İpi çoktan çekilmiş bir aşk getirdi A' yı,
Bilekleri bitkindi kan akımından...
Bi kaç dize, üç beş tesadüf
yeterdi gidermeye susuzluğunu,
Yüzünün sıcaklığını hiç bilmediği bir sevgiliye duyulan.
Küf kokan gece yarıları bir telefon sesinde hatırlanır,
Sıcak- soğuk gözyaşları bağışlayıp atmosfere
ÇEkilirdi ayıp yalnızlıklarına...

O hastalıklı mavi boyalı ciddi binalardaydı,
Kanına girdim B ' nin,
İki boy aynasında saklı bi öpücükte..
Tutulup tasmasından mahçupluğunun ,
İhmalk edilmiş bi sabah ezanı gökkuşağı altına itildi..
Temmuz akşamları deniz kızlarına terk edildi...


Bir iç savaş ortasında kanıyordu C,
Otogar sabahları ayakları yerden kesilirdi...
Kaldırımları hırpalardı asi adımları,
Tutsam elinden,uçardı...
Yüzbin kere başlaadı,milyon kere bitti...
Tanıdık bi yüze tırnak izi,
SOğuk bi metale kızıllığını hibe etti bi sabah,
Kuytu bir parkın sarı banklarında hiç öpülmeden gitti...


Fedakardı D, soframa kurdu vücudunu,
Mahremiyle besledi...
Her terkedilişte o küçük beyaz haplarıyla selamlaşıp
Tutulamayan yeminlere misafir oldu..
Alıp yüzünü yerden, kırık kanatlarını topladım.Olmadı...
Dokunamadı içerdeki çocuğa,
Unutması dilenip, bir şiir özgürlüğünde veda edildi..

Yasakları oynuyordu E,
Büyük harf karmaşasında,unuttu surlarını...
Annesini özlediği bi salıncakta,
Ellerinden tutulup çocukluğundan taşındı...
Kıyamadım süt kokan tenine bulanmaya,
Annesinin hiç gelmeyeceği o parka bırakıldı,
Avuçlarında kelimeler...

Siz ve ondan sonrakiler,
Hayatlarını mahvettiğim tüm kadınlar!!!
Yakıp atın şiirlerimi,
Bir bira sarhoşluğu söylediğim şarkıları,
Temizleyin kanınızdan günahlarımı...
Doğmamış çocuklarımı koyun gitsin
Musa' nın sepetine...
Şİmdi, aç kollarını be ölüm...
EY hayatlarına girip mahvedeMEdiğim kadınlar!!
Sizi ölümle aldatmayadır gidişim,
Bağışlayın...