Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Bilsem sanki ne çıkar yazılanı silemem. Ölünecek zamanı bilmek değil marifet, Asıl hüner o anda Allah’a teslimiyet. Her dakika, her saat ölüme hazır olmak Sevgili bekler gibi, hep özlemiyle dolmak. Ölmeden önce ölmek, ölmeden önce ölmek, Ömür boyu dünyayı gönülden silebilmek. Öldüğünde ölmemek için yaşarken ölmek, Bir hayat arasını ölüm sırrıyla bölmek. İlk bölümü imtihan; dünya denen bir hayat, Son bölüm; sınav ecri ve ebedidir hayat. Ya huzurlu bir çehre ya da çetin meşekkat, İşte ölüm gerçeği görünen bir hakikat. Yaratanın insanı haşladığı ilk nokta, O ebedi alemin başladığı ilk nokta. O noktada başlayıp, o noktada bitermiş, Nasıl yaşarsa insan öylece de gidermiş. Eller, kollar kilitli, hep çatallaşır o an, Bacaklar birbirine girer dolaşır o an. Eş dost, mal-mülk... Ne varsa hep çaresizdir o an, Ve en iğrenç bir hayvan sureti alır insan. Ne muhteşem manzara kimininse hicreti, Bir sevgili misali biter o an hasreti. Kapıda karşılanır, selamlanır o melek, Uçar gider dünyadan tebessümler ederek. Minareden bir ilan sala verir müezzin, Yüzler donuk ve soğuk, gönüllerde bir hazin. O konuşan haykıran önceki insan nerde? Cansız, kansız, soluksuz yatıyor şimdi yerde. Şimdi o ki kalkamaz hareketsiz bir ölü, Üzerinde incecik bez parçası örtülü. Sal üstünde cenaze şehitten başkasının, Bakılır mı rengine o gün hamam tasının? Ve yakılır bir ateş, kaynayan su kazanda Elbet bir gün oraya o mezarı kazan da Bilir ki o şekilde er ya da geç girecek, Onun da mezarını bir kazan belirecek. Ve boydan boya beyaz, bembeyaz bir elbise Bu ne korkunç Allah’ım ürpertici hadise. Hafif eğimli çatı, tek odalı toprak ev, Yatılacak burada ister sevme, ister sev. Bir yatak ki döşeksiz, yorgansız ve yastıksız, Bu ne korkunç yolculuk azıksız ve katıksız. Oradaki tek azık, burda yaptığın iştir, Ya çok tatlı bir yemek ya da zehirden zehir. Adım adım ilerler omuzlarda cansız at, Elindeyse o anı bir saniyecik uzat. Dostları son görevi namazla ifa eder, Namazdan sonra imam; “nasıl bilirsiniz” der. Cemaatten gür bir ses “Allah rahmet eylesin.” İmamdan yine sual, “hakkınızı neylesin?” “Hakkımız helal olsun, Allah onu affetsin, Götürün misafiri artık yerine gitsin.” Herşey bitti tastamam bilinciyle mutluluk, Ve dönüyor mezardan dalga dalga topluluk. Ev halkında telaşe ağlayanlar ağlaşır, Herkes büyük acının ıstırabını taşır. Ondan geldik hepimiz ve ona döneceğiz, Pörsümeyen hakikat, mutlaka öleceğiz. Gidiliyor hep bir bir, sıra sıra durmadan Öyle bir an geldi ki bende de durdu zaman. İrkildim ve anladım yettiğini vademin, Dediler; bir cenaze taşındı burdan demin. “Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm” İşte böyle oluyor, böyle geliyor ölüm. Böyleyken dünyalığa heveslenmek ne diye? Ve işte, işte bana en mükemmel hediye. Gelenler mezarımda okusunlar bir Yasin, İbret alsın insanlar akıbetini bilsin. Herşey onda açılır, aydınlanır, çözülür, En sonunda nihayet ölüm de bir gün ölür. * * * * * Mehmet Akif UÇAR www.yakamozkitapevi.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Akif Uçar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |