..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Seda Han Doukas




12 Aralık 2010
Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 3  
Seda Han Doukas
Ünlü kolbaşı Afet Fatma`nın meşkhanesiydi burası. Ahu dilber iken çengilik yapmış, nice canları aşk ateşi ile kavurmuş ve hatta başka bir söylenceye göre de hislerine karşılık bulamayan birkaç delikanlı kendini asmıştı. Yaşlanıp feri sönmeye başlayınca hususi meşkhanesini kurmuş, gündüzleri musiki ve raks dersleri, akşamları da eğlenceler düzenler olmuştu. Kolbaşılığını yaptığı kızlar güzellikleri kadar yetenekleri ile de dilden dile dolanıyorlardı.


:AFCI:
Ünlü kolbaşı Afet Fatma`nın meşkhanesiydi burası. Ahu dilber iken çengilik yapmış, nice canları aşk ateşi ile kavurmuş ve hatta başka bir söylenceye göre de hislerine karşılık bulamayan birkaç delikanlı kendini asmıştı. Yaşlanıp feri sönmeye başlayınca hususi meşkhanesini kurmuş, gündüzleri musiki ve raks dersleri, akşamları da eğlenceler düzenler olmuştu. Kolbaşılığını yaptığı kızlar güzellikleri kadar yetenekleri ile de dilden dile dolanıyorlardı.

Bıçkın Osman`ın babası zamanında Afet Fatma`nın daimi müşterilerindendi. Onun raksına ve şarkılarına tekrar tekrar nail olan ender insanlardandı. Şimdi de oğlu onun meşkhanesinden çıkmaz olmuştu. Ama Fatma için değil, çengisi Fettan Efsun için.

Osman birkaç kere çıngırağın ipini salladı. Avluda koşar adım ayak sesleri duyuldu. Kısa boylu çıtı pıtı bir genç kız kapıyı açtı ve kenara çekildi. Ardından Fatma belirdi. Hoş beş edip içeri buyurdu. Kapıyı açan genç kız eve girmeden önce adet olduğu üzere erkeklere ibrikle su tuttu ve el havlularını uzattı. Fatma, Osman’ın kararını öğrenmek için yanı başlarında bekliyordu. Sokakta yürümekte kullandıkları fener titrek ışığıyla sönmeye yüz tuttuğunu haber veriyordu. Osman feneri eline aldı ve söndürdü. Bunun anlamı o geceyi orada geçirecekleriydi. Gıcırdayan tahta basamaklardan üst kata çıktılar.

Merdivenler uzun, ince bir odaya çıktarttı onları. Odanın sağ tarafında pencere yoktu. Misafirlere anında servis yapmak için boy boy bardakların ve çeşit çeşit tabakların bulunduğu bir büfe karşı duvara yaslanmıştı. Yere de nargileler sıra sıra dizilmişti. Yanında küçük bir divan belli ki servis yapacak olan kızın oturması için kondurulmuştu. Beyler odanın sol tarafına yollandılar. Orada karşılıklı iki divan ve ortalarında konumlandırılmış cumbalı kısım bulunuyordu. Divanların sırt kısmı çiçek desenli yastıklardan, oturak kısmı da bordo renkle kaplanmış minderlerden oluşuyordu. Yerin tahta tabanına, gül ve bülbül desenli bordo ve lacivert renklerde kilimler atılmıştı.

Osman’ın yeri belliydi. Oturacağı yere koyun postu serildi. Arkadaşları yanına oturmaya davrandılarsa da onları bir el hareketi ile durdurdu. “Yandım Selim! Gel otur bakalım şöyle. Hayatında hovardalık yapmamış babayiğitin aramızda yeri yoktur ama sen gönlünün karasına öyle bir dalmışsın ki seni mazur görmek gerek. İşte sana zevküsefa alemi. Dal içine, unut gerisini!”

Beyler yerlerine yerleştikten sonra önlerine nargileler ve sinilerle mezeler geldi. Osman her zaman yanında kendi ağızlığını taşırdı. Lüleyi marpuça yerleştirdi. Deriye sarılmış tömbeki ve fındık ateşi özenle nargilelerin üzerine konuldu. Şimdi herkes Bıçkın Osman’ın nargilesini tüttürmesini ve başlayın emrini vermesini bekliyordu. Nargilenin fokurdayan sesi eşliğinde fındık ateşinin korlarına baktı bir süre ve sonra başıyla bir onaylama yaptı.

Selim ilk kez gidiyordu çengi izlemeye. Aslında Bıçkın Osman ile bırak bir gece alem yapmayı, tanışmak için bile delikanlılar canlarını verirlerdi. Ona nasip olmuş bu vaziyet için hoşnut olmak yerine rahatsızlığını gösterircesine yüzünü buruşturmuş, ünlü külhanbeyinin onun için yapmak istediği şeyden tiksinmişti. Osman’ın yanına oturamadığı için içten içe sinirlenen kabadayılardan biri Selim’i kolundan tuttuğu gibi divana savurdu. Herkes bir ağızdan gülmeye başladı. Selim o lahza anladı ki onlara uymaktan başka bir seçeneği yoktu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Nazende Hanım ve Yusuf Ziya Bey
Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 7
Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 6
Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 8
Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 9
Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 10
Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 5
Deva Kız'ın Aşkı
Yandım Selim ve Bıçkın Osman
Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 4

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Katıksız Ekmeklere Umut
Garip Köyde Yaşananlar - 1
Garip Köyde Yaşananlar - 4
Garip Köyde Yaşananlar - 5
Garip Köyde Yaşananlar - 3
Garip Köyde Yaşananlar - 2


Seda Han Doukas kimdir?

Kitap okumak benim için yazarların araladığı o sihirli kapıdan gözlerin kapalı olarak geçmek ve onun yanında otururken sana çevrende olup bitenleri kulağına fısıldamaları gibi gelirdi. Hala da öyle. Bana fısıldanan o hikayeler içimde yankılanarak dışarıya kelimeler olarak dökülmeye başladığında artık başka bir noktadan baktığımı farkettim. O yabancı bahçelere yazarlar ile girmek gibi değildi. Artık ben kendi bahçeme kendi okurlarımı kabul edebilirdim. İşte burada bulunma amacım da bu. İçimden çıkmak için çığlık atan hikayelere el uzatmak.

Etkilendiği Yazarlar:
Gabriel Garcia Marquez, Louis de Berniere, John Fownles, Nikos Kazantzakis, José Mauro De Vasconcelos, Irwin Yalom


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Seda Han Doukas, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.