Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Oğlumun arkadaşlarına söyledim dün akşam, ara sıra sizlerden söz edebilirim diye, gülüştüler… Oooo Gülgün Teyze, ünlü mü yapacaksın bizi diye… Okullar başladığından beri bizde pek yatmaz oldular. Yoksa genelde Oğulcan’ın, ki kendisi oğlum olur, dışında en az bir, iki genç vardır evde kalan. Bazen 4 genç oğlumun odasında yatarlar ki, Maia da beşinci kişi olma çabalarındadır hep, çünkü sever onlarla birlikte olmayı… Burç, Orçun, Berkay, Özgün, Burak, Hakan… Hepsi birbirinden yakışıklı, hepsi de zeki ve efendidirler… Pek severim kerataları!... Gün boyunca süren gidiş gelişleri güzel bir enerji verir eve… Zırt telefon, pırt kapı olayında onların da payını küçümsememek gerek! Geçen yaz mıydı, tam anımsayamıyorum, bir konuda konuşurken gençlerle hep birlikte, konu insanın kendini ifade etmesi ve kendi gibi olup, kendini mutlu etmesine geldi. Toplumsal öğretilerden, baskılardan dolayı kendi gibi olamayan çok insan olduğundan, bunun aşılması gerektiğinden falan dem vurdum. Gençler baksanıza, gülmenin bile bir adama yakışmayacağını düşünen, kınayan bir toplumdan söz ediyoruz. Oysa gülebilmek bize sunulmuş en güzel armağanlardan biridir, gülmenin dişisi, erkeği, yakışanı, yakışıksız olanı olur mu hiç? Ama Gülgün Teyze… Yok güzelim, aması maması yok!... Düşünsene, bir düğüne gidiyorsun. Oynayan, dans eden ve eğlenen bir grup var. Diğer tarafta da oturan bir grup. Genelde oturan grup, oynayan grubu seyreder ve genellikle de sakil bulur bazı hareketleri ki, bu yüzden biraz da büzülür dudakları ağızlarının sağ yada soluna doğru… Oynayanlar da akıl sır erdiremezler, eğlenilecek bir ortamda böylecene oturup kalmalarına, bir anlamda onlarda “ Hayda, oturmaya mı geldi ya bunlar buraya” tarzı söylemler içindedirler, iki göbek atma arasında… Böyle bir ortama girdin. Oynayan gruba katılsan, alkışlayarak seni aralarına alacaklar. Oturan gruba katılsan, başlarıyla onaylayacaklar. Şimdi…. Sonuç itibariyle, nereye dahil olursan ol, bir grup seni alkışlayacak, bir grup ise yuhalayacak. Öyleyse… Yani aynı anda herkesi memnun etmen mümkün değilse… Kendini bari memnun et! İçinden oynamak geliyorsa, oyna… Oturmak istiyorsan, otur! Yapmak istediğini yaptığın için, mutlu olarak… Ve lütfen, bunu yaşamınız boyunca, her konuya uyarlayın diyerek çalan zil ile birlikte konuya nokta konmuştu. Ara ara bu tür konuşmalarımız, hani geçenlerde söylemiştin ya Gülgün Teyze, diyerek hoş örneklemelerle karşıma geldiğinde, ne denli mutlu olduğumu anlatamam bile size… Devam edecektir efendim… Sevgilerimle… Gülgün Karaoğlu Ekim,10/07
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülgün Karaoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |