"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
bir kadın yorgun ve başı düşmüş,gerçeklerinden düşlerine kaçarken buldu seni üzerinde eski bir ceket, kulpu kopuk valiz üzerinde kalan uluslararası putlar içine akıttığı güven, ardında bıraktıklarını düşündürtmedi sesindeki ton, aynadaki yansıman bir seraba kanar gibi kandı eli sana ve gözleri gördü bir dumana kaldığın duyarsızlığını kadınlarından bekledi afyonu, zavallı bir odanın, sesine ses verecek duvarına yaslanarak... hiç bir şeyi vardı kadının ellerinde ve hiçini aldı, soluğuna vuruldukları sokak soğuk, can pazarı ortalık ve kilitli kapılar aptalı dahi erdemliye çeviren sırasız, sınıfsız dersler alındı ve dehlizlerde sesime rastlandı belki kınandı belki utanç duyulması gereken şeylere rastlantısal çarpıldı O, yüreğinde ıslak kalan ve yarım yankıyı dinledi sesime vuruldu, ruhumu buldu kimbilir belki kızgınken, yaşadıklarından ders aldı bana hak verdi sundu bildiklerini ve yüreğimin ceketinde kurudu... bu utançta, bir çocuk doğdu adı kutsal harflerle alnına yazıldı... Dostum denildi. bildiklerim, bilmediğindir, ve bildiklerim hiçliğindir... anla ki halimi bu aralar, bir kedinin katliamına dahi duyarsız olabilirim. üzerim kirlenmesin diye uzak durduğum çamur içindeyim evet her gelişinde bu çamuru hissediyorum. bir zamanlar çölümde seraba en yatkın da benken bu kentte, gecelerime gölge gibi sisi alınmış, heyecansız ve de korkunç bir kargaşasın sen simi eksik gelin duvağı, zihninin zarını patlatmış, kutsalsız bakire, kirli beyaz gelin kadar yavansın, yüzüne bakmak istemiyorum. çık git düşlerimden ve günümden peşimi bırak... yan yana gelmiş iki metal çubuk kadar anlamsızsınız. eksik saçların, yüzün eksik ve camlarında yansıman kadar silik huyun ardına sakladığın da ne? ellerinde nesi var birilerinin? hadi! sun bana çocukluğunun amansız tecavüzünü... kimseye söylemem... sevmiyorum seni artık!hiç bir şeyine tahammülüm yok. sadece uğ ra mış tım say. evet seviştik de ne olacak şimdi? sana bulaşan yanlarımı ne de çabuk tükettin, kokum kalmamış bileklerinde,gözlerinde benden eser yok sende bitmek üzere olan iç huzurun kadar bende yoksun artık.. beş para etmez sesini, peşinde dolanan, turuncu saçlı sevgilini ve ellerini çek üzerimden gelme bana tıpkı benim içimde ve de dışımda sana gelmediğim gibi hey bana bak! kim sin ki sen? adın da neydi çocuk!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Genuflect, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |