..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Onur Bayrakçeken




21 Kasım 2009
Müzik Ruhun Gıdasıdır!  
Onur Bayrakçeken
Müziğin ruhun gıdası olduğuna dair bir önerme var, biliyorsunuz. Şunu söyleyeyim; müzik gerçekten de insanı doyuruyor (elbette öyle boktan bebek'te üç beş tur atarımlar falan hiç bir yeri doyuramaz!). Fakat ondan da öte, bazen müzik insanı başka dünyalara uçuruyor.


:CJHG:


Müziğin ruhun gıdası olduğuna dair bir önerme var, biliyorsunuz. Şunu söyleyeyim; müzik gerçekten de insanı doyuruyor (elbette öyle boktan bebek'te üç beş tur atarımlar falan hiç bir yeri doyuramaz!). Fakat ondan da öte, bazen müzik insanı başka dünyalara uçuruyor. Bir nevi uyuşturucu etkisi yapıyor. Tabii uyuşturucudan farklı olarak sağlığa bir zararı olmuyor... Doğal olarak müzik dinleyerek uçmak, kendini öldürerek uçmak gibi aptalca bir davranış olmaktan çıkıyor.

Mesela ben şuanda Pink Floyd'un Set The Controls For The Heart Of The Sun adlı aşmış ve uçmuş şarkısını açtım. Ancak dinlemiyorum... Dinlemekten de öte bir şey yapıyorum. Adını koyamadığım bir şey. Sanırım bir yolculuk. Bu yolculuk da gerçekte varolmayan ancak insanın varolmasını istediği bir dünyaya gerçekleşiyor. Şarkı da bu yolculuk esnasında araç görevi görüyor. Sanki tüm gezegende tek başımaymışım gibi hissediyorum. Yalnızlık duygusu... Genelde güzel bir duygu değildir ama bazen çok iyi gelir.

Bazı müzikler sizi uçururken, bazıları da moralinizi düzeltebilir. Band'den Shape I'm In'i dinlerken hayatın boktan yönünü bir kenara bırakıyorum mesela... Tamamen olumlu şeylere odaklanıyorum. Neşe doluyorum falan böyle... Hatta mesela hayal falan kuruyorum işte bir karavana dört beş arkadaş doluşmuşuz; yanımızda gitarlarımız, mızıkalarımız Türkiye'yi dolaşıyoruz. Hem de nereye gittiğimizi bilmeden! Sadece dolaşıyoruz! Hatta yolculuk için kadro bile kurdum kendi kafamda. Mesela bir kaç örnek vereyim: Yamaç-Deniz-Su; İmge-Gaye-Mehmet; Kaan-Gizem-Funda; Cansu-Ece-Berk falan filan... Bu arada arkadaşların sevgilileri varsa ''Bizi niye koymadın lan listeye?! Çakaaal.... Kızları kapcan di mi?'' yada ''Ay ben niye yokum listede? Aşkımla beraber kötü kötü şeyler mi yapacaksınız yoksaaa?!'' demesinler hiç. Zira, bir Yoko Ono faciası yaşamak istemiyorum karavanımda tek sebebi bu!

Her neyse... Bir de müziğin anarşik yanı var. Sex Pistols'tan God Save The Queen'i dinleyip de aptal düzenlere küfretmeyen adam yoktur herhalde... Yada ne bileyim, Ramones'tan Rock'N'Roll High School'u dinlerken okul basasım (okul basmak. evet, müdürü okuldan kovup ben başa geçeceğim ve herkesi uzun saçlı da olsa, kravatsız da olsa, sakallı da olsa okula alacağım!) geliyor mesela... Bu yalnız punk rock tarafından insanın ruhuna işletilen bir his de değil... John Lennon'ın Imagine şarkısı da böyle, yahut Pink Floyd'un Another Brick In The Wall'u... Olay tamamen müziğin ruhuyla alakalı! Müzik asi ise, müziği dinleyen de asileşiyor!

Bakın, müzik sizi varolmayan ancak varolmasını isteyeceğiniz bir aleme götürerek 'Dünya' adını verdiğimiz bu bok çukurundan kısa bir süreliğine de olsa çekip alıyor; yada sizin ruhunuzu neşeyle dolduruyor; isterseniz de sizi anarşikleştirebiliyor! Müziğin ne kadar yüce, ne kadar inanılmaz bir 'güç' olduğunu görüyor musunuz? Bir din arayaşında olan arkadaşlara çağrım şu: Müziğin tanrı olduğu bir dine inanalım!

Düşünsenize böyle bir din olduğunu... Hatta bu dinin İslam kadar, Hırıstiyanlık kadar, Musevilik kadar yaygın olduğunu... Biliyorum yalandan ibaret olacaktı bu din ancak bana sorarsanız günümüzde kutsal olarak adleddiğimiz dinler de yalandan ibaret zaten. Yalnızca manevi doygunluk sağlıyorlar, o da herkese değil... Bana sağlamıyorlar mesela. Bu yüzden de inanmamayı tercih ediyorum. Eğer birşeye inanacaksam beni mutsuzken güzel bir yolculuğa çıkaran, insanları birbirine küstürmeyen aksine dünya barışının sağlanmasında kullanılabilecek en önemli araçlardan biri olan ve ruhumu hiç aç kalmayacak şekilde karşılıksız olarak doyuran müziğe inanmayı tercih ederim.

Ayrıca, müzik meleklere ihtiyaç duyacak kadar aciz de değil. Hoş, gerçek Tanrı da değil. Gerçek Tanrı'nın da müzisyen olma olasılığı ne kadar yüksek aslında! Veya müzik de Tanrı'nın elçisi olabilir! İlginç, harbiden ilginç...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Normallik Anormalliktir

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sen, Ben, Biz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yastık [Şiir]
Bilindik Cümle [Şiir]
Devrimin Getirdiği Cazcı [Şiir]
Canavarlar [Şiir]
Yağmur Damlaları [Şiir]
Karanlık mı Her Yer [Şiir]
Uyanık Bir Savaşçı Ol [Şiir]
Tanrılar da Sever [Öykü]


Onur Bayrakçeken kimdir?

Şiir yazarım. Öykü yazarım. Siyasetle ilgilenirim. Şiirlerim daha çok toplum ve dünyayla alakalıdır. Ancak kendimi sınırlamamaya gayret gösteririm. Keza, öykülerimde de öyle fakat asıl olarak gerilim, fantastik, polisiye, macera öyküleri yazarım. Bazı felsefik çalışmalarım da vardır.

Etkilendiği Yazarlar:
Steinbeck, Nâzım Hikmet, Neyzen Tevfik, John Grisham, Clive Cussler, Stephen King, Jim Morrison, Syd Barrett, sıradan insanlar, psychedelic ve indie müzik...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Onur Bayrakçeken, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.