bahsediyorum diyen yabancý ve ucuz esprili hikayelerle halký maskaraya çeviren ünlü yazarlarýmýz var. Cinsel baský ve yasaklardan histeriye uðramýþ yarým eðitimle genç kýzlar için yazdýðý sulu romanýnýn cildlerine dayanarak kendisine “en çok okunan halk yazarý” sýfatýný takan þýmarýk þarlatanlar var..Sabahattin Ali (Varlýk, 65. sayý, Mart 1936)
------------------

Sevgili Benisa,
Yaþadýðýmýz çað, o kadar insanlýk dýþý ki,neredeyse çiçekler açmaktan vazgeçecek.
Emperyal çaðda,onun ve vahþi kapitalizmin yarattýðý koþullarda ,insanlar insanlýðýndan çýktý.
Ýnsana özgü güzellikler;dostluklar,aþklar,sevgi,inanç,fedakarlýk yok edildi,içi boþaltýldý
Kendimi yalnýz hissediyorum!..


Sevgili Benisa
Uzun zamandýr roman okumadýðýmý itiraf etmeliyim.Ýþin aslý ,ben her gün mutlaka okurum ama daha çok düþünsel ve bilimsel yapýtlara takýlýyordum çok zamandýr.Eðer Sevgili Öðretmenim Ýlhami bey vermeseydi ve bu kadar beðenmiþ olmasaydý,sizi de okumazdým.Ama Ýlhami Bey olunca akan sular durur..Kaldý ki Ýlhami Bey’in dýþýnda kitabýnýzý bir çýrpýda okuyup beðenisini bana dökenler bir hayli vardý.Her ne kadar Sevgili Öðretmenim Ali Köycü Hocam kitabý bana özetlemiþse de.“Ýyi ki de okumuþum” diye diye okudum üç ciltlik yapýtýnýzý.

Sevgili Benisa
Açýkça itiraf edeyim ki,bu kitaplar boyunca hep yanýnýzda oldum.Öfkelendim,duygulandým,içim parçalandý.Hani bir yolu olsa çýkýp gelirdim yanýnýza o ýssýz yalnýzlýðýn mecalsiz yokuþlarýnda;elinizden tutup götürürdüm sizi.Ne yazýk ki,ben doðmadan çok önce siz görülmemiþ zulum altýnda can kavgasý veriyordunuz.Mümkün olsa ,kitabýnýzýn bir yerinden girerdim yaþamýnýza.

Sevgili Benisa
Burada baþat soru þudur;biz bu üç cildi ,üç ciltlik bir roman olarak mý deðerlendirsek;yoksa bu üç cildi üç cilde sýkýþtýrýlmýþ bir hayat olarak mý.?. Sadece roman gözüyle bakýp incelemek olasý mý, bir insanýn bu kadar zulumu yaþadýðýna tanýk olurken.Eðer öyle yaparsak,kartalýn yediði Afrikalý çocuðun fotoðrafýna sadece bir sanat yapýtý gözüyle bakýp deðerlendirmiþ olmakla hiçbir farkýmýz kalmaz.

Büyük Yazar Þolohov ,Nobel ödülü ertesinde,Durgun Don’un Ýngilizciye çevrilmesi dolayýsýyla Ýngiltere’ye gittiðinde,oradaki okurlar ve gazeteciler ona :” Bu kadar acý þeyler yazmasanýz olmaz mýydý?” anlamýnda sorular yöneltir.Þolohov’un yanýtý net ve kesindir ;”Biz Ýngiliz okuyucunun hazmýný kolaylaþtýrsýn diye kitap yazmýyoruz, okuduklarýnýzýn tümünü yaþadýk!” . Gerek þiirde,gerek romanda ,gerekse diðer yazýn türlerinde bana göre olmazsa olmaz kural,yapýtýn samimiyeti ve içtenliðidir.Yaþanmýþlýk kokmalýdýr yazýn yapýtý.Bana göre,sanat diye ortaya konulmuþ her ürün duygularýndan yakalamalýdýr insaný.Kaldý ki sanat zaten,duygularý ifade etmeye yarar.
Kuþku yok ki,eðer bunlar özyaþamöyküsü olmasaydý, abartýldýðýný düþünecektik okuyucular olarak.Ama ne yazýk ki,yaþanmýþ þeylerdi.Keþke yaþanmasalardý da bu kitap da olmasaydý.Bu cümlem kitabýnýza bakýþýmý da özetlemiþ oldu.Yani bu yapýtý okurken bir edebi deðerlendirme yapmaktan çok,sizi yaþadýk.

Ancak Sevgili Benisa,bu tümcelerimden, yapýtýnýzýn edebi deðerini yok saydýðýmý çýkartmayýn.O konuya da geleceðim.

Sanýyorum ki,kitap yazýlýrken yeniden yaþanmýþ.Bence bir yazar için en zor þey bu kitapta buydu.Hiç kimse bunlarý bir kez daha yaþamayý göze alamazdý;bunu beyninde gerçekleþtirmiþ de olsa.Ben inanýyorum ki çok yerde kalemi býraktýnýz ve nefesiniz kesildi.Yazarken büyük oranda kendinizde olamadýnýz…

Kitapta 1940' lý yýllarýn o akýl almaz karanlýðý gün ýþýðýna çýkýyor.Bu ne zalim bir karanlýk öyle.Ve o karanlýðýn “insan” diye ürettikleri insanlýk dýþý birer yaratýktan baþkasý deðil.Kitaptaki “analýk” tipi ,kitaptaki “aða” tipi dünya edebiyatýnda ve tarihinde gördüðümüz zalimlere taþ çýkarttýrýyor.Üstelik okuduðumuz romanlardaki gibi tasarlanmýþ tipler deðil,bizzat yaþamýn ta kendisi.Olumlu ve olumsuz roman tipleri,sanki bir roman gibi gelip yaþamdaki yerlerine oturmuþ.Ve kendilerine verilen rolleri sonuna kadar yapýyorlar.Ýyiler iyi,kötüler kötü.Ancak belli koþullara sürülen her insan sonuçta farklý tepkiler verip farklý davranýþlar gösteriyor.Çöplükte gül de olabiliyor,diken de.Ýnsanýn bin bir hali var ayný karanlýðýn altýnda ezilen kalabalýklarda.Tarihin her dönemi vardý ve var olmaya da devam edecek.Zalimler ve zulum oldukça,o zuluma baþkaldýranlar,direnenler,aþaðýlýk koþullarda insan olma savaþýmý verenler de var olacak;tam aksi,yalakalar,zulmün köpekliðini çýðýrtkanlýðýný yapanlar da var olacak.Gördük ki kitabýnýzda,yaþamýn kendi kurgusu bir roman kurgusundan her zaman daha mükemmeldir.

Daha önce yazarlar,Anadolu bozkýrýna bir avuç ýþýk diye atýlan öðretmenlerin yaþadýðý zulmü ,zulmün tüm unsurlarýyla (aðasý,rüþvetçisi,gammazý,muhbiri,ýrz düþmaný vs ) birlikte ortaya dökerken olsa olsa birer tanýktýlar..O yapýtlarla sizinkini kýyaslamýyorum,böyle bir kýyaslama yapmak yanlýþ olurdu.Ancak siz bu kitabýnýzla bizzat kurgulanmýþ bir romandan öte,1940 karanlýðýnýn zulmü altýda kalmýþ birini konuþturdunuz.Ýlk kez biz karanlýðýn çelik pençelerinde yaðmalanmýþ bir ömrü,sahibinden dinledik.

1940' larda bir yandan da ülkemizin aydýnlarýna ayrý bir zulum uygulanmaktaydý.”Hababam sýnýfý” yazarý olarak aslýnda anlamý daraltýlan büyük usta Rýfat Ilgaz üç duvarý olup dördüncüsü olmayan izbe bir gecekonduda,Ankara’da sürünüyordu ve verem hastasýydý..Nazým hapisteydi.Bu yýllar sanatçýlarýn hapse düþtüðü zulum gördüðü tek parti dönemleri.2. paylaþým savaþýnýn gölgesinde geçiyor yaþamýnýzýn o yýllarý.O dönemler savaþ sonrasý yoksul ama ilerleme kararlýlýðýndaki genç cumhuriyetin gözü pek aydýnlarýnýn ve tek parti zulmünün dönemi.Sonra 1951 tevkifatý .Ahmet Arif’in yaþadýðý baskýlardan dolayý bir daha þiir yazamaz hale gelmesi ve bunun çok uzun sürmesi o zamanlara rastlar...Ama savaþ alanlarýna da bahar gelir,doða yasasý bu.Zulum her yerde akýp geçiyor.

Ýþte tam o yýllarda Anadolu köylüsü denilen insanoðlunun dünyasýný kitabýnýzdan tanýma olanaðý bulduk. Türk Edebiyatýnda en çok tartýþýlan romanlardan biri olan Yaban’da Yakup Kadri þöyle diyor “Gün geçtikçe daha iyi anlýyorum; Türk aydýný, Türk ülkesi denilen bu engin ve eþsiz dünyanýn içinde bir garip yalnýz kiþidir. Bir münzevi mi? Hayýr. Bir acayip yaratýk demeliyim. Öyle ya, bir insan tasavvur edin ki, hangi ýrktan, ne cinsten olduðu belli deðildir. Kendi vataný saydýðý memleketin dibine doðru ilerledikçe, kendi kökünden uzaklaþtýðýný hissediyor. Hissetmese bile etrafýnda hasýl olan boþluk, soðuk ve itici, acayip nebat olduðunu bildiriyor. Her memleketin köylüsüyle, okumuþ yazmýþý arasýnda derin uçurum var mýdýr? Bilmiyorum. Fakat okumuþ bir Ýstanbul çocuðuyla, bir Anadolu köylüsü arasýndaki fark bir Londralý Ýngilizle, bir Pencaplý Hintli arasýndaki farktan daha büyüktür.' diyor.

“Ayný kitapta Yakup Kadri þöyle diyor
'Kuþlar nasýl seviþir? Kediler nasýl seviþir? Biliyorum. Lakin, bu köy halkýnýn nasýl seviþtiklerini tahmin edemiyorum. Bizim gibi, göz göze bakýþýrlar mý? El ele tutuþurlar mý? Dudak dudaða gelirler mi? Okþayýþlarý nasýldýr? Kalbin bir süt çanaðý gibi kabarýp taþtýðý dakikada, aðýzlarýndan çýkan sesin anlam ve ahengi nedir? ”.
Sanki bir hayvan topluluðunu betimler gibi acýma ve tiksinme iç içe
Ancak yüzyýllarýn karanlýðýnda terkedilmiþ ezilmiþ horlanmýþ kalabalýklardýr bunlar.
Yakup Kadri köy türkülerini,aþk öykülerini duymamýþ olmalý ki oralarda insanlarý kediler kuþlar kadar anlayamýyor.O kalabalýklarýn arasýndan çýkan ozanlarý ve aþýklarý bilmiyor olmalý.
Anlamadýklarý kesin olan þey,yukarý katlardan gelen her þeydir.Dilini bile bilmedikleri birileri yönetmiþtir onlarý yüzyýllarca.
Romanýn kahramaný Ahmet Cemal’e göre köylüler “henüz bir sosyal yaratýk haline bile girmemiþ,” “yontulmamýþ taþ devrindeki” yaratýklar gibidir. Bu noktada yazar o günün köylüleriyle binlerce yýl önce yaþamýþ köylüler arasýnda herhangi bir fark görmez. Bu köylüler “tarihi olmayan bir halk” gibidir; çünkü köyleri týpký “Hitit harabeleri”ni andýrýr, insanlar “toprak altýndan henüz çýkarýlmýþ kýrýk dökük heykellerden” farksýz gibi görünür. Köylülerin zaman ve mekân kavramlarýndan yoksun olduklarýný, Anadolu’nun baðrýndaki bir köyün “donmuþ bir konak” tan baþka bir þey olmadýðýný ileri sürer Ahmet Cemal.
Ahmet Cemal’e göre köylü kadýnlar doðasý gereði gerçekte “namert ve kancýk” dýr. SF-16 - Kötü kokarlar, zarafetten yoksundurlar. Köylü kadýnlarla seviþilemez bile.
Yine de Yakup Kadri’ye göre geri kalmýþlýklarý, düþmanlýklarý, milliyetçiliðe karþý gösterdikleri kayýtsýzlýk için suçlanmasý gereken köylüler deðildir. Ýlginçtir, köylülerdeki bütün eksikliklerin sorumlusu aydýnlardýr. Yaban’ý bu kadar ilginç ve önemli kýlan þey iþte Yakup Kadri’nin iletmeye çalýþtýðý bu mesajdýr:
”Bunun nedeni, Türk aydýný, gene sensin! Bu viran ülke ve bu yoksun insan kitlesi için ne yaptýn? Yýllarca, yüzyýllarca onun kanýný emdikten ve onu bir posa halinde katý toprak üstüne attýktan sonra, þimdi de gelip ondan tiksinmek hakkýný kendinde buluyorsun. Anadolu halkýnýn bir ruhu vardý, nüfuz edemedin. Bir kafasý vardý; aydýnlatamadýn. Bir vücudu vardý; besleyemedin. Üstünde yaþadýðý bir toprak vardý! Ýþletemedin. Onu, hayvani duygularýn, cehaletin ve yoksulluðun ve kýtlýðýn elinde býraktýn. O, katý toprakta kuru göðün arasýnda bir yabani ot gibi bitti. Þimdi, elinde orak, buraya hasada gelmiþsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin? Bu ýsýrganlarý, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarýna batacak. Ýþte, her yanýn yarýlmýþ bir halde kanýyor ve sen, acýdan yüzünü buruþturuyorsun. Öfkeden yumruklarýný sýkýyorsun. Sana ýstýrap veren bu þey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.SF-22


Yakup Kadri köycülük akýmý dahilinde,devletçi bir yazardýr.Buna karþýlýk Sabahattin Ali de,o zamanýn sosyalist yazarlarýndan biri olarak köy gerçeðini kaleme almýþtýr.Kuyucaklý Yusuf’taki bakýþla Yabandaki bakýþ hiç de birbirine benzemez.En azýndan, Köylüleri saygý duyulacak hiçbir özelliði olmayan ilkel yaratýklar olarak resmeden Yakup Kadri’nin aksine Sabahattin Ali’nin çizdiði köylü karakteri saygý duyulmasý gereken, dürüst, kendine saygýsý olan bir kiþidir. Köylü Yusuf hiçbir zaman kasabanýn deðerlerine, kasabadaki hayat tarzýna uyum saðlayamaz. Kasabadaki insanlarýn çoðu hilekâr, adalet duygusundan yoksun, samimiyetten uzak, rüþvete, ekonomik açýdan sömürülmeye meyilli insanlardýr.sf-34 Sabahattin Ali’nin çizdiði Yusuf portresiyse mantýðý olmasa da deðerleri, hisleri olan biridir. Ne siyasetten, ne karmaþýk bürokratik iliþkilerden, ne de bozulmuþ iþ iliþkilerinden anlar Yusuf. Günlük hayatýn sorunlarýndan, sýkýntýlarýndan kaçýþý ancak doðada, kýrlarda bulur. Sabahattin Ali kasabanýn yapaylýðýna, kirlenmiþliðine, hileli düzenine karþý doðallýðý, masumiyeti, dürüstlüðü kýrlarda, köyde arar.


Sabahattin Ali,aydýný muðlak bir kavram olmaktan öte algýlamaktadýr.Yarý MÜNEVVERLER baþlýklý yazýsýnda ele aldýðý aydýn tiplemesiyle konuya açýklýk getirir.

YARI MÜNEVVERLER...

Bizde birkaç sahibeden fazla yazý okumaða tahammülü olmayan
bir 'yari münevver' zümresi vardýr. Bunlar ruhlarý hasta, iradeleri
gevsek, kafalarýný bir nokta üzerinde uzunca bir zaman tutmak kabi-
liyetinden mahrum birtakým psikopatlardýr. Bu tip insanlarýn kafasý
hayatýn bütün ciddi meseleleriyle alakalarýný kaybettiði için hiçbir
þey onlarý asla sarsmaz.

Ömürlerinde asla bir fikir sahibi olmayacak kadar ruhlarý
tembeldir, bugün þu fikir, yarin öteki fikir kýrpýntýsýný beraber-
lerinde gezdirmek suretiyle münevver insan olduklarýný kendilerine
ispata kalkarlar.

Bahis mevzuu olan birçok meseleler için düþünmeye lüzum
kalmadan ortaya sürülebilecek salahiyetli kararlarý vardýr ve
bunlar üzerinde asla münakaþa kabul etmezler. Her turlu itirazý
yine daðarcýkta hazýr olarak bulundurduklarý bir bayat nükte,
istihfaf dolu bir hayret pozu ile önlerler.

(Sabahattin Ali 'Markopaþa Yazýlarý ve Ötekiler'”)

(Adnan Durmaz, Emperyalizmin Ýnsanýn Anlama Yetisine Ve Duygularýna Saldýrýlarýnýn Reddi)

Kendi araþtýrmalarýmýn birinden alýntý yaptým. Bütün o,sizin yaþadýðýnýz dönemi anlatan romanlara kafa yormuþ birisi olarak.Kitabýnýzý 1940 sonrasý Anadolu köylüsünün nasýl bir varlýk olduðunun belgesi olarak koyabiliriz ortaya.Orada kardeþliði,dostluðu ,sadakati,haini,zalimi ve insanlýðýný yitirmiþ olaný net olarak görmekteyiz.

Sevgili Benisa

Özetlersek, kitabýnýzda bir büyük dönemin Anadolu köylüsünü okuduk
Zalimi,Zulmü ve mazlumu,mazlumun kaleminden ,dilinden dinledik.
Ýnsanýn zulum altýnda çaresizliðin ve yalnýzlýðýn uç noktasýnda nasýl davrandýðýný gördük.Bu önemlidir.Kurgular hafif kalýr.
Ne kadar ilginç,sürekli yer deðiþtirerek o yýllarda Anadolu’nun deðiþik yerlerinde benzer insanlarý gördük.Her yerde sizi baðrýna basan insanlar da vardý,tam tersine olanlar da.Ýþte Bütün kurtuluþ savaþlarýnda “çarýklý erkaný harp” dedikleri budur.Umulmadýk zamanda ayaða kalkýp insanlýðýný ortaya koyan Anadolu’nun gücü.
Bu arada yukarýda düþünceleri olan büyük yazar Yakup Kadri’ye sað olsaydý þöyle seslenmek isterdim:”Siz Anadolu insanýna güvenin..Ahmet Cemal( yaban romanýnýn kahramaný ‘yaban’) Anadolu insanýna güvensin.Onlara sevgi versin ,karþýlýðýný fazlasýyla alsýn” Tesadüfe bakýn ki ,Yaban Romaný da Eskiþehir civarýnda yaþanmaktadýr. Kahramaný sahici olmamakla birlikte,Yakup Kadri’nin gözlemlerini yansýtýr.Bir aydýn özeleþtirisi niteliðindeki yapýt ayný zamanda Türk aydýný ile Anadolu insaný arasýndaki uçurumun derinliði konusunda o dehþet ve bir o kadar da doðru tespiti yapar.Bu arada Yaban romanýna haksýzlýk edemem,gerçekten de Anadolu köylüsüne dair çok yerinde irdelemeler ve tespitler yapmýþtýr.

Ne acýdýr ki


Orda bir köy var, uzakta
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var, uzakta
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.

Orda bir ses var, uzakta
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, týnmasak da
O ses bizim sesimizdir.

Orda bir dað var, uzakta
O dað bizim daðýmýzdýr.
Ýnmesek de, çýkmasak da
O dað bizim daðýmýzdýr.

Orda bir yol var, uzakta
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.

Ahmet Kutsi Tecer

Ne acýdýr ki Sizin okula baþladýðýnýz yýllarda milletvekili olan 1901 doðumlu Ahmet Kutsi Tecer,Anadolu köyüne iþte böyle bakmaktadýr.Paris’te Attila Ýlhan hapiste yatan Nazým’ý kurtarmak için kampanya yürütmeye çalýþýrken ,orada kültür ataþesi olan Ahmet Kutsi bu çabalarý “macera “ olarak deðerlendirir ve “kendisinin devlet memuru olduðunu “beyan ederek,uzak durur.Demek oluyor ki,1940 lardan sonraki ,Anadolu’da þair milletvekili ,ateþe,öðretmen,üniversite hocalýðý gibi görevlerde bulunan aydýn (devlet memuru) Tecer,Anadolu köyüne iþte bu þiirdeki gibi bakmaktadýr.
1914 DOÐUMLU Fazýl Hüsnü Daðlarca ise þöyle seslenir;

Kýzýlýrmak Kýyýlarý

Kardaþ, senin dediklerin yok,
Halay çekilen toprak bu toprak deðil.
Çýk hele Anadoluya,
Kamyonlarla gel, kaðnýlarla gel gayri,
O kadar uzak deðil.

Çamý bitmiþ, kavaðý azalmýþ,
Gamla örtülü bayýrlar, çýplak deðil.
Yedi ay kýþtan sonra,
Yeþeren senin yaþamýndýr,
Yaprak deðil.

Yersin, içersin sofrasýndan, üç yüz senedir,
Kuvvetlisin ama kuvvet hak deðil.
Bakýmsýzlýklarla göçüp gitmiþ bir cihan,
Mevsimler soðumuþ, sular azalmýþ,
Buðday, Selçuklulardan kalan baþak deðil.

Parça parça yarýlmýþ öküz ardýnda,
Parmaðý üç pare, týrnaðý ak deðil.
Utanýr elin ayaðýn,
Korkarsýn yakýndan görsen,
Eli el deðil, ayaðý ayak deðil.

Gün doðar, tarla kuþlarý uçuþurlar,
Aðýr bir aydýnlýk, bildiðin þafak deðil.
Öyle dalmýþ ki yüzyýllar süren uykusuna,
Uyandýrmazsan,
Uyanacak deðil.

Dertle, sefaletle yüklü,
Siyah leþlerle kararmýþ, berrak deðil.
Çaðlayan ne,
Akan kim,
Kýzýlýrmak deðil.

Kardaþ, görmüyorum ama hala duyabiliyorum,
Geçmiþ zamanlar gelecek zamanlardan parlak deðil.
Vakte þahadet edercesine yükselmiþ,
Akþam parýltýsýndan, bütün zaferler üzerine,
Daðlar dalgalanmakta, bayrak deðil.


Fazýl Hüsnü Daðlarca

Kitabýnýzý okuduktan sonra bütün bunlar aklýmdan geçti.

Bu kitapta(Benisa’nýn yaþamýnda ) ,önemli unsurlardan biri de kaçýþlardýr.Sürekli ve zapt edilmez ,bir yerden baþka bir yere gitme isteði.Belki de Benisa’nýn kaçýþýdýr asýl sýrrý. Daha önce yaþadýðý onca zulmün acýsýndan pusup, bir yerde kalýp öðretmenliðini tamamlayabilirdi.Ama Benisa olamazdý o vakit.Kaçýþlarýnýn asýl nedeni,daha önce yaþadýðý insanlýk dýþý durumlarýn bir etkisi olabilir.O kadar acýyý yaþayan ve direnen ama ayný zamanda korunaksýz bir insanýn bir süre sonra ,her þey yolunda giderken ,yaþadýðý,belki de bilinçaltýnda yaþadýðý tedirginlik ve korku olabilir.Bir yandan uzaklara giderken bir yandan da o hep aradýðý güvenli yakýnlýk için yeniden kardeþlerine aðabeyine doðru tayin olup gelmeleri bundan olabilir.Bu insan öyle þeyler yaþamýþtýr ki,artýk hiçbir yerde kendini güvende hissetmiyor.Bu insan o kadar sevgisiz yalnýz ve çaresiz kalmýþtýr ve aþaðýlanmýþtýr ki kollarýný her gördüðü insana sevgiyle açýyor.. Anadolu insaný da onu her defasýnda sevgiyle sarabiliyor.Aradan çok uzun yýllar geçse de,yeniden dönüp dolaþýp geride býraktýðý yerlerdeki insanlarýn karþýlýklý sevgi baðýna sadýk olarak onlarý aranmaya çýkýyor.Kaçýþlar konusunda sadece basit bir ruhsal çözümleme benimkisi;ama kaçýþlar ,Benisa’yý Benisa yapýyor.Belki de kaçýþlar sadece arayýþlardý. Bunu kitabýn bir yerinde yakaladým 3. cilt –sf 175 Elbette hayal kýrýklýklarý da kaçýþlarý besliyor.Elbette 3.cilt 262 . sayfada kaçýþýnýn nedenini bir parça anlatýyor.

Benisa Hýrslý.Benisa'yý Benisa yapan en önemli özelliklerden birisi de bu.Bu kadar hýrs olmasa yaþama tutunamazdý.Belki bu kadar aþaðýlanmaya ve ezilmeye karþý bir tür intikam alma biçimi..Ýnsan her koþulda bir þeye tutunur.Öfkeye,aþka,hýrsa .Örümcek nasýl kendi kurtuluþ kemendini kendisi dokuyorsa,insan da naçar kalýnca yapýyor bunu.

Bir yerde,dedim ki,þeytanlýðý yaratan da zulum ve çaresizliktir.Hani o peynir tenekesi ve fare olayý var ya.Giderek insan da karþýsýndakinden intikam alma yoluna gidiyor.sf 325 çerezleri çalýp fare pisliðini dolaba koymak oldukça zekice, þeytani ,kurnazca;ancak karþýsýndaki zorba hiçbir hatayý affetmeyecek kadar zorba…
Asýl güzel olan nedir; Benisa Ne o aþaðýlýk aðadan ne de o insanlýk dýþý analýðýndan intikam almak için derin ve tüm yaþamýný kapsayan planlara giriþmiyor.Eðer kitabýnda her daim bunu düþünseydi,onlardan öç almanýn yollarýna kafa yorsaydý,Benisa Benisa olamazdý.

Kitabýn bir baþka özelliði þöyle :
Kimi zaman yazar,bir roman yazdýðýnýn bilincinde cümleler kurarken ,kimi zamansa olaylarýn akýþýna kapýlýp bu kaygýyý býrakýyor.Kuþkusuz ki,roman yazma kaygýsý taþýmadan yazýlan her satýr daha güzel.Ancak bir baþka özellik var burada,büyük bir oranda masal tadý barýndýrýyor kitap.Bence masal tadý barýndýrmasý çok önemli bir özellik.Yazar bundan sonraki çalýþmalarýnda dilini bu yönde geliþtirmelidir.Masal hem sürükleyici hem bizi çocuksu yanlarýmýzdan kavrayan bir türdür.Örneðin;”Babamýzýn yabana odun satmaya gittiði günlerde tutunacak dalýmýz da kalmazdý.Rüzgarlý gecelerde göz gözü görmez,kapý pencere yerinden oynar,korkudan birbirimize sokulur,yapýþacak gibi olurduk neredeyse” sf 41 Bu cümle çocukluðumuzda dinlediðimiz masallardan alýnmýþ gibi duruyor.Masallarda da vardýr böyle üvey analar ve onlarýn zulmü karþýsýnda birbirine sýðýnan kardeþler.
Bu bakýmdan Benisa’nýn anlatýmý Anadolu masallarýna benziyor.Okuyucuyu asýl çeken yanlarýndan biri de burasýdýr.Anlatým dili ne kadar okuduðu kitaplarýn etkisinden uzaklaþýrsa,daha çok bu topraklara ve Benisa’ya uygun hale gelir.
oyma delikten aldým Sf-49- Burada delik:duvara oyulmuþ eþya konulan çukurluk.dolap ama tahtasý kapaðý yok.Anadolu insanýnýn göçerliðinin belgesi bir sözcük.Delik sözcüðü ,Anadolu’da pencere yerine de kullanýlýr.Ýnsanýmýzýn adlandýrma yaparken sözcük seçimi ne kadar yalýn.Orta Asyada ilk þehri görünce de balçýk demiþlerdir,yani çamur.Daha sonra balçýk,balýk olmuþtur kullanýla kullanýla.Burada da delik diyor duvardaki dikdörtgen çukurluða.Aslolan da yazarýn bunu aynen kullanmasý (oyma delik derken oyma sözcüðünü anlaþýlmak için kullanýyor.bu tür açýklamaya yönelik kullanýmlarý doðru bulmuyorum)

Bu kitap neyi anlatýyor:
Tekrar özetlersek
Anadolu insanýný bütün açýklýðýyla korkularý iyiliði kötülüðüyle ,aralarýnda yetiþen engerekleriyle;kincisi,bu ülkenin aydýnlanma savaþýnda bozkýrlara atýlmýþ bir bayan öðretmenin macerasýný kendi aðzýndan anlatma özelliði taþýyor bu kitap.Üçüncüsü,yaþamý, düþleri akýlaþmaz bir biçimde gasp edilmiþ ,zorla hayatý yaðmalanmýþ ,binlerce kadýnýn sesi oluyor;çýðlýðý ve gözyaþý isyaný ve çaresizliði…Bu kitap bir kaçýþlar kitabýdýr.Belki çözümlenmesi gereken sorunsallarýn baþýnda gelir kaçýþ temasý.
Ama kaçýþa dair þunu da söylemek gerekir;evet Türkmenin kanýnda vardýr göçerlik.Hatta Mevlana’nýn dediði gibi,”her gün bir yerlerden göçmek ne güzel/her gün bir yerlere konmak ne iyi”dir.Yaþam bir yolculuktur kuþkusuz..insandan insana ,günden güne,dakikadan dakikaya göçmendir her canlý.Kimi zaman keþfetme tutkusudur göçerliðin nedeni;fakat Benisa’nýn kitabýnda,kaçýþ insani bir davranýþ olarak,zulumdan kaçmaktýr.Babasýnýn yaný bile güvenli olmayan bir insan hangi insana tam olarak güvenir .Kuþkusuz bir arayýþtýr ayný zamanda bu kaçýþýn kaynaðý.

Kimi zaman “Yeni testi suyunu soðuk tutarmýþ”-sf33
“Yoktan yonga koparmak”-sf 41- gibi atasözü ve deyim tarzý cümleler anlatýmý güçlendiriyor.Benisa’nýn kendine özgü benzetme ve anlatýmlar içeren cümleleri de var.Bunlar benim oldukça beðendiðim cümlelerdir.
Bu tür benzetme ve eðretilemeler Türkçe’ye zenginlik katarken , halka daha yaklaþarak, özgün bir anlatýmý oluþturuyor.Örnek verecek olursam;
“Ablam da ben de bir anda bulutlandýk” sf-30,
Memeleri göðsünde iki gözü týka basa doldurulmuþ heybeyi andýrýyordu“Sf-213
“sürülmüþ topraðýn üzerine yaðmur düþer gibi çiçeklenmeye baþladý bulgur “2. cilt 367,
“ -sevinç her zaman aceleciymiþ.daha tutamadan,sarýlýp kucaklamaya zaman tanýmadan yaramaz bir afacan gibi kaybolur gidermiþ-“2. cilt sf 335,
“-üç övün dürüp açtýðýmýz ekmek sofrasý gibiydik seninle” 2. cilt sf 290,
“kýrýk teneke gibi cýzýrtýlý ses”2. cilt 266
“pire akýllý –“2. cilt 201
“alevin gülücükleri “,2 cilt 129
“kahverengi elbisesi,toprak gibi yüzü,acýmtrak bakýþlarýyla çamurdan çýkmýþ kuþa benzer” 2. cilt 24,
“Kirpikleri birbirine geçmiþ” 205,
“Suya batmýþ tavuk gibiydim-“176
Neþeli bir Türkmen türküsü gibi dolaþýrdým-3.cilt 191

Bir kitap tanýtým yazýsý nasýl olur.Her yiðidin bir yoðurt yeyiþi vardýr kuþkusuz.Ben Benisa’nýn kendisine duygularýmý anlatmak için elime aldým kaðýt kalemi.Sonuçta okurken beynimden geçen düþüncelerden ve yüreðimden akan duygulardan yazara söylemek istediklerimi sözcüklere döktüm.
Anadolu insanýnýn içinde yaþamaktayým.Ýyiler ve kötüler,mazlumlar ve zalimler hep var.Nazým’ýn dizelere döktüðü gibi ;”korkak –cahil-hakim ve çocuktular” .Onlar hala Anadolu’da ,Belki köy Enstitüleri kapanmasaydý ,benim bu kitabý okuduðum sýrada Kartsa birileri iki bayan öðretmene tecavüz etmeyecekti.
(http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber_detay.asp?PID=318&haberID=444180)
Ne garip bir çeliþkidir ki bu haberin yazýlý olduðu internet sayfasýnda haberin altýnda ,” Erkeklere Özel Ürünler./Geciktirici,Uyarýcý ve Geliþtirici /Maksimum Güç,Maximum Heyecan” içeren ilanlar yer alýyor.
Kitap tanýtmak için yazmadým bu yazýyý.Ancak ben bir yaþamýn akýlalmaz zulümleriyle tek baþýna savaþan bir gerillaya duygularýmý anlatmak istedim,o savaþým karþýsýnda duyduðum insanlýk onurundan ve önleyemediðim ,duygularýmý dýþa vurma isteðinden..
Bunca aþaðýlýk yaratýða karþýlýk insan kalýnabildiðini gösterdiðiniz için,
Yarýnlardan umudumuzu kesmemek adýna,bu dünyada güzel insanlarýn her koþulda var olduðuna olan inancýmý pekiþtirdiðiniz için,
Sizin ellerinizden ve yüreðinizden öperim Sevgili Öðretmenim,Sevgili Benisa,Sevgili Huriye Saraç

Kendimi yalnýz hissetmiyorum þimdi.
------------------------------------------------------------------------


Not:

Kitabýn adý=Öðretmen Benisa
Yazarý=Huriye Saraç
Üç ciltlik otobiyografik roman
Yayýna Hazýrlayan :Yetkin Aröz
Ýkinci Basým-Ocak 2008
Broy Yayýnlarý


Adnan Durmaz -09.04.2008



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Günümüz Diliyle Mevlana'dan Rubailer - 1 [Þiir]
Yaðmur Neyi Dokur Gülün Kalbine [Þiir]
Biz ki Aþký Sevmekten Öle Öle Öðrendik [Þiir]
Fýrat ve Dicle [Þiir]
Yol Çatýnda [Þiir]
Yürekte Ýz Koyar mý Akýp Giden Gözyaþý [Þiir]
Körler Panayýrý [Þiir]
On Ýki Eylül Öncesinden Gelen Çocuk [Þiir]
Yürek Sözleþmesi [Þiir]
Günümüz Diliyle Mevlana'dan Rubailer - 2 [Þiir]


adnan durmaz kimdir?

HANGÝ YAÞAM, TEK SAYFADA ANLATILIR; VE ÝNSANLIK TARÝHÝ ÝÇÝNDE BÝR TOZ ZERRESÝNDEN DAHA BÜYÜKTÜR. ÝNSANIN KAÇ, PENCERESÝ VAR YÜREÐÝNDE, ÝÇÝNÝ IÞIKLARLA DOLDURMAK, DIÞARIYA IÞIKLAR SALMAK ÝÇÝN; . . . . . . . . . . SEN ONA BAK. HEM HER YERLÝ, HEM DE HÝÇ BÝR YERLÝSÝN; . . . . . . . . . . . EÐER ÞAÝRSEN, ÝNSANÝN VATANÝ ÝNSANDIR BELLEMÝÞSEN. . . YAZIP ÇÝZMEK, SERÜVENCÝLÝK DEÐÝL MÝ;YANÝ KEÞFETMEK. BAZAN, DOÐDUÐUN BOZKIRIN ÇÝLELÝ ÇATLAKLARINDA ARARSIN GÜZELLÝKLERÝ;BAZAN, OTUZUNDA GÖRÜR GÖRMEZ VURULDUÐUN DENÝZÝN ÇIÐLIÐINA . . . . . . . . GÜN OLUR, BOZKIRIN EN KIRAÇ YERÝNDE, BÝR DERÝN KUYU OLURSUN; GÜN OLUR, ARTIK HÝÇ; BÝR GEMÝNÝN UÐRAMADIGI, ISSIZ ADADAKÝ YOSUNLU DENÝZ FENERÝ. . . . . . . BAZAN DA, SONSUZ GÖKYÜZÜNDE GÝDECEK VER BULAMAYAN, GÖÇMEN BÝR KUÞ. , . YALNIZLIÐIN DA, SEVÝNCÝN DE, HASRETÝN DE TANIMLANAMAZ. AMA GÜZELLÝK, KENDÝ ÝÇÝNDE YOKSA, OLUÞTURAMAMIÞSAN, ARAMAKLA BULUNAMAZ; BÝLÝRSÝN. . . ADNAN DURMAZ FISILTILARLA DA OLSA SÖYLE (Arka kapak yazýsý/1994, Ankara, saypa. yay. ) Not:Adnan Durmaz Ankara Afyon arasýnda haritalarda yer almayan bir köyde yaþamýný sürdürüyor. Edebiyat öðretmeni. 46 yaþýnda, 5 þiir kitabý var 1-Fýsýltýlarla da olsa söyle(saypa yay. Ankara) 2-Yarýn yeniden(gerçek sanat yay. Ýstanbul) 3-Ben gidersem ay sen-deler(art yay. ankara) 4- Ateþ çiçeði ( Art Yaýn-Ankara ) 5- Bilirsin aþk da serseri(art yayýn-Ankara )

Etkilendiði Yazarlar:
baþlangýçtan bu güne türk edebiyatý-dünya edebiyatý


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © adnan durmaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.