..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir. -Cervantes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sanat > M.NİHAT MALKOÇ




21 Kasım 2010
Şiir Evini Okura Kapamak...  
M.NİHAT MALKOÇ
İmge, şiirde derinliği sağlayan unsurların başında gelir. Fakat imgede de aşırılığa kaçılmamalıdır. Günümüzde bu işin de suyunu çıkaranlar az değildir. Günümüz şairleri öyle imgeler kuruyorlar ki bu durum şahsen o imgelerin şairin zihninde de bir karşılığı olmadıkları kanaatine götürüyor beni. “Ben söyledim, sen nasıl anlamlandırırsan anlamlandır” demek gibi bir şey bu… Fakat bu imgelerin ayakları havada kalıyor; bir süre sonra da baş aşağı düşüyorlar. İmgeler, şairle okur arasında köprüler kuracakken uçurumlar oluşturuyor.


:AGIC:

M.NİHAT MALKOÇ

İmge, şiirde derinliği sağlayan unsurların başında gelir. Fakat imgede de aşırılığa kaçılmamalıdır. Günümüzde bu işin de suyunu çıkaranlar az değildir. Günümüz şairleri öyle imgeler kuruyorlar ki bu durum şahsen o imgelerin şairin zihninde de bir karşılığı olmadıkları kanaatine götürüyor beni. “Ben söyledim, sen nasıl anlamlandırırsan anlamlandır” demek gibi bir şey bu… Fakat bu imgelerin ayakları havada kalıyor; bir süre sonra da baş aşağı düşüyorlar. İmgeler, şairle okur arasında köprüler kuracakken uçurumlar oluşturuyor.

İmgeler özgün, benzersiz olmalıdır da deli saçması da olmamalıdır. Uçuk kaçık imgelerle kelimeleri istifleyip sonra da ‘Beni anlamıyorlar’ demek nerden baksan çelişkidir. Bu sorumsuzluk ve aşırılık Türk şiirinde imge sorununu doğurmuştur. İmgelerin iyice şahsileştirilip hayattan kopuk bir hal alması şiirin gül dökülmesi gereken yollarına mayınlar döşemiştir. Bu mayınlar şiirimizin elinin ayağının kopmasına, kötürüm bir hâl almasına sebep olabilir. İmgelerin güçlü çağrışım kudreti olursa şiire zenginlik ve mana derinliği katarlar.

İmge; bozmak değil, yeniden ifadelendirmektir. İmgeler okurun zihninde farklı çağrışımlar uyandırabilir, uyandırmalıdır da… Bu durum şiiri zenginleştirir, alabildiğine derinleştirir. Fakat özü kaybetmemek gerekir; özü kaybedince şiire geri dönmek iyice zorlaşır.

İmge, şiiri özünden koparmadan alabildiğine kişiselleştirmektir. Onun içindir ki daha evvel defalarca kullanılmış imgeleri kullanmamalı şair… Şair, kendini bir imge avcısı sayıp kelimelerin engin göklerinde kartallar gibi özgürce dolaşmalıdır. Başkası tarafından bir kez kullanılan imge eskimiş, orta malı olmuş demektir. Bu; çiğnenmiş bir lokmayı ağza alıp yeniden çiğnemek, hatta mideye indirmekten farksız, mide bulandırıcı bir şeydir.

Şiirin nereye kadar kapalı, nereye kadar açık olması gerektiği hususu hep tartışıla gelmiştir bugüne kadar… Aslında bunun belli bir ölçüsü de yoktur. Bunu ayarlayacak olan şairin kendisidir. Fakat bilinmelidir ki girift bir imge dünyası oluşturanlar, şiirinin kapısını paslı kilitlerle kilitleyenlerdir. Böyle bir kapının ardındakinin kime ne faydası olabilir ki?... Bilinmelidir ki şiirde imge amaç değil, araçtır. Onu amaç olarak gören şairler yanıldıklarının farkına varamayacak kadar gaflet içindedirler. Bu, bir çeşit bakar körlüktür doğrusu...

‘Şiir bir fikrin savunucusu olmalı mıdır, olmamalı mıdır?’ sorusu da çok kurcalamıştır zihinleri… Aslında şiiri şiir yapan, ele alıp işlediği düşünce değildir. Şiirsellik çok farklı bir şeydir. Siz şiirinize bir düşünceyi yerleştirirsiniz ama o şiire baktığınızda önce düşünce görünmez, düşünce şiirselliğin gölgesinde kalır. Şayet şiirde ille de bir düşünce olacaksa bu düşünce ‘çaydaki şeker’ gibi eriyik olmalıdır. Yani çaya dışarıdan bakan değil, onu yudumlayan şekerin farkına varmalıdır. Fikir, şiirselliğin önüne geçmemelidir hiçbir zaman…

Fransız şair Mallarme ‘Şiir fikirlerle değil, sözcüklerle yazılır’ düşüncesini savunur. O, düşünceyi sözcüklerin gölgesinde bırakarak sözcüklerin uyumuna vurgu yapar.

Didaktik şiirlerde şiirsellik çok zayıftır. Çünkü düşünce duyguların önüne geçerek onları perdelemiştir. Fakat bu da bir tarzdır; belki de bir ihtiyaçtır. Buna ‘şiirden şuura varmak’ da diyebiliriz. Zira tek tip şiir ve tek tip şair oluşturma gayreti, şiiri kalıplara sokmaktır. Kalıplara soktuğumuz her şey gün gelir kalıbını zorlayarak özgürlüğe kanatlanır. Öte yandan şiirlerinde ‘İslam’ düşüncesini bayraklaştıran millî şairimiz Mehmet Akif’in yazdıklarına hangimiz kötü manzumeler diyebiliriz? Onlar da Türk şiirinin ana renklerindendir. Demek ki şiirde esas olan güzeli yakalamaktır, mutlak güzeli…

Şiirin anlamının kolaylaştırılması da, iyice zorlaştırılması da ifrat ve tefrite kaçmanın bir örneğidir. Zira şiiri kolaylaştırmak basitliği ve sıradanlığı da beraberinde getirir; oysa şiir sıradanlıkla bağdaşmaz. Şiir sözün en üst perdesidir. Öte yandan şiirin kapılarını okura iyice kapamak da şiiri kişiselleştirir. Şiirin mana anahtarı şairde kalmamalı; şair şiir anahtarının bir ucunu okura tutturmalıdır. Böyle davranmazsa; okur, şiirdeki mana sandığını açamaz. Bu durum, gerçek şiirin maksadının hâsıl olmasının önünde koca bir engel olarak durur.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sanat kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkçenin Berrak Sularında…
Gönlümün Duygu Mimarları
Şâirlik Meslek Midir?
Sanatta Marifet - İltifat Dengesi
Şiiri Kalıplara Sokmak...
Şiiri Tanımlamak...
Usta Oyuncu Oktay Gürsoy"la "Öyle Sevdim ki Seni" Filmi Üzerine…
Şiirin Büyüsü
Şiirin Tuzu Biberi: İmge
Yolcu Dergisi Üzerine...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yürekleri Donduran Sarıkamış Harekâtı
Vahşet Çağının Vicdanı: Aliya İzzetbegoviç
Vali Recep Yazıcıoğlu ve "Köprü"nün Hikâyesi
Futbolun Efendisi: Fatih Tekke
beklenen Nesil
Çağ Kapayıp Çağ Açan Bir Fethin Hatırası: Ayasofya
Şehadetinin 29. Yılında Batı Trakya Türklerinin Yolbaşçısı: Dr. Sadık Ahmet ve Davası
Şair Nurettin Özdemir'le Trabzon Lisesinde Bir Gün...
Anadolu Âşığı Bir Gönül Adamı: Sabahattin Eyüboğlu
15 Temmuz Gecesi Tankların Önünde Yatan Yiğitler Vardı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İyi İnsan Olmaya Bak! [Şiir]
Neyi Kutluyorsun Kardeş? [Şiir]
Değildir [Şiir]
Allah En Güzel Vekildir [Şiir]
Bu Dünya Böyledir Dostum! [Şiir]
Yüreğin Secdeye Değsin [Şiir]
İnsanlıktan Çıkmışsın Sen [Şiir]
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Derin Bir Âhtır Sarıkamış... [Şiir]
Ne Çok Hain Var Ülkemde! [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.