..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Dilek Akın




31 Mart 2009
Adres/siz  
Dilek Akın
Geçtiğim her istasyonda bir şiirim var şimdi.. Hala kaybedecek bir şeylerinizin olduguna sevinmiyor da üzülüyorsanız bayım; kimsesiz şiirlerimin babası olur musunuz?


:BDAF:
Hep çok sevdiğinizi söylediniz, hep... Sözcükler arasina sığdırdınız yaşanası duyguları. Sahi bunu nasil başardınız?
Bilemediniz! Doğduğunuz gün başlamıştı ölüme yolculuğunuz. ilk başlarda soğuktu hayat denilen sona yaklaştıkca ısınırdınız.

Pusla örtülmüş Ekim akşamında mumlarımı yaktınız, aydınlandı soğuk duvarlarım. Bir santranç tahtasına usulca düştüğünde yüreğim, oyun bitmesin sürsün istedim; şah yanımdaydi mat diyemedim. Kızılca kıyamet alacasında kirpiklerimden vurduğunuzda toprak kokuyordu teniniz, sonbahar tüttü ruhum. Martıların kanadından düşkıranlar koparken ses etmedi çocukluğum, izledi; düştük kelimelerde/n...

Ben bavuluma sığdıramadiklarımı sırtlanırdım, alışıktım gitmelere ki gitmeliydim. Siz tüm acıları kağıttan uçaklara çizdiniz. Ne sandınız? Rüzgarın yönünü değiştiremezdiniz. ilkel bir silah gibiydi fırlattıklarınız; uzaklaştı sandığınızda gelip yine bizi vuracaklardı. Vurmadılar mı?

Zaman yoktu benim için, saatlere bakmazdım fakat sizin için önemliydi. Siz çok sever, hayatınızı dilimlere ayırırdınız. Kurduğunuz hayallerin bile bir saati vardı, zamansız hiç bir halt olmazdı sizin için.. Oysa birlikte düşlediklerimiz dahi beraber degildi, ben istanbul'da bir hayal kahvesindeyken siz başka bir kıtada balıkçı teknesinde olacaktınız. Zaman denilen yalan kavramda sürüklendikçe, hayallerimizin yolları bile ayrılırken hayatı paylaşmayı nasıl bekleyebiliyordunuz? Bu yüzden takvim yapraklarını hiç koparmıyordum, yaşam akmasın, dursun...

Omuzlarımın üzerinde, rüyalarımda dahi günahlarımı - sevaplarımı yazan meleklerim vardı size gore.. Uyku öncesi şeytan kıran dualar etmeliydim, Tanrı duymalıydı.. Oysa ben Tanrı'yı duyuyordum, siz nasıl duymadınız? Dokunurken bir akşam rüzgarıyla tenime fısıldıyordu inceden ' .......... ' Merak ediyorsunuz değil mi? Duymayı başaramıyorsanız, söylemeyeceğim. Sizin büyük sırlarınız oldu hep, benim hiç olmamıştı. Öyleyse, Tanrı'nın bildiği halde bu da benim sırrım olsun.

Neydi hayat? Yalanla gerçek arasında sallanıp duran ve bizden cesaret uman bir köprü, siyahla beyaz arasında griyi tutturmak gibi bir şey belki de... Bulanık suda berraklık aramak mı yoksa... Bilemediniz! Çünkü siz hiç önünüze sunulan renk dağarcığını farkedemediniz. Gözlerinizi yarınlara diktiniz, bugünü unuttunuz. Gördüğünüz rüyaların gerçek olmasını umarken asıl hayat avuçlarınızdan uçup gidiyor, rüya oluyordu.. Göremediniz! Ben az sonra gelecek dalgalara aldırış etmeden, durgun denizler kıyısında kumdan kaleler yapıyordum. O anki çocuksu heyecanımı sonsuza yazarken, siz betonlaşmış yüreklerinizle hesap kitap peşinde koşturdunuz. Hedeflediğiniz yerde olacaktınız. Yine yanılmıştınız, hayat bir yere varış degil, o yere varmak için uğraşmaktı. Ah ne kolaydır hiçbir şey yokken her şeyi kaybetmek ve ne acı olmalı her şey varken hiçbir şey bulamamak...

Çiy çiy renkler dökülürken, bir sokak lambası altında karanlığınızı gizlemeye uğraştınız. Oysa tam karşınızdaydım; tek bir kara bulut gölgelemezken, taşkın yağmurlarda ruhumu yıkıyordum. Siz topraktan korktunuz, elbet girmeyecek miydiniz bir gün? Neden sizden güçlü kıldınız da kahkalarla çiğnemediniz üzerindeyken... Ne kadar olduğu nasıl da önemliydi sizin için, aşka fiyat biçmeye çalıştınız. Ömür dedim; anlamadınız!

Küçüklüğümüzden bahsederken büyümediğime inandiramazdım. Sizin renkli misketleriniz vardı, benimse hiçbir oyunda bir araya getiremediğimiz gözleri oyulmus taş bebeğim.. Kabuklarını soyduğum umutlarımın ışığı kamaştırırdı hep gözlerinizi, doğruluğuna inanamadınız. Sizin uçurtmalarınız hep bir buluta takıldı kaldı, faili meçhuldu oyunlarınızı bozanların, hiçbir ebe kör değildi aslında siz duygularınızı körelttiniz. Rüzgara başkaldırmaktan korktunuz, bu yüzden bütüm balonlarınızı esir ettiniz göğün maviliğine. Ellerinize elma şekerini yakıştırmayıp parmaklarınızı erkenden silmeye alıştırdınız. Silemediğinizi karalardınız değil mi? Hayat karalamaya gelmiyordu oysa ve karalamak unutmaya yetmiyordu...

Şimdi karşıma geçmiş hala hayattan bahsediyorsunuz. Üzgünüm bayım size verecek kadar yaşayamadığım bir hayatım olmadı benim. Üstelik hayat tutuyordu beni bu yüzden sizin hiçbir zamam okuyamayacağınız, okusanız da anlayamacağınız bir dilde şiirler kusuyordum. Siz hep sevdiniz hala da sevdiğinizi söylüyorsunuz fakat içimde kıvranıp taşan hiçbir acı çığlığı duyamadınız.

Geçtiğim her istasyonda bir şiirim var şimdi.. Hala kaybedecek bir şeylerinizin olduguna sevinmiyor da üzülüyorsanız bayım; kimsesiz şiirlerimin babası olur musunuz?


Dilek Akın

Karalamalar - ikibinyedi




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bu Şiir Yazılmadı; Ölgün Düşlem Esrikliği [Şiir]
Aşk; Bir (B) Ölme İşlemi [Şiir]
Ütopik Yalanlar; Yalnızlığa Sen Kala [Şiir]
Şiirlere Saklandım / Bul Beni [Şiir]
İçime Kapandım / Aç - Monolog [Şiir]
Yaz Dedi Tanrı II [Şiir]
Nü Veda; Ayrılığa Dudak Payı [Şiir]
Sürç - Ü Ölüm [Şiir]
Bir Masalın Son Cümlesinden Kaçtı/m Çocukluğum [Şiir]
Olsan, Hiç Olmadığın Kadar [Şiir]


Dilek Akın kimdir?

Ölüme bir adım; Dilek Ben bu satırları yazarken sen çok uzaklarda öleceksin! Adımı ölüm koy, her öldüğünde beni hatırla. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Dilek Akın, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.