Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Son zamanlarda tüm dünya üzerime geliyor gibi hissediyordum. Üniversiteyi bitireli 2 yıl olmuştu ve ben hala istediğim işte çalışamıyordum. Nişanlımla sürekli tartışıyor ama bu tartışmaların aslında benden kaynaklandığını, sürekli iş tatminsizliğimden dolayı bunu ona yansıttığımı biliyordum ama elimde değildi. Bir yanda sevmediğim bir işte para kazanmak uğruna sevmediğim kişi ve olaylarla boğuşmak, bir yanda nişanlımın gezelim, tozalım isteklerine cevap vermek, bir yanda kendi sosyal ihtiyaçlarımı gerçekleştiremiyor olmamın verdiği otsu yaşam hissi, bir yandan uzakta olan ve sürekli "yeni iş bakıyor musun kızım" diyen babam, sürekli babamla ilgili şikâyetlerde bulunan annem ve diğer aile sorunları... Dışardan bakan biri için "ne süper hayat" diyebileceği bir şekil belki de. İşim var beni seven bir nişanlım var, ailem var, ekonomik özgürlüğüm var, okumuş bitirmişim, diplomam var v.s... "Bardağın biraz da dolu tarafına bak lütfen" diyenlerle dolu bir çevrem var. Bu iyi mi kötü mü bilmiyorum ama ben bırakın dolu tarafı ya da boş tarafı bardak dahi göremeyecek bir haldeyim. Göz kapaklarım ağırlaşıyor, sanırım uyuyorum ama uyursam ineceğim yeri kaçırabilirim. Amaan kaçırayım ne olacak, eve zamanında gidip ne yapacağım? Biraz yemek, biraz televizyon, bir kaç bardak çay sonrasında odama geçip işten getirdiğim belgelerle boğuşma ve uyku... Sahi bugün Mesut bey'in dediği raporları inceleyeceğim, yarın bir özet sunacağım kendisine. Bir de gerekli analizleri yapıp aynı işi tekrar tekrar ve tekrar yapacağım.. Kafamdan bugün, yarın, sonraki gün yapacağım işler geçerken bir anda dolmuş ani bir fren yaptı. Bu o kadar ani oldu ki herkes birbirinin üstüne yuvarlandı. Ben kafamı ön tarafa çarpmamak için son anda elimi koydum. Ara yoldan çıkan bir otobüsle burun buruna durduk. Herkes derin bir nefes aldı. Önümdeki çocuk avazı çıktığı kadar ağlamaya başladı. Ağzından kan geliyordu. Bir anda annesinin elinde ufacık bir diş gördüm. "Aferin oğluma tamam yavrum bir şey olmadı bak yeni dişimiz çıkacak artık" diye pışpışlıyordu çocuğu. Çantasından çıkardığı bir peçeteye sardı kanlı dişi. Ani frenin etkisiyle anne çocuğu tutayım öne gitmesin derken kolu ağzına çarpmış ve zaten düşecek olan diş düşmüştü. Bir an benim diş düşürme hikâyem aklıma geldi. Avazım çıktığı kadar ağlıyormuşum kimse susturamıyormuş beni. Eniştem yanıma oturmuş ve "Şimdi ağlıyorsun ama ilerde yeni çıkan dişlerinle insanlara gülücük saçacaksın. O dişleri sinirlendiğinde sıkacak, üşüdüğünde birbirine vuracak, süslenirken sürdüğün dudağındaki rujları o dişlerine bulaştıracaksın. Şimdi bu düşen diş senin için bir şey ifade etmiyor hatta acı veriyor belki ama benim için hayatın devam ettiğini ifade ediyor. Önce acı, gözyaşı ama sonra pırıl pırıl dişlerle yeni gülücükler” demiş ve ben çıt çıkarmadan eniştemi dinlemiş, ağlamayı kesmişim. Anladım 'ön koltuktaki ağlayan küçük bey', siz bana şuan gerekli olan mesajı ilettiniz. Teşekkür ederim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Çilsem Su, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |