..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Türkiye > Gülgün Karaoğlu




28 Ekim 2008
Sayın Mustafa Kemal Atatürk,  
Gülgün Karaoğlu
Seksen beş yıl önceki cesaretiniz, öngörünüz, özgüveniniz ve özverililiğiniz ile karşılaştırma yapılabilecek bir lider daha tanımadığımı, hattı zatında dünya üzerinde dahi tanınmadığını size ifade etmek isterim. Kıvrak ve dahi zekanız, analitik düşünce yapınız kadar, mantık örgünüz, karanlıklar içindeki ışığı görüp de, gördüğünüz ışığa hedeflenmeniz, başarmanız!... Bu muhteşem başarıyı bireysel algılamayıp, tüm payı geçenlerle paylaşmanız… Sanata ve sanatçıya olan hayranlığınız… Beden diliniz, ifade şekliniz, vakurluğunuzun yanında hissiyatlı yapınız, ah bilseniz ne çok isterdim bir gece sizinle rakı kadehleri eşliğinde kah sohbet edip, kah terennüm edebilseydik! Gençlerin, kadınların kıymetini bilişiniz, çocukları önemseyişiniz… Bağnazlığın boğazları sıktığını ve dahi sıkmaya devam edeceğini bilip de, önlem almaya kalkışınız… Nasıl haklıydınız, biliyordunuz elbet, kendi dilimizde ibadet etmenin önemini, ah sizle dirsek dirseğe çalışmak vardı o zamanlarda! Biliyor musunuz, çokça dedikodunuz yapılıyor son zamanlarda, ziyaretinize zorunluluktan dolayı gelen çokça kişi de var… Meğerse çok kızmışlar size bir vakitler, tahminen ışığı gördünüz ve gösterdiniz diye, eskiden, yani ben henüz genç bir kadın iken, korka korka inceden homurdanmalar başlamıştı, sonra o önemsediğiniz çocuklar var ya, o çocuklarda önemsendi ve yatılı Kuran kurslarına gönderilmeye başlanıldı.


:BDIA:

Şahsım adına seksen beş yıl önce tam da bugün kurmuş bulunduğunuz cumhuriyetten dolayı size teşekkür ederim.

Seksen beş yıl önceki cesaretiniz, öngörünüz, özgüveniniz ve özverililiğiniz ile karşılaştırma yapılabilecek bir lider daha tanımadığımı, hattı zatında dünya üzerinde dahi tanınmadığını size ifade etmek isterim.

Kıvrak ve dahi zekanız, analitik düşünce yapınız kadar, mantık örgünüz, karanlıklar içindeki ışığı görüp de, gördüğünüz ışığa hedeflenmeniz, başarmanız!...

Bu muhteşem başarıyı bireysel algılamayıp, tüm payı geçenlerle paylaşmanız…

Sanata ve sanatçıya olan hayranlığınız…

Beden diliniz, ifade şekliniz, vakurluğunuzun yanında hissiyatlı yapınız, ah bilseniz ne çok isterdim bir gece sizinle rakı kadehleri eşliğinde kah sohbet edip, kah terennüm edebilseydik!

Gençlerin, kadınların kıymetini bilişiniz, çocukları önemseyişiniz…

Bağnazlığın boğazları sıktığını ve dahi sıkmaya devam edeceğini bilip de, önlem almaya kalkışınız…

Nasıl haklıydınız, biliyordunuz elbet, kendi dilimizde ibadet etmenin önemini, ah sizle dirsek dirseğe çalışmak vardı o zamanlarda!

Biliyor musunuz, çokça dedikodunuz yapılıyor son zamanlarda, ziyaretinize zorunluluktan dolayı gelen çokça kişi de var…

Meğerse çok kızmışlar size bir vakitler, tahminen ışığı gördünüz ve gösterdiniz diye, eskiden, yani ben henüz genç bir kadın iken, korka korka inceden homurdanmalar başlamıştı, sonra o önemsediğiniz çocuklar var ya, o çocuklarda önemsendi ve yatılı Kuran kurslarına gönderilmeye başlanıldı.

Hoş, genç, kadife sesli kadınlar yandaş toplamaya çalıştılar türbanlarının altına, ciddi söylüyorum lütfen gülmeyin, zorlama yoktur bizde diye yumuşak yumuşak giriyorlardı konuya…

Genç erkek çocuklar ne olduysa el sıkışmaz oldu kucaklarında büyüdükleri teyze, abla dedikleriyle…

Gençlerde önemsenmişti yani neticede!

Söylemeye inanın dilim varmıyor, sizinle görülmeye cesaret edilemeyen hesaplar bugün görülüyor!

Nene Hatun’un başından başörtüsünü çıkarttırmışsınız, Amerika ve Avrupa karşısında dimdik durdunuz ya, diktatörlükle de işiniz yoktu ya, evlat edindiğiniz Sabiha Gökçen’e tecavüz de etmediniz ya!

Bunların hesabı, sizin sağladığınız özgürlük zemininde ve cumhuriyet devletinin, Türkiye Cumhuriyeti sınırları ve yetkileri içerisinde gerçekleşiyor!

Birkaç kez rüyamda görüp de, keyifli birkaç sohbetten başka sizi tanımam her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kadardır, ama bir bildiğim var ki içerilerden bir yerlerden, “işsizim”, “açım” diyen bir insanı duymamazlıktan gelmek, azarlamak, gözaltına almak ne kelime, nerede hata yaptım diye düşünürdünüz, çözüm bulmak için uykularınızı böler, problemi çözer ve hattı zatında özel davetiye göndererek işe davet ederdiniz, olanca şıklığınız içerisinde…

Hani, rakınıza da takmış durumda ya bazı kişiler, bunca beyin gücü, bunca sorumluluk duygusu rakısız ve sanatsız, keyifsiz başka nasıl deşarj ve şarj olabilir ki!

Nereden biliyorsam biliyorum, rakı masasında en insani problemlerin en kolay bir şekilde beyinde çözümlendiğini!

Sayın Mustafa Kemal Atatürk, tüm bu yazdıklarımın salt muhteşem bir hayranlıktan kaynaklandığını lütfen düşünmeyiniz, bir gruba ait olduğumu da lütfen!

Olumsuz bir tarafınızı görmüş olsaydım, inanın ondan da söz ederdim, eni konu artılar ve eksilerin hesabını yapabilecek yaşta ve yeterlilikteyim, ki, en rahatsız olduğum konudur bir gruba bağlı kalmak, bilirsiniz, sağduyuyu en çok gruplaşmalar köreltir!

Bireysel sağduyum ile müthiş bir hayranlık duymaktayım size!

Yoksa sev denileni sevmek, say denileni saymak gibi bir ılımanlığım yoktur!

Bu günlere gelene dek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşamış olduğum zamanlar için teşekkür ederim!

Anne ve babamın da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak beni yetiştirme standartlarından dolayı hem onlara hem de size tekrar bir teşekkürüm vardır!

Bazı yerlerde bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeleyen bayrağı asmaya korkanlar varmış, sizden korkularına asanlar da var, hani göstermelik türden!

Ne milliyetçiyim, ne Kemalist, yalnızca hür irademle hür bir şekilde yaşamak istiyorum, bireysel özgürlüğümün bittiği yerde bir diğerinin başlamasını…

Sorgulama hakkımın olmasını istiyorum, suçlular suçsuz, suçsuzlar suçlu konumuna gelmesin!

Çalışma kapasitem varken çalışmak, kapasitesiz birinin yerime tercih edilmesi durumu olmadan…

İmanımın Allah’ın istediğince aramamızda kalmasını istiyorum, naçizane!

Bizlerin çalıştırabileceği yerlerin neden yabancılara satıldığını sorgulama durumunda kalmamış olmayı, velev ki oldu, sorguladığımda ağzıma koli bantları misali ellerin yapışmamasını istiyorum!

Ergenekon markalı koli bantları çıktı, biliyor musunuz!

Neyse, lafı daha fazla uzatmayayım, teşekkür mektubuydu, dedikoduya döndü, ardından şikayete…

İnanın istemezdim böylesini, en rahat uyuyor olması gerekenlerdensiniz, sizi az biraz üzdüysem lütfen affediniz!

Bu arada, lütfen tüm emeklerinizi helal ediniz, çok emek harcadınız ama sanıyorum bizler bir yerlerde eksik kaldık, yoksa bu teşekkür mektubu kısacık olmalıydı, teşekkürler, armağanınız kat be kat çoğaltılmış ve medeniyet düzeyinin üstlerinde bulunmaktayız, sayenizde… Stop!

Sevgili Mustafa Kemal Atatürk, şahsınız bende ayrıdır, alabildiğim kadarıyla feyiz almaktır amacım, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak da, var olduğum sürece cumhuriyeti koruyacağım, salt sizin için değil, kendi adıma!
Ailem adına!
Torunlarım adına!...

Tekrar teşekkür ve sevgilerimle…


Gülgün Karaoğlu
Ekim,29/08



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hayalleriniz Gerçekmiş Gibi Davranın...
Bizim Evin Halleri - 8
Bizim Evin Halleri…4
Bizim Evin Halleri – 10
Yok Sayılan Dürtülerimiz...
Bizim Evin Halleri…
Bizim Evin Halleri... 3
Herkese Kendi Olmak Yakışıyor...
Kutlamıyorum "Babalar Gününü" Baba!..
Dengeleri Dengesizleştirmeyelim, Lütfen...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Görmeden Tanımak [Şiir]
Başlığa Ne Hacet! [Şiir]
Meltem Kaçtı Gözlerime... [Şiir]
Yüreği Avuçlarındaydı Adam [Şiir]
İsyanların Ayyukasında! [Şiir]
Heybe Dedi Anne [Şiir]
Eşek Gibi Bir Aşktı Bu! [Şiir]
Nasıl Özledim, [Şiir]
Utanıyorum, [Şiir]
Seyret Gönlüm [Şiir]


Gülgün Karaoğlu kimdir?

1963 İzmir doğumluyum. Şiir yazmak gibi bir kaygım olmadı hiç. . . Bir şeyler yazarken form değişiverdi aniden, farkına bile varmadan ben. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Gülgün Karaoğlu, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.