..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Modern > Cengiz Erdem




21 Ağustos 2009
Ölüler Listesini Açıklıyoruz!  
Cengiz Erdem
Hiç bu açıdan bakmamıştım olaya. Düşmanımın bu saldırısı her ne kadar mantıklı olsaydı da neticede o benim düşmanımdı ve delirtici zehirin özgürleştirici olabileceği düşüncesini kabul etmemeliydim. Ama bu sefer de bir gerçeği yadsıdığım için yara alacak, belki de bir daha hiç toparlanamayacaktım. Şu an için düşmanım benden daha özgürdü; ona şöyle dedim: --İnsan aşıksa özgürdür. --Tam tersi, dedi. Aşk bir hapishanedir.


:BDJG:
--Bir bardak daha şarap alır mıydınız efendim?
--E hade alalım bakalım n'olacak bu işin sonu...
Şarabın bardağa dökülme sesi duyulur. Kapı çalınır. Kapıyı açacağına karşımda durup bön bön suratıma bakan hizmetkârıma şu sözleri söylerim:
--Kim o de ve kapının arkasındaki kişiden kim olduğuna dair bilgiyi aldıktan sonra münasipse kapıyı aç.
--Peki efendim.
Eğer misafirim gelmişse sinirlerim çok bozulacaktı. Gelen misafir dost olabileceği gibi düşman da olabilirdi.
--Gelen bir düşmanınızmış efendim.
--Onu derhal içeri al, zira düşmanımsa konuşacaklarımız var demektir.
--Peki efendim.
Gelen gerçekten de düşmanımdı. Neden düşmanım olduğunu unutmuştum ama
düşmanım olduğunu biliyordum.
--Hoşgeldin düşmanım, malikâneme şeref verdin. Ben işte burada
beklemekteydim seni ve işte sonunda geldin. Evet, saldırmanı bekliyorum bana. Hiç durma, saldır! Zira saldırmazsan kendimi sana karşı savunmak için yeni fikirler üretemem.
--Hoşbulduk düşmanım. Saldırmaya gelmedim. Delilik ve özgürlük konularını bir bütün olarak ele almaya çalışırken aramızda çıkan münakaşayı sürdürmeye ve seni yenmeye geldim. Sen saldır; saldırma sırası sendeydi.
Hala daha hatırlamış değildim bu savaşı ama düşmanım olduğunu bildiğim için
ona şarap verdim; şarabına zehir koymayı da ihmal etmedim ve ona yalan söyledim. Ona yalan söylerken nereden bilebilirdim ki aslında kendime yalan söylediğimi?!
--Evet, hatırlıyorum o savaşımızı, dedim.
--Özgür bir savaş olduğunu, o savaşın aslında beyinlerimizin özgürlük şarabı olduğunu da hatırlıyor musun?!
Düşmanım zehirli şarabını yudumladıktan sonra geğirdi ve şöyle söyledi:
--Zehir mi koydun bu şaraba?
--Evet. Delirtici zehir koydum.
--Güzel; özgür olabilmek için gereken delirmekse ona da varım.
Hiç bu açıdan bakmamıştım olaya. Düşmanımın bu saldırısı her ne kadar mantıklı olsaydı da neticede o benim düşmanımdı ve delirtici zehirin özgürleştirici olabileceği düşüncesini kabul etmemeliydim. Ama bu sefer de bir gerçeği yadsıdığım için yara alacak, belki de bir daha hiç toparlanamayacaktım. Şu an için düşmanım benden daha özgürdü; ona şöyle dedim:
--İnsan aşıksa özgürdür.
--Tam tersi, dedi. Aşk bir hapishanedir.
Anlaşılan o da işte şimdi benim az önce yaptığım hatayı yapmıştı. Söylediğimin, yani aşkın özgürleştirici bir eylem olduğunun doğru olduğunu bile bile, bıçağını bilemeye devam etti. Bilemiyordum. Ama onunla açık konuşmam, kendime uyguladığım sansür
mekanizmasını çökertip düşüncelerimi ve duygularımı özgürleştirmem
gerektiğini anladım eğer bu savaşı kazanmak arzusuyla yanıp tutuşuyorsaydım.
Delirtici zehir içmek geldi aklıma. En azından eşit koşullarda savaşacaktık düşmanımla. Gerçeklere direnmeyecektim belki de delirtici zehir içince şarabımla. Beynim kaskatı kesilmiş, aynı teraneye saplanıp kalmıştı adeta...Delirtici zehir içmeye karar verdim.
Yüzüğümde delirtici zehir kalmadığından hizmetkârımı çağırıp bize delirtici zehir ve biraz daha şarap getirmesini emrettim. Hizmetkârım delicesine kahkahalar ata ata bana şöyle dedi:
--Artık itaat etmeyeceğim sana. Ben gidiyorum. Ne halin varsa gör bundan sonra...
--Siktirolgit o zaman, dedim ve gittim zehirimi kendim aldım. İçtim,
düşmanıma da içirttim. Artık eşittik. Ben, düşmanım, hizmetkârım.
Söyledim:
--Yurduna aşıksa insan hiç kimse engelleyemez onu yurdu için savaşmaktan; zira delirticidir aşk, hele bir de adalıysan. Yakar kavurur seni ve sen de yakarsın eğer yüreğinden yaralıysan.
--Ne biçim bir cümle bu böyle? dedi düşmanım.
--Aşk hem uğrunda ölünecek, hem de uğrunda yaşanacak şeylerden biridir.
--Çok arabesk oldu bu.
--Arabeskse arabesk. Mühim olan bana dair olması, yaşamın kısır döngüsüne çomak sokması, tarihi tekerrürden ibaretlikten kurtarması.
--Özgürlüğün ne olduğunu kavrıyorsun yavaş yavaş.
--Deliriyorum da ondan.
--Delirmen gerekiyorsa delireceksin tabii. Normalleştirici bir şey değildir ki özgürlük. Özgürlük doğanın ta kendisidir; deliliktir, karmaşadır, karışıklıktır, hiçbir şeydir ve her şeydir.
--Hayır, değildir! Sen özgürsen ben özgür değilim, çünkü sen benim
düşmanımsın. Öldürmeliyim seni de düşüncelerini de...
--Bunu söylemen senin de benim de aynı anda özgür olabileceğimizi gösterir. Dost olmasak da eşitiz; öleceğiz çünkü hepimiz.
İşte bu son darbeyle yenilmiştim ve yenilgim zaferimdi; artık özgürdüm.
Kadeh tokuşturduk düşmanımla. Özgürlüğün şerefine ve aşka içtik.
Kumlar doldu sonra evin içine; kumlarda boğulduk ama ölmedik; boğuldukça daha da yaşadık. Kumlar doldukça içimize, bir o kadar daha savaştık kumlara karşı.
Özgürlük yapılamayanı yapabilmek, söylenemeyeni söyleyebilmekti. Seviyorduk birbirimizi; düşmanım ve ben; biz yaşıyorduk çünkü baktık ölüler listesinde yoktu adlarımız...
Düşmanlarımızı sevebilecek kadar özgürdük biz, çünkü
ikimiz de birbirimize ve hayata yenilmiştik aslında ve yenilgimiz ortak
zaferimizdi. Düşmanlarımızı sevebilecek kadar özgürdük biz...
Peki ya siz?!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Manolya ve Katatonya
Ebediyet Edebiyatı
Fantezi Makinesi
Recep Sezgili'nin Acı Dolu Yaşamı, İbret Verici Ölümü ve Sonrasında Gelişen Doğaüstü Hadiseler
İşin İçindeki Bit Yeniklerinin Hikmeti
Ölümlü, Pek Ölümlü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Diyaloglar [Deneme]
Tavşan Ayetleri [Deneme]
Transparan Tavşanın Anlam Dünyası [İnceleme]


Cengiz Erdem kimdir?

Avrupa-Afrika gazetesi ve Afrika Pazar'a ilaveten Türkiye ve İngiltere’deki çeşitli edebiyat dergilerinde de öykü ve denemeleri yayımlanan Cengiz Erdem’in Şubat 2007`de çıkan ilk kitabı Beni Bu Dışarıdan Çıkarın adını taşıyor. Söz konusu kitap Cengiz Erdem'in 1997-2007 yılları arasında ruhen tecrübe ettiği acı, keder, elem ve ıstırapların beynine yansımasıyla zuhur eden ölüm dürtüsünü yaşam dürtüsüne çevirmek maksadıyla kaleme aldığı öykülerden oluşuyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Nietzsche, Beckett, Saramago, Kafka, Blanchot


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Cengiz Erdem, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.