..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Hilâl Dolunay
Hilâl Dolunay - Hilal Dolunay
Site İçi Arama:


Deneme
  Pembe Panjurlu Ev (Hilâl Erboyacı) 11 Temmuz 2010 Sevgi ve Aşk 

Ne olduysa oldu aklıma takıldı birden- durup dururken- Nedir aşk? Ayaklarımızı yerden kesen…Leyla’yla Mecnun mu / Ferhat’la Şirin mi bizi bizden eden?...

  Ne Çok Ortak Yanımız Var (Hilâl Erboyacı) 13 Temmuz 2010 Toplum 

İnsanların yaşamında altını çizdiği, önemli bulduğu nice olay var. Kimi mutluluklarla kimi de hüsranlarla dopdolu. Her insanın istese de istemese de yaşadığı bu deneyimlerin sonuçları kişiden kişiye değişir. Kimi bu olaylar karşısında soğukkanlılığını kaybetmez, kimi de yaşama küser, içine kapanır, dünyanın sonu gelmiş gibi davranır.

  Cevabını Bildiğimiz Sorular (Hilâl Erboyacı) 25 Temmuz 2010 Toplum 

İnsan yanlış olduğuna inandığı şeyi yapar mı?

  Cevabı Aranan Sorular (Hilâl Erboyacı) 11 Ağustos 2010 Toplum 

İlk emri :’Oku’ olan bir dinin mensuplarının dünya ülkeleri içindeki yeri ilk emirle ters düşer, derin derin düşündürür beni.

  Yenilenmenin Zamanıdır (Hilâl Erboyacı) 15 Eylül 2010 Toplum 

Bir değerli dostumun dediği gibi 'güncellenecek' çok bilgi vardır. Terakki yenilenmekle mümkün olacaktır.

  Tahlil (Hilâl Erboyacı) 15 Eylül 2010 Toplum 

Mustafa Kemal Atatürk, ilke ve inkılaplarıyla öne çıkarılırken yavaş yavaş bu ülke insanının elinde oraya buraya çekiştirilmeye başlamış, nesnelliğini kaybetmiş, hepimizin değil, birilerinin olma yolunu tutmaya başlamıştı.

  Oysa Biz (Hilâl Erboyacı) 17 Eylül 2010 Toplum 

Bizim olanı, bize ait olanı sevmezsek, baş tacı etmezsek kim saygı duyar geleceğimize, kim inanır ulusumuzu sevdiğimize?...

  Yeni Oluşum (Hilâl Erboyacı) 24 Eylül 2010 Toplum 

2000’li yıllar Türk toplumu için yeni ve farklı oluşumları hazırlayan ve bu oluşumlara geçit vermek üzere birtakım olumsuzlukların yaşandığı yıllar olarak hatırlanacaktır. Ta ki 2002’de yapılan seçimlere kadar…

  İkinci Cumhuriyet (Hilâl Erboyacı) 25 Eylül 2010 Toplum 

Peki kimdi ‘İkinci Cumhuriyetçi’ler, neyi savunuyorlar , neden yeni oluşumun yanında yer almayı tercih ediyorlardı?

  Şaşırtan İvme (Hilâl Erboyacı) 27 Eylül 2010 Toplum 

Türban konusunun oldum olası her kesim tarafından gereğinden fazla abartıldığına inanmışımdır her zaman.

  Referanduma Doğru (Hilâl Erboyacı) 5 Ekim 2010 Toplum 

Türkiye Cumhuriyeti’nde, terör dendi mi son yıllarda akla gelen tek ad PKK olurdu; ancak Türk halkı artık yeni ve tartışmalı bir adla karşılaşmıştı: Ergenekon Terör Örgütü.

  Sızlanmalar (Hilâl Erboyacı) 25 Aralık 2010 Post-Modernizm 

Kurtlar sofrasındaki yiyecekler bana göre değil.İtişip, kakışmadan hak ve haksızlık çizgisinde serbest olmalı önüm. Aç kalmaya razıyım. Yeter ki kirlenmemiş olsun ellerim...

  Çınar (Hilâl Erboyacı) 9 Şubat 2011 Yaşam 

İnsanı var kılan, önemli kılan, işe yarar kılan da tıpkı çınar ağacı gibi geriye kalan , iz bırakabileceği bir yaşam. Bir yaraya merhem olabiliyorsak, bir çaresize çare, bir dertliye derman gerisi boş ve anlamsız. İşte geldik, işte gidiyoruz.

  İnşirah (Hilâl Erboyacı) 9 Temmuz 2011 Yüzleşme 

''Kesinlikle her güçlükle beraber bir kolaylık vardır!..’’

  Sürgünlerim Oldu (Hilâl Erboyacı) 13 Kasım 2011 Yüzleşme 

Martılar gezerken içimde bir yerlerde, küheylanların ayakları yerde. İnsan önce kendi savaşını kazanmalı derinliklerinde. Göreceli doğrularla yola çıktınız mı yolun sonu gelmez…Dolaşır durursunuz bir labirentte. ‘Ah!’ larımız yol arkadaşımız olsa da doğrular adına olmalı savaşımız.

  'Zekanı Unut Daima Çalışkan Ol' (Hilâl Erboyacı) 24 Kasım 2011 Türkiye 

Ben öğretmenim. Başlangıçta ben varım. Ama ben ’ben’ değilim sınıfa girdiğimde. Ben demokrasinin ışığı, özgürlüğün sembolü, adaletin savunucusuyum. Ben evrensellikle birleşmiş, ileriye umutla bakan, doğruyu görebilen bir sevgi yumağıyım. Adım şu ya bu ne farkeder?

  Yüreğimi X Işınlarına Kapadım (Hilâl Erboyacı) 21 Aralık 2011 İnternet 

Kanıma girdiğini hissediyorum..Zaman zaman ellerim karıncalanıyor..İçimde bir yerlerde garip bir boşluk.. Kalem sitemkar sayende…Kağıt tarumar… Geçen zamana değil sitemim. Belki de harcadığım zamanların en değerlilerinden birisin benim için.

  Arena (Hilâl Erboyacı) 13 Şubat 2012 Toplum 

Ama asıl çıkmazımız hayatı sürekli birbirimizle yarıştığımız bir arena gibi görmemiz. Bir galibiyet/ mağlubiyet sonrasında ya kazandığımız zaferle esrik, ayaklarımız yere basmıyor; ya da kaybettiğimizi düşündüğümüz her alanda güvensiz, mahcup ve kırgın hayatın iniş çıkışlarında değişik sendromlar yaşıyoruz. Bunu münavebeli olarak bazen kazanan bazen kaybeden çizgisinde yaşadığımız için de sersemliyoruz.

  21 Mart Dünya Şiir Günü (Hilâl Erboyacı) 21 Mart 2012 Sanat 

Orhan Veli:’’Kolayca okunabilen şiirin kolayca yazıldığını mı zannediyorsunuz ?’’ derken ne kadar haklı . Bir şiirin doğması için ne çok sancı çekildiğini ancak şiire hakkını vermek için saatlerini harcayanlar bilir. Sözcük seçiminden, estetiğine; biçeminden biçimine kadar bir arayıştır şiir. Bir öykü, bir roman yazabilecek kadar derin ve kapsamlı bir duyguyu/ düşünceyi dizelere yerleştirebilmektir şiir. Bir fırtınaya yakalanıp savrulmayı göze alabilmektir şiir. Bazen günlerce sürecek bir serüvenin içimizdeki son tortusunu anlatacak kadar sabırla beklemeyi bilebilmektir şiir.

  Ah! Ahmet Haşim... (Hilâl Erboyacı) 9 Nisan 2012 Sanat 

Örneğin; ‘Şâirleri haykırmayan bir millet,/ Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.’ diyen Mehmet Emin Yurdakullar, ‘Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; /Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.’diyen Mehmet Akifler,' Ne vakit bir yaşamak düşünsem/Bu kurtlar sofrasında belki zor /Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden’ diyen Atilla İlhanlar, Evin –de hali, saadet/ Isınmak ocaktaki alevde/ Sönmüş yıldızlara karşı/ Işıklar varsa evde.’ diyen Behçet Necatigiller, Mevlânâlar, Yunus Emreler gibi…

 

 



İşi Ehline Bırakmak

Bu yaşa geldim ehil olmak üzerine düşünmeye halen devam etmekteyim. Neden mi? ‘Ehil olmak nedir?’ sorusunu kendime sorduğum zaman büyük bir yükün altında ezilmiş hissediyorum kendimi. İnsan hangi konularda , nasıl ehil olur? Ehil olmanın bir ölçüsü var mıdır? Kime göre ve neye göre ehil olunur?



Bir zanaatkarın ehil olup olmadığını anlamak kolay. Ürettiği eşyanın kalitesi, görünümü, kullanılabilirliği bize fikir verir. Örneğin bir testi yapımında kullanılan malzeme bellidir. Testinin şekli de aşağı yukarı birbirine benzer. Zanaatkarı farklı kılan şeylerden biri de uygulamaya koyduğu eşyadan binlerce üretebilmesidir. Ancak konu bilim ve sanat olursa bu kadar kolay olmaz, ehil olanla olmayanı birbirinden ayırmak.



Ülkemizde en çok konuşulan konulardan biri siyaset diğeri de dindir. Yıllarca siyasetin içinde yetişmiş, ömrünü vermiş siyasetçilerin bile çıkamadığı konulardan sıradan bir insanın çok kolay çıkabilmesi mümkün müdür? Göreceli ve tartışmaya açık olduğunu biliyorum sorduğum sorunun. Globalleşen bir dünyada hangi oyunların oynandığı, her sıradan sandığımız olayın arkasında ne dolapların çevrildiğini teknolojinin de yardımıyla eskiye oranla daha kolay öğreniyoruz belki… Ancak bu da çoğu zaman kafaları karıştıran bir bilgi kirliliğine neden olmuyor mu?



Din adına da benzer şeyler söyleyebiliriz. Halen pek çok konuda İlahiyatçıların bile kararsız kaldığı bu kadar önemli, bu kadar insan yaşamını etkileyen bir konunun bile kesin sonuçlara ulaşamamış olması ‘ehil’ konusunda düşündürüyor insanı. Birinin dediğini diğerinin tutmadığı, birine göre ehil kabul edilenin diğerine göre ehil olmadığı bir dünyada neye ve kime göre bilgiyi ve sanatı kabul edeceğimizi belirlemek çok zor.



‘İşi ehline bırakalım’ sözünü çok severim. Çok da doğru bulurum. Örneğin son zamanlarda Edebiyat konusunun da bir çıkmaza girdiğini düşünüyorum. İnsanın yazar ya da şair olmak istemesini saygıyla karşılarım. Her yazarın ya da şairin illa da edebiyat eğitimi alması gerektiğine inanlardan değilim. Bunun bir yetenek olduğunu ve Tanrı vergisi bu misyonun işlenmesinin de gerekli olduğunu kabul ederim.




Ancak ….Burada mutlaka bir konuyu vurgulamak isterim: Edebiyatın malzemesi dildir. Kendine göre kuralları vardır. Bu işe soyunmuşsanız mutlaka bunları iyi bilme çabanızı artırmak zorundasınız. Türkçeyi katletmeden, doğrusunu öğrenmeye çalışarak size verilmiş yetiyi doğru kullanmak zorundasınız. Değilse Edebiyatta ehil olmak da diğerleri kadar zor bir iş haline gelir. Zaten siyaset ve din gibi göreceli ve değişken düşüncelerin içinde farklı anlayışların barındığı edebiyatın içinde boğulur kalırsınız.



Ehil olmak iddialı ve göreceli. O zaman gerçek bilgiye ulaşmak için en iyi yöntem ehil olmaktan çok, kendimizi sürekli yenilemekten, bilginin sınırsız olduğunu ve geçen zaman içinde değişebileceğini düşünüp araştırmaya bağlı yeni yöntemler üretmekten geçer. Belki böylece daha yeni bir Türkiye’ye ve daha yeni bir anlayışa yelken açar, ülkemizin içinde bulunduğu bunalımları daha kolay aşabiliriz.



Hilâl Erboyacı



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hilâl Dolunay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 03.12.2024 18:40:52