Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
İçeri geçti, Şakir bey çocukların çoraplarını çekmiş, kılık kıyafetlerini biraz toparlamış, divanın örtüsünü düzeltmiş, İlhan ve Yükselide üstüne yanyana oturtarak onu bekliyordu. Şakir bey Hatice hanımın gözlerine bakmaktan kaçınarak yerinden kalktı kare şeklinde beyaz bir gelincik sigarası kutusunu açtı sigarasını çıkarttı, cebinden kibrit kutusunu buldu usulca salladı içinde bulunan ve birkaç tane kibritin çıkardığı sesi dinledi, bir kibrit çıkardı, yavaşca sürdü kutunun yanına, çıkan ses odayı doldurdu ve arkasından alev yüzünü aydınlattı. sigarasını yaktı, tek seferde bitirmek istercesine derin bir nefes çekti, yanakları içine gömülmüştü, dumanı dışarı bıraktığında yüzü birkaç saniyeliğine görünmez oldu. kısık bir sesle odaya giren Hatice hanıma. "Emine hanım geçen yaz vefat etti, zaten hastaydı, ince hastalıktı iyileşmedi" hatice hanım duraksamadan sordu "Neden ben" Şakir bey soruyu anlamış ama hangi ruh haliyle sorulduğunu bulmaya çalışıyordu, bir hesap sormamı, bir beğenimiydi. Devam etti. "Kabul edeceğini ummamıştım" "Ummadığımız ve bilmediğimiz çok şey var, abimin beni çok sevmesinin bedeli demek hala bitmemiş" "Benle ilgili bilmediğin en önemli iki şeyi gördün"diyerek divanda oturan çocuklarına baktı. "Sana söylendiğini sanıyordum" "Abim, kasabadaki hastaların şehire götürülüp götürülmeyeceği ona sorulan abim, her evlenenin önce kendine sorulduğu abim, kasabada her doğanın kulağına seslenen, her ölenin üzerine son suyu döken abim. Neden beni bu kadar çok sevdin beni abi" dedi. Ayağa kalktı, Yükselin burnunun aktığını, her nefes alıp verdiğinde burnundaki minik damlanın içeri girip çıktığını farketmişti, hırkasının cebinden kenarları işlemeli bembeyaz bir mendil çıkarttı, incitmemeye özen göstererek sildi, dikkatlice katladı yerine koydu. İsterse hemen çıkıp gidebilirdi girdiği büyük kanatlı kocaman demir kilitli kapıdan. Daha öncede yapmıştı, çok sevdiği severek evlendiği Ömer efendiyi arkasına bir kez bile bakmadan çıkıp gitmişti Fatih teki muhteşem konağından. Molla hatice kendi hayatını tanrısıydı, sadece abisini yaratmamıştı, onu dışında herşey ve herkes kendi yarattığı kadar gerçekti onun için.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cabal Babil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |