..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Gülizar Özlem SARAÇOĞLU




19 Ekim 2008
Yetiştirme Yurtlarında ve Sokaklardaki Çocuklarımız...  
Gülizar Özlem SARAÇOĞLU
Yetiştirme Yurtlarında kalan; 0-18 yaş grubu çocuklarımızın durumu ile sokaklarda kalan, sınırsız yaş grubuna mensup çocuklarımızın ve yaşlılarımızın ki; çocuklardan farkı yoktur Onların.. Durumunu düşündükçe kahroluyorum. Hayata geldikleri şartlardan tutunuz da Onların, nelere maruz kaldıklarını hiç düşündünüz mü? Bir nebze, Yetiştirme Yurdunda kalan çocuklar için; içim rahat ama birçok hususu da göz ardı edemiyorum. Beslenmeleri yeterli mi, eğitimleri tam mı, yeterli sevgi alıyorlar mı, saygı ekilmiş mi yoksa korkuya mı dayalı, vs. Şiddet görüyorlar mı? Ya tacize uğramaları? Baskıya maruz kalmış, duyguları bloke olan, yeterince sevgiyi tatmamış, ana-baba şefkatinden mahrum nice evlatlarımız var yurtlarda ve sokaklarda..


:BDEC:
Yetiştirme Yurtlarında kalan; 0-18 yaş grubu çocuklarımızın durumu ile sokaklarda kalan, sınırsız yaş grubuna mensup çocuklarımızın ve yaşlılarımızın ki; çocuklardan farkı yoktur Onların.. Durumunu düşündükçe kahroluyorum.

Hayata geldikleri şartlardan tutunuz da Onların, nelere maruz kaldıklarını hiç düşündünüz mü?

Bir nebze, Yetiştirme Yurdunda kalan çocuklar için; içim rahat ama birçok hususu da göz ardı edemiyorum.

Beslenmeleri yeterli mi, eğitimleri tam mı, yeterli sevgi alıyorlar mı, saygı ekilmiş mi yoksa korkuya mı dayalı, vs.

Şiddet görüyorlar mı? Ya tacize uğramaları?

Baskıya maruz kalmış, duyguları bloke olan, yeterince sevgiyi tatmamış, ana-baba şefkatinden mahrum nice evlatlarımız var yurtlarda ve sokaklarda..

Ya çocuklaşmış yaşlılarımız?.. Onların, hiç mi değeri yok hayatımızda?


Yatağıma uzandığımda rahat uyuyamıyorum.. Sebebi düşüncelerim.. Açta, açıkta kalan insanlarımız varken, nasıl rahat edebilirim? Nasıl huzur bulabilirim? Birileri açken, nasıl boğazımdan geçer lokmalar? Birileri tacize uğrarken ve ya şiddete maruz kalırken, nasıl gülebilirim? Üzerindeki mintanı paramparça olmuş insanlarımız varken, nasıl fazladan üst baş alabilirim? Yalın ayak insanlarımızı düşünürken, nasıl dolabımı ayakkabılarla doldurabilirim?
En eskilerimi nasıl veririm?

Sevdiklerime, sevdiğim şeyleri verirken; Onlara, nasıl en kötüleri verebilirim? Onları, nasıl kötü yola sevk edebilirim; evlatlarımın, kötü yola sapmamalarını isterken?.. İnsanlığıma sığar mı?

Uzun zamandır yazmak isteyip de bir türlü kaleme alamadığım ise; Onların, mağduriyetlerinin başlıca sebeplerini yakından bilmeme rağmen ki; çalışmalarımız oldu.. Yetemedim, hepsini kucaklayamadım.. Kocaman bir bina Onlar; kollarımı açtığım kadardı kucakladıklarım.. Koca bir binayı ne kadar kucaklayabilirim ki!?. Kollarım kadar..

Cebimdekinin yarısıydı verdiğim.. En sevdiklerimdi paylaştığım.. Çocuklarıma kızsam da kızamıyordum Onlara.. Kıyabilmek mümkün mü? Kolları kanatları koparılmış kelebekler gibiler.. Yalnız kaldıkları, savunmasız hayat mefhumlarında; sağlam duruş edinebilmeleri için; ne kadar yetebilirdim ki!?. Yeter miydi?.. “Yetmezdi” tek bildiğim.. Yetmezdim, yetemezdim.. Bir benle bitmiyor lakin; binlerce insanımıza, hep birlikte "Kucak açma, Onlara sahip çıkma" adına, bir şeyler yapma zamanımız hala gelmedi mi?

Ama kazanmak var Onları.. Onları, hayata kazandırmak var!..




İnsanlık dışı!..


Devletin koruması altındayken şiddete, açlığa, aşağılanmaya, dışlanmaya, psikolojik blokaja, bedensel tacize uğrayan çocuklarımızı hiç düşündünüz mü?

Devletin koruması altındaki “Huzur” evlerindeki yaşlılarımız..? (Ruh Sağlığı ve Akıl Hastahanesi’nde ki; akıl almaz şekilde, yer fırçasıyla, yaşlı birinin temizlenmesini.. Görsel ve yazınsal medyadan izlemiş, okumuşsunuzdur sanırım), (Huzur Evi’ndeki yaşlımızın tartaklanmasını..), (Yetiştirme Yurdundaki “Dayak var burada, tacize uğruyoruz, cezalandırılıyoruz” diye, feryat eden, sinir krizleri geçiren kızcağızlarımız..), ve daha benzerleri de cabası..

Onların can güvenlikleri ne kadardır sizce? Sağlık ve sosyal hakları ne kadar?

Evde, evlatlarımıza sabır gösterirken; yurtlardaki çocuklara, çocuklarımıza ne kadar sabır gösterilmektedir?

O çocuklar, o biçare yavrularımız; ne kadar soru sorabiliyor ve ne kadarına yanıt alabiliyorlar sizce?


Dayakla, açlıkla, sevgisizlikle, aşağılamalarla terbiye edilen çocuklarımızdan ne bekleyebiliriz? Ya psikolojik ve bedensel tacize uğramaları..? Bedenlerinden kar sağlanmaları..?


Sokak Kızı


“Kendimi bildim bileli kadınım”
Diyen, bir kız çocuğuyla rastlaştım
… Ve ayaküstü hasbihalleştim
İstiklal Caddesi’nde…
Yaşı on altı..

Dudakları rujlu, tırnakları kırmızı boyalı
Sigara içiyor..
Alkole:

- “Bana mısın” demiyor!

… Ve dumanı öyle bir savuruyor ki;
Dersin:

- “Feleğin çemberinden geçmiş”

Bilmem ki; hangi alemlerde yetişmiş?

* * *

“Tanışalım, ben Sokak Kızı İrma..
Anamla babamı tanımam, atılmışım;
Allah’tan..
Satılmışım, hiçi hiçine
Katılmışım hayatın içine..
Anlayacağın, güzel ablam;
Üç dakikalık hevalarının kurbanıyım”

“Nerde sabah, orda akşam..
Ne bekleyenim var, ne geleceğim
Her akşam, her yerde içeceğim.
… Ve hayatın ta içine edeceğim;
Bana ettikleri için..”


- “Yaşamak bana haramsa; ben de hayata haramım” diyen birini “helalliğini ve helal olması gerektiğine” nasıl ikna edebilmeyi istedim..

Öyle zorluklar çekmiş ki..

Ki; insan, O!.. İnsanı, inandığından vazgeçirmek mümkün mü?


Tüm olasılıksızlıklara rağmen; mümkün oldu, efendim.

... Ve bırakmadık, kimi zaman kaçmak istese de.. Arka sokaklarda kaybolmasına razı gelemiyorduk.. Çocuktu daha.. Zorlu bir dönemden sonra.. Sevgi ve güveni bir arada tattıkça; dışarıdan diploma sınavlarına girip derslerini geçtikçe.. Kendine güveni geliyor, omuzları dikleşmeye başlıyordu. Bir bilseniz.. ("Sokak Kızı" yaşanmış bir hikayedir. Sadece ismi farklıdır. O'nu korumak adına, ismi, tarafımdan gizlenmiştir. Şu an; evli ve sevgi delisi edeyazacağı, okula giden, biricik evladının annesidir)



Bu sebeple; istikbalde, sağlıklı düşünebilme yetisine sahip, birer verimli yetişkin olmalarını sağlayabilmek için; Onları, koruyup-kollayalım hatta; sık zaman ziyaretlerine gidip, evlatlarımıza gösterebildiğimiz sevgi ve şefkatin bir kısmını, Onlara, samimiyetimizle sunalım. Gözlerindeki ışıltıyı ve kendilerine gelecek olan güveni; bizzat yaşayarak, görelim.


Talebim mi?

Şimdilik; ilk anda aklıma gelen taleplerim:

1- Yetiştirme Yurdu çalışanlarının evli ve çocuklu olmaları şart olmalı.
2- Yetiştirme Yurdu çalışanlarının çok sıkı denetlenmeleri gerekli.
3- Yetiştirme Yurtları kamera sistemiyle gözlenmeli.
4- Çocuklar, sık sık Psikiyatri ve Psikolog’larla görüşe bilmeli.
5- Yeteneklerine göre, sanatlarının olması için; gereken eğitim verilmeli.
6- Reşit olduklarına kanaat getirildikten sonra; serbest bırakılacak olduklarından “Sosyal Yaşamlarını” idame ettirebilmeleri için; yeterli sosyal etkinliklere katılımları sağlanmalı.
7- Her ne olursa olsun, serbest bırakılanların.. En az üç yıl; yaşam şartları, uzmanlar tarafından takip edilmeli (Geçimini nasıl sağlıyor, nerede kalıyor, sağlığı ne durumda, vs. gibi).



Aşağıda; bazı adresleri, sizlerle paylaşmak istememi sanırım biliyorsunuz..

[url=http://www.shcek.gov.tr/Kurumsal_Bilgi/Mevzuat/Yonergeler/teftisyonerge/tasra/55%20yet%20yurtl.htm]YETİŞTİRME YURTLARI DAİRESİ BAŞKANLIĞINA BAĞLI BİRİMLER[/url]

[url]http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhak/orta/um_yetistirme_yurtlari.pdf[/url]




Gülizar Özlem SARAÇOĞLU

.Eleştiriler & Yorumlar

:: kuşlar..
Gönderen: Aysu / , Türkiye
28 Ekim 2008
kaç çocuk var yetiştirme yurtlarından uçamayan kuşlar,kaç çocuk var izbe köşelerinden savrulan hamaklarda kimliksiz ve sokak köşelerinde her türlü tehlikeye açık.uçamadan düşen kuşlar hassas yanım..teşekkürler duyarlılığınıza.. ( lacivertiğnedenlik )




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Onlar; Bizi Doğuranlar, Yetiştirenler...
Öyküler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ölümün Kıyısındaki Yaşama Ruhu [Şiir]
Din/din, Sin/din, Gergin/din [Şiir]
Özlemce... [Şiir]
Cumhuriyet Ve... [Şiir]
Dinci Ya da İnci [Şiir]
Ceza [Şiir]
Geceler [Şiir]
Özlemce'den Seçmeler [Şiir]
Bittik Ama Yenilmedik [Şiir]
Ayağın Başa Bakanı Rite [Şiir]


Gülizar Özlem SARAÇOĞLU kimdir?

Oyun, şiir, makale ve öyküler

Etkilendiği Yazarlar:
Ressamlar, şairler ve yazarlar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gülizar Özlem SARAÇOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.