..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Hilâl Dolunay
Hilâl Dolunay - Hilal Dolunay
Site İçi Arama:


Şiir
  ... ve Denizi İçime Çektim (Hilâl Erboyacı) 13 Temmuz 2010 Yaşam 

yarın –belki- çok geç olacak olur ya –yarın olmayacak- Yaşamak başlı başına bir sanat…

  Aşk İkiliği Sevmez (Hilâl Erboyacı) 26 Haziran 2010 Gülmece (Mizah) 

Bir gün.. yani o gün geldiğinde Bir şeb-i arus sevinciyle Olmalı diye yeniden doğumum Artık susmalıyım..

  Ya Râb! (Hilâl Erboyacı) 8 Temmuz 2010 Tasavvuf 

Ya Râb!’alemlere rahmet’diye yarattığın efendimiz hürmetine açıldı ellerimiz yetiş! yetiş ki huzuruna varınca ümmetiyle gurur duysun Sevgili Peygamber’imiz

  A Dostlar (Hilâl Erboyacı) 10 Temmuz 2010 Sevgi ve Arkadaşlık 

yer sarsıldı gök yarıldı çöktü üstüme karabulutlar kelebek etkisinde bozuldu büyü

  ... ve Aşk (Hilâl Erboyacı) 20 Temmuz 2010 Lirik 

/ve Aşk tüm zamanlara egemen olanca ihtişamıyla vuslatı beklemekte /

  Yeterrrr... (Hilâl Erboyacı) 21 Temmuz 2010 Toplumcu 

yeterrrrr…… böyle gelmiş/ bu böyle nereye kadar gider……

  La Havle (Hilâl Erboyacı) 25 Temmuz 2010 Sevgi ve Arkadaşlık 

sorma/ hiç aklıma gelmemişti ağzımdan çıkarken en safiyâne duygular nasıl bir boyut değiştirir/hangi kalıba sığar sonra anlamsız susmalar kalır geriye lâl olur ünlüden ünsüze tüm sesler/inim inim inler kanımda dolaşan küheylan tökezler düşer üşüsem üşensem kuşansam kurşun geçirmez zırhımı yüreğime değen kurşun dosta geri döner /istemem /

  Olmaz (Hilâl Erboyacı) 6 Ağustos 2010 Didaktik 

Yaşam sırat hassaslığında Zorlaştırmayacak kolaylaştıracaksın!....

  Yeter ki (Hilâl Erboyacı) 8 Ağustos 2010 Toplumcu 

okyanusta bir damlaysa şu gariban varlığımız kimiz/ neyiz olsa olsa toprak olur biz razıyız dünya dönsün vatan gülsün varsın sürsün birliğimiz/ dirliğimiz

  Ağlama Can/ Ağlama (Hilâl Erboyacı) 12 Ağustos 2010 Toplumcu 

/BÜTÜN ÇOCUKLAR BİZİM/ SEN/ HEPİMİZİN YÜREĞİNDE

  Ah/ Vah (Hilâl Erboyacı) 19 Ağustos 2010 Toplumcu 

Güneş çoktan göründü selam verdi uzaktan Tadında bırakmalı bir şey çıkmaz boş laftan

  Cumhuriyet (Hilâl Erboyacı) 29 Ekim 2010 Toplumcu 

Dolu dolu bir ömre sığdırılan cesaret Atatürk’ten ülkeme armağandır asalet Yurdumda yürekler bir kabul görmez esaret Canımız cananımız kanımız Cumhuriyet

  Kekeler Kalem (Hilâl Erboyacı) 24 Ağustos 2010 Sevgi ve Arkadaşlık 


  Zafer Benimdir (Hilâl Erboyacı) 31 Ağustos 2010 Toplumcu 

Hiç ayrılır mı et tırnaktan sen istediğin kadar kandır Olur/ gelir geçer bu bir sınavdır Unutma! Her geriye dönüşte ileriye daha hızla fırlayan bir ivme vardır…

  Bir Kimlik Arayışında Şiir (Hilâl Erboyacı) 4 Eylül 2010 Modern 

bir kimlik arayışında şiir bir goncaya damlamış yağmur tanesi ‘nar tanesi nur tanesi’ kaç yürek yangınının küllerinden yeniden doğulur ‘hani bunun bir tanesi’ kaç dize şiir olur/ kaç şiir doğurur bir şair …

  Şükür (Hilâl Erboyacı) 28 Eylül 2010 Bireysel 

Şükür ki şükrü bilip acze savaş açmışım Şükür ki beklemeyi öğrenip gerçeği aramışım Şükür ki adlin terazisinde doğrudan şaşmamışım Şükür ki nefsim için kula kul olmamışım Şükür ki ‘alnım açık, yüzüm ak’ diyebilenlerdenim…

  Nazar (Hilâl Erboyacı) 19 Ekim 2010 Toplumcu 

tenimizi yakan rüzgar serinletirdi eskiden bizi duru bir deniz aklardı kirlenen bedenimizi bir el değdi mi omzumuza parlardı gözlerimiz bilgi İstanbul’un fethindeydi nazar değdi…

  Sinerji (Hilâl Erboyacı) 23 Ekim 2010 Toplumcu 

örneğin çalışmalı ki ellerin yaşamın en baştan biçimlensin yuvarlanan taş yosun tutmaz

  Yalnızca Birkaç Dakika (Hilâl Erboyacı) 6 Kasım 2010 Umut 

çok değil yalnızca birkaç dakika dinlen yeniden başlamak için yorulmaya yeniden başlamak için o kadar sebep var ki sendelemeden /yalpalamadan tutunmalısın yaşamaya

  Sus ve Dinle (Hilâl Erboyacı) 5 Aralık 2010 Taşlama (Kinaye) 

İrem bağlarından geriye kalan hani nerede Şeddat / Karun / Firavun ne kaldı ellerinde?!....

  Yeni Yıl (Hilâl Erboyacı) 30 Aralık 2010 Umut 

yeni bir yılda yeni umutlar toplamalı eteklerimize

  Tuzla Buz (Hilâl Erboyacı) 9 Ocak 2011 Yaşam 

kristal bir vazo hassaslığında her şey yanlış yanlışı çeker günlük/anlık kısır döngülerde her şey yalan var oyalan küçücük istemsiz bir dokunuş her yer talan özene bezene üst üste koyduğumuz tuzla buz anlatmak zor olsa da inan yaşam hassasiyet ister

  Güle Bağban Yaraşır (Hilâl Erboyacı) 12 Ocak 2011 Halk 

hilal söyler zühre dinler gök ağlar üzüme durmadan soldu hep bağlar nerde büyük küçük bilinen çağlar derde lokman güle bağban yaraşır

  Yeter Bana (Hilâl Erboyacı) 16 Ocak 2011 Umut 

emek emek işledin nakış nakış süsledin gönül umdu ne buldu ah edeli ne oldu değerini bilmeden deli bir rüzgar çıktı üç günlük ömür için esti yağdı savruldu çok şey istemem senden arasan yeter bana yalnızca gözlerini getirsen yeter bana

  Orantısız Güç (Hilâl Erboyacı) 19 Ocak 2011 Sürrealizm 

şimdi ne zaman asya ve afrikaya düşse yolum biçare yüreğim sızlar da sorgularım hani bilim de kurtarmadı seni hala zavallısın sanma ki sen rahatsın da gerisi ne olursa olsun en son ne kural tanıdın ne de oldu ilkelerin yazık post dost derken insanlığa yetmedi sana da yar olmaz -adli ilahi var- inan ideaların

  Sunam (Hilâl Erboyacı) 26 Ocak 2011 Halk 

Ağlasam nafile gülsem de boşmuş Sevda yüreğimde çırpınan kuşmuş Mecnuna Leylası ne kadar hoşmuş Kapandı kapılar açamadım ben

  Ara Beni Kelebek Kanatlarında (Hilâl Erboyacı) 29 Ocak 2011 Umut 

sıcacık umutlar toplarım ellerime bembeyaz papatyalar rengarenk kır çiçekleri bakarım bir çocuğun gözlerine kırılır içimdeki vazolar bilirim daha sabaha çok var yeniden boy verir her çiçek yeniden yeşerir sararan yapraklar

  Hakikat (Hilâl Erboyacı) 7 Şubat 2011 Soyut 

uçuşur eteğimde bin bir anlamlı sezgi bir armoni yaşamın gizemli bin bir rengi tınısında kaybolup erir bin bir kötülük ulvi bir raksa döner masivanın ahengi ruhumun kanatlanmış güftesidir kainat fenafillah sırrının semâsıdır hakikat

  Har Elinden (Hilâl Erboyacı) 11 Şubat 2011 Divan 

Çeşm-i giryan oldu sinem, dost elinden dertliyim Nev-bahara oldu hasret har elinden çektiğim Yandım piştim kül oldum da savrulurum a’mâka Oldu ziyan bunca zaman can evimden geçtiğim

  Canı Canandan Sormalı (Hilâl Erboyacı) 26 Şubat 2011 Taşlama (Kinaye) 

görevimiz yaşamak değilse etmeyiz kadere isyân azîzsin şikayet etsek de geçilmez senden ey can

  Sığdıramam (Hilâl Erboyacı) 1 Mart 2011 Lirik 

vatanım en büyük sevdam -başka sevda tanımam-

  Kutsi ve Asi (Hilâl Erboyacı) 5 Mart 2011 Tasavvuf 

Gözlerin…Ah gözlerin!.. Esaretidir ellerinin

  Sürüklemeli (Hilâl Erboyacı) 6 Mart 2011 Komik 

Şimdi vazgeçsem Düzeltsem/ olsa eskisi gibi Bir kere bıraktı iz Çaresiz En güzeli yapmalı bir gemi Koymalı bir küvetin içine Sürüklemel

  Anadolu Toprağında (Hilâl Erboyacı) 11 Mart 2011 Halk 

/ özlerim işlenmemiş bir cevher gibi çocukluğumu bir ney sesinin inleyişinde kaybolurum/

  Yapay Tanrılar (Hilâl Erboyacı) 17 Mart 2011 Toplumcu 

soluklarımız flu bir semaya açık nefes alışlarımızda septik sanrılar yetiş ey ilahi yetiş ki son bulsun yoksulluk/ açlık yok olsun kahreden yapay tanrılar

  Çanakkale'de Zafer Muştulanmıştı (Hilâl Erboyacı) 17 Mart 2011 Modern Epik 

var olma savaşında başı dik /alnı ak mağrur bir duruşun simgesidir bu vatan

  Nerede Ölmeden Önce Ölüm (Hilâl Erboyacı) 23 Mart 2011 Yaşam 

kim bilir belki bir gün sonsuzluk deryasına ulaşıverirse asi ruhum bakarsın durulurum

  Üç Çocuk / Üç Can (Hilâl Erboyacı) 2 Nisan 2011 Toplumcu 

her gün öldürecek yeni baştan seni üç ana kuzusu üç çocuk/ üç can

  Yirmi Birinci Asra Hicviye (Hilâl Erboyacı) 6 Nisan 2011 Taşlama (Kinaye) 

Yürekte kir gönülde pas dua ile paklansın Nura doğru sevgi ile tüm günahlar aklansın

  Naz ve Niyaz (Hilâl Erboyacı) 9 Nisan 2011 Klasik 

Hilâl için yola çıktık bilgiye baş eğemedik Uğraşırken senle benle hala bize yaslanırsın

  Bir Aşk Hikayesi (Hilâl Erboyacı) 16 Nisan 2011 Aşk ve Romantizm 

Adem’le Havva’dan kalan bir mirasın bedeli yüreklerimizde kaç fırtınadan geriye kalan ebedi bir cezanın mahkumlarıyız

  İbaret (Hilâl Erboyacı) 16 Nisan 2011 Yaşam 

aşkmış sevdaymış masal hepsi yaşamak kendimizden ibaret

  Şimdi Şimdi Anladım (Hilâl Erboyacı) 21 Nisan 2011 Toplumcu 

Akla zarar bir karmaşa et tırnaktan ayrılmış Akla kara göreceli fitne fesat nam salmış Sanatkârın fırçasından hakikatler dağılmış Var olalı Anadolu acılardan güç almış Yürek sesim bu milletmiş şimdi şimdi anladım

  Erteledik (Hilâl Erboyacı) 3 Mayıs 2011 Modern 

/sonra ….. veryansın ettik kadere yapayalnız kaldık/

  Sessiz Kahramanlarımız (Hilâl Erboyacı) 21 Mayıs 2011 Toplumcu 

her zaman tarihe geçen isimler değildir hatırlanması gereken adsız ve önemsiz gibi görünseler de koskoca bir toplumun ayıbını yüklenen sessiz / sitemsiz şükürle yaşamaya alışmış insanımızadır şiirlerimiz

  Kargaşa (Hilâl Erboyacı) 26 Mayıs 2011 Sürrealizm 

/met-cezirlere açık dolaşıp duran ahmak pervanesiyim/

  Vay Haline (Hilâl Erboyacı) 28 Mayıs 2011 Yaşam 

gözüne bir göz değse dokunsa elin herhangi bir ele kısa devre yaparsa vay haline o zaman değerini bil bir başına yaşamanın..

  Beni Sonbahar Anlar Ancak (Hilâl Erboyacı) 22 Kasım 2011 Bireysel 

XXI. Uluslararası Kıbatek Edebiyat Sempozyumu Şiir Sunumu *****Mensur Şiir

  Beyitler (Hilâl Erboyacı) 16 Mart 2012 Soyut 

Kalk! Bugünü her gün sanan ey şaşkın âdem Dün dünde madem, olur mu yarın demadem

  Sözün Bittiği Yerdeyim (Hilâl Erboyacı) 19 Mart 2012 Öyküsel 

Vermenin aptallık, almanın fazilet sayıldığı şiddet egemen bir acunda göstermelik değil de nedir mutluluklar

  Sonsuz Sır (Hilâl Erboyacı) 25 Mart 2012 Klasik 

Nefse mağlup insanlığa himmet et Aklı selim tefekküre davet et Arındır da hikmetinle ruhunu Abdal olup kucaklasın nurunu Doğsun artık adaletin güneşi Yaksın ufku bir tecelli ateşi

  Kan Şiddet ve Zulüm (Hilâl Erboyacı) 3 Nisan 2012 Yaşam 

hangi kapıyı çalsam bir buhran manzarası hangi yüreğe konsam bir gönül fırtınası kuşbakışı baksan da seçilmez doğru yanlış /anladım Hakikat’in yeri değil burası/

 

 



İşi Ehline Bırakmak

Bu yaşa geldim ehil olmak üzerine düşünmeye halen devam etmekteyim. Neden mi? ‘Ehil olmak nedir?’ sorusunu kendime sorduğum zaman büyük bir yükün altında ezilmiş hissediyorum kendimi. İnsan hangi konularda , nasıl ehil olur? Ehil olmanın bir ölçüsü var mıdır? Kime göre ve neye göre ehil olunur?



Bir zanaatkarın ehil olup olmadığını anlamak kolay. Ürettiği eşyanın kalitesi, görünümü, kullanılabilirliği bize fikir verir. Örneğin bir testi yapımında kullanılan malzeme bellidir. Testinin şekli de aşağı yukarı birbirine benzer. Zanaatkarı farklı kılan şeylerden biri de uygulamaya koyduğu eşyadan binlerce üretebilmesidir. Ancak konu bilim ve sanat olursa bu kadar kolay olmaz, ehil olanla olmayanı birbirinden ayırmak.



Ülkemizde en çok konuşulan konulardan biri siyaset diğeri de dindir. Yıllarca siyasetin içinde yetişmiş, ömrünü vermiş siyasetçilerin bile çıkamadığı konulardan sıradan bir insanın çok kolay çıkabilmesi mümkün müdür? Göreceli ve tartışmaya açık olduğunu biliyorum sorduğum sorunun. Globalleşen bir dünyada hangi oyunların oynandığı, her sıradan sandığımız olayın arkasında ne dolapların çevrildiğini teknolojinin de yardımıyla eskiye oranla daha kolay öğreniyoruz belki… Ancak bu da çoğu zaman kafaları karıştıran bir bilgi kirliliğine neden olmuyor mu?



Din adına da benzer şeyler söyleyebiliriz. Halen pek çok konuda İlahiyatçıların bile kararsız kaldığı bu kadar önemli, bu kadar insan yaşamını etkileyen bir konunun bile kesin sonuçlara ulaşamamış olması ‘ehil’ konusunda düşündürüyor insanı. Birinin dediğini diğerinin tutmadığı, birine göre ehil kabul edilenin diğerine göre ehil olmadığı bir dünyada neye ve kime göre bilgiyi ve sanatı kabul edeceğimizi belirlemek çok zor.



‘İşi ehline bırakalım’ sözünü çok severim. Çok da doğru bulurum. Örneğin son zamanlarda Edebiyat konusunun da bir çıkmaza girdiğini düşünüyorum. İnsanın yazar ya da şair olmak istemesini saygıyla karşılarım. Her yazarın ya da şairin illa da edebiyat eğitimi alması gerektiğine inanlardan değilim. Bunun bir yetenek olduğunu ve Tanrı vergisi bu misyonun işlenmesinin de gerekli olduğunu kabul ederim.




Ancak ….Burada mutlaka bir konuyu vurgulamak isterim: Edebiyatın malzemesi dildir. Kendine göre kuralları vardır. Bu işe soyunmuşsanız mutlaka bunları iyi bilme çabanızı artırmak zorundasınız. Türkçeyi katletmeden, doğrusunu öğrenmeye çalışarak size verilmiş yetiyi doğru kullanmak zorundasınız. Değilse Edebiyatta ehil olmak da diğerleri kadar zor bir iş haline gelir. Zaten siyaset ve din gibi göreceli ve değişken düşüncelerin içinde farklı anlayışların barındığı edebiyatın içinde boğulur kalırsınız.



Ehil olmak iddialı ve göreceli. O zaman gerçek bilgiye ulaşmak için en iyi yöntem ehil olmaktan çok, kendimizi sürekli yenilemekten, bilginin sınırsız olduğunu ve geçen zaman içinde değişebileceğini düşünüp araştırmaya bağlı yeni yöntemler üretmekten geçer. Belki böylece daha yeni bir Türkiye’ye ve daha yeni bir anlayışa yelken açar, ülkemizin içinde bulunduğu bunalımları daha kolay aşabiliriz.



Hilâl Erboyacı



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hilâl Dolunay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 21.11.2024 11:39:27