Bir deliyle aramda tek bir ayrým var. Ben deli deðilim. -Salvador Dali |
|
||||||||||
|
Yaþlý bir adamýn hikâyesi bu. Yaþamýn yorgunluðuna katmýþtý yorgunluðunu. Sabah çayýný içiyordu. Demli çayýný. Yüreðinde demlenmiþ nice acýlar gibi demli çayýný… Ve sigarasý yoldaþtý ona. 64 yýllýk yaþamýna üç hecelik mutluluðu sýðdýramayanlardandý. Öylesine bir güne baþlamýþtý. Az sonra çýkar dolaþýrým diyordu içinden. Kalktý, giyindi, ayaðýnda eskimiþ ayakkabýlarý ile yola çýktý. Amacý yeni bir ayakkabý almaktý. Saðda solda rastladýðý tanýdýklara, yaþýtlarýna selam vererek ve pek de acele etmeden yürüyordu. Çarþýya varmýþtý. Vitrinlere baka baka ilerliyordu. Bir maðazaya girip birkaç ayakkabý denedi ve siyah bir tanesinde karar kýlýp alarak çýktý. Onun için o anýn ihtiyacý buydu. Ve bunu gerçekleþtirebildiði için mutluydu. Ýþte bu kadarcýk bir þeydi bazýlarý için mutluluk. Ama yine de yaþamýna, bu yaþama armaðan býraktýðý siyah saçlarýna ve karþýlýðýnda aldýðý ak þaçlarýna, yüzündeki kýrýþýklýklara sýðdýramamýþtý iþte o üç hecelik mutluluðu. Yine aðýr aðýr evine geldi. Yalnýzlýk sinmiþ evine. Yataðýnýn baþucunda iki çerçeve dururdu. Yýllar öncesini hapseden iki çerçeve. Birinde eski eþi ve kendisi yan yana duruyordu. Ötekinde de oðlu ve kýzý. Yalnýzdý son yýllarýnda yaþlý adam. Bir nefese, bir söze muhtaç…, yaþam akýp gidiyordu iþte ; demli çayý ve sigarasý eþliðinde. Kýzýna düþkündü. Yakýn olmasalar da birbirlerini severlerdi kuþkusuz. Ama kader onlarý birbirinden uzak tutuyordu. En son kýzýný göreli yaklaþýk iki ay olmuþtu. Elinde bir poþet, içinde pijamalar, kýzýna gitmiþti birkaç gün kalmaya. Son Cuma namazýný kýlýp evine dönmüþtü yine. Ve aradan günler geçip gitmiþti. Bir gün kýzý gördüðü rüyasýnda gerçek yaþamýnda hiç olmadýðý kadar sýký ve içten bir þekilde koþup ona sarýlmýþtý. Nereden bilirdi ki bunun bir son veda olduðunu? Bir þarký duymuþtu sarýlýrken de: “ ''Geçti ömrün baharý, ihtiyar olduk bugün.”'' Etkilenmiþti bu rüyadan o mahzun kýz. Henüz iki gün geçmeden bir telefon geldi. Aldýðý haber hiç de hoþ bir haber deðildi. Babasýyla ilgiliydi. Bir gece sabaha karþý düþüp bayýlmýþtý. Yeðenleri ve kardeþi tarafýndan hastaneye götürülmüþ, oradan da büyük þehirdeki baþka bir hastaneye yönlendirilmiþlerdi. Artýk anlaþýlmýþtý ki durum ciddiydi. Akciðer kanseri idi ve yaklaþýk 1,5- 2 aylýk bir ömrü kalmýþtý. Yapýlmasý gereken tedaviler ancak acýsýný azaltmaya yönelikti. Kurtuluþu yoktu. Kendisi bunu bilmiyor ve ilaçlardan, doktorlardan medet umuyordu. Þifa bekliyordu. Aralarla hastaneye girip çýkarak son günlerinin geldiðinin farklýnda deðildi. O hafta sonunu oðlu ve gelini ile birlikte deniz kenarýnda geçirmeyi bir gece önceden planlamýþlarken, gece aniden fenalaþmýþ banyoda yere düþmüþtü. Ve acýlar çekiyordu yine. Hemen o gece hastaneye götürüldü tekrar. Ve giderken ilk defa yeni aldýðý ayakkabýlarýný giymek istemiþti. Giydi ve gittiler. Ertesi gün sabah erkenden kýzýna haber verdiler yine. Bu defa sanýrým onu artýk yolcu etmeleri gerektiðinin onlar da farkýna varmýþtý. Yola çýktý kýzý erkenden. Hastaneye ulaþtý ve onu beyaz çarþaflar içinde, hastane yataðýnda iyice zayýflamýþ, adeta kemikleri sayýlýr ve rengi sapsarý görmüþtü. Hepsi biliyordu bu sonun geleceðini. Öyle bir acýdýr ki acýnýzý saklamak zorunda olmanýz. Acýdan taþ kesilirsin adeta. Ve gözlerindeki nem donar kalýr. Ýçin kanar usul usul. Okyanuslar kabarýr. Ýþte o mahzun kýzýn da içi kanadý o gece sabaha kadar. Fýrtýnalar esti içinde. Yaþlý adamýn koluna takýlý serumun hortumuna arada bakarak söylediði bir söz o mahzun kýzýn hafýzasýndan hiç silinmeyecekti. O sözler þunlardý: ''“Bu gün sabah olmayacak galiba.”'' Ve yaþlý adam dayanýlmaz acýlarýna Kelime-i Þahadet getirerek katlanmaya, zamanýn akýþýný durdurmaya çalýþýyordu… Ve iþte o gün o yaþlý adam için sabah olmadý. Acýsý dindiðinde artýk o bu dünyaya ve sabahýn beþinde acýsýný içine akýtan kýzýna veda ederek çekip gitmiþti. O kýz son akþam yemeðinde sadece birkaç yudum su verebilmiþti ona. Ve sevgi dolu bakýþlarýný hatýra býrakmýþtý. Hemþireler son an koþup müdahale yaparken çýkarmýþlardý onu dýþarý. Bir kaç dakika sonra hemþirelerden biri gelip baþýnýz sað olsun dediðinde artýk tamamen býrakývermiþti kendini. Ýçine hapsettiði ve dondurduðu acýsý artýk dýþarý taþývermiþti. Henüz tam soðumamýþ beden, o yaþlý, yorgun ve incecik beden beyazlara sarýlýp sarmalanmýþ ve ayaklarýndan baðlanmýþ bir halde beyaz çarþaflý yataðýndaydý. Yüzünü görmek istedi son bir kez daha. Sapsarý ve soðuktu. Eðilip sol yanaðýndan ve ýþýðý sönmüþ alnýndan öperek usulca veda etti yaþlý adama, babasýna, doyamadýðý babasýna. Ona söyleyebildiði son sözler sadece “ '' Güle güle git! “'' olmuþtu. Geriye kalan sadece, hastane amblemli bir poþete doldurulmuþ üzerinden çýkan eþyalar ile ilk ve son kez giyebildiði siyah ayakkabýlarý olmuþtu. Elinde poþet, yüreðinde çöreklenmiþ acý ve yanaklarýndan süzülen gözyaþlarý ile çýkýp gitmiþti oradan. Hastane bahçesinden dýþarý çýkarken son defa dönüp baktý geriye. '' Ah babam! Ben seni hiç doyasýya sevemedim ki .'' dedi ve yürüyüp gitti. AH BABAM...! Ah babam...! Seni ben hiç Doyasýya Sevemedim ki... Sen bana can verdin, Bense, Son nefesinde Bir yudum su Sadece... Ah babam...! Ben seni hiç Doyasýya Sevemedim ki... Bir sabah Öptüm sararmýþ alnýndan... Gün doðmamýþtý daha, Soðuktun... Solmuþtu Alnýndaki ýþýðýn... Ellerini öptüm Son defa, Isýtabilmek için.. Nafile...! Karayeller esti içimde. O günden sonra Ben bir daha, Kimsenin elini Öpemedim ki... Okyanuslar taþtý Göðsümdem Yýkýp geçti Tüm geçmiþi... Güle güle git ! Dedim usulca... Bana cevap veremedin ki... Ben artýk Gelen sabahlara Doðan güne Sevinemem ki... " Geçti ömrün baharý " Ýhtiyar oldum bugün " Dedin bir gece Düþümde... Aylar önce. Bu bir Son vedaymýþ, Bilemedim ki... Ah babam...! Ben seni Doyasýya Sevemedim ki... Müþerref ÖZDAÞ Sevgili genç þair arkadaþým Ýbrahim Sarp Baysu’nun yazdýðý gibi : ( " Siz þiirlerimi okurken aðlýyorsanýz,ben yazarken ölüyorum. " )....Kendisine bu dizeleri eklememe izin verdiði için teþekkürlerimi sunarým... Ekim 2009-Manisa
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Müþerref özdaþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |