Günlük:
(Mudi Beya) 30 Mart 2013 |
Günlük Olaylar |
| |
Kavganın tarafları birbirlerine küfür ediyor görünseler de, orada kullanılan küfürler orada bulunan herkesedir. O bakımdan toplumda küfrün ortadan kalkması için herkese görev düşer ama, en büyük görev bireye düşer. Birey düzelmeden toplum düzelmez… |
|
Bir Portakal Gazı Eksikti
(Mudi Beya) 5 Haziran 2013 |
Günlük Olaylar |
| |
Avrupa Birliği , maceramızın ne hikmetse bir de bakanı var ama, neye ve nereye baktığı belli değil. O nereye baktığı belli olmayan bakan da kızınca o biçim konuşur… Tarihe ‘ saman ithal eden adam , olarak geçen bir bakan daha var! Bu ülkenin kurbanlık sığır dışalımı yapması yetmedi, bu sığırlara bir de saman aldık dışarıdan! Peki bu bakan’ ın nereye baktığını bilen var mı? Nereye baktığını bilmesek de, bulunduğu ortamda hoşuna gitmeyen bir soru ile karşılaştığında, soruyu soran yurttaşa, “ Artislik yapma! ” dediğini biliriz… |
|
Milli Piyango Milyonerleri
(Mudi Beya) 16 Mayıs 2017 |
Varsıllar ve Yoksullar |
| |
Durum böyle olunca vatandaş ne yapsın? Umut kapısı, lotarya! Bunlar arasında yer alan Yılbaşı Çekilişlerinde yaşananları izledikçe kendi kendime güleceğim gelir… Gülsem mi, ağlasam mi bilmiyorum. Yılbaşı öncesi günlerde Eminönü’ ndeki Nimet Abla gişelerinin önünde uzun kuyrukları hep görmüşüzdür… Gazeteciler sorar, orada bekleşenler arasından seçtiklerine: Para size çıkarsa neler yapacaksınız Gazetecilerin soru yönelttiği yurttaşlarımız neler söylüyor? Bir bakalım: “ Okul, hastane yaparım… ihtiyaç sahiplerine dağıttıktan sonra kalanını kendime harcarım… ” Bir başkası: “ Ev, araba alırım, çocuklara yardım ederim. Sonra huzur evi açarım, düşkünleri darda koymam, tamam mı?... ” Diğer birisi: “ Hele bir çıksın, fakir fukaraya dağıtırım, kalanını da kendime harcarım.” Aşağı yukarı verilen yanıtlar bu şekilde. |
|
|
Bireyin genel olarak kabul görmüş gelişmişlik düzeyi; sans, genekoloji bilimi, ekonomik olanaklar, aile büyüklerinin özverili çabaları, seçilen okullar ve ya öğretmen kadrosu gibi etmenlerin salt herhangi biriyle açıklanamaz diye düşünüyorum. Ancak, bu etmenlerin tümü ya da bir kısmı farklı biçim ve oranlarda katkı sağlamıştır kişioğlunun genel kabul görmüş gelişmişliğine...
Başkalarıyla paylaşmak için kaleme almaya çalıştığım bu metnin buraya kadar olan bölümü uzmanlık gerektiren konulardır ve farklı dallarda konunun eğitim ve öğrenmini yapmış akademisyenlerince irdelenegelmektedir... Elbette ben öyle bir iddianın sahibi olmak istemem...
Yaşadığımız toplumda; okulunda, işinde ve her hangi bir sanat dalında kendisini kanıtlamış bir yetenek ortaya çıktığında, ` Olsa olsa bu kadar olur, Allah vergisi maşşşallah!, diyerek hakkını sonuna kadar teslim ederiz sıklıkla... Yani, en azından konuyu; yazgı, kader, kısmet gibi kavramlarla açıklamayı yeğleriz!.... İşin bilimsel ve araştırılması gereken yönleriyle pek işimiz olmaz...
Ortaya atılan bir konuyu ve ya gündemi, ya da bir sorunu tartışırken hakkında bilgi sahibi olmasak da kesinlikle görüş sahibiyizdir!...
Karanlık bir cinayetin kurbanı olan Uğur Mumcu, bu çarpıklığı, " Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz!..." gibi bir öz sözle ne güzel ortaya koymuştu…. Her güzellik gibi O` nu da yok ettiler. Uğur Mumcu ki, toplum olarak bu gün içine düştüğümüz acıların haberini yıllar öncesinden veriyordu. Ve bu nedenle öldürüldü...
Benim bu yazımda ele almak istediğim asıl konu bu da değil.
Öyleyse ne mi?
Biraz açayım. Açayım ki, İzedebiyat' a` e üye olma amacımı da ortaya koymuş olayım:
İleride daha uzun yazmak umut ve dileğiyle belirteyim: Bana göre, bireyi geliştiren en önemli itici güç karşıtlarıdır.
Bir başka deyişle; birey, sürekli kendisi gibi düşünen kişi ve kümelerle bir arada oldukça gelişmez, gelişemez!...Tıpkısının aynısı düşünen insan kümeleri, biribirini ancak onaylar!...
Konu paylaşımı ve görüş alışverişinde bulunmak için aranızdayım.
Tartışma kültürünün gelişimine en küçük dahi olsa bir katkı sağlayabilir miyim acaba, diye düşünüyorum açıkçası...
|
02.12.2008 23:09:31
|
|
| |
Sürç-ü lisan ettimse affolmaya,
aafolmaya ki, kişi ağzından çıkanı kulağı duya....
Ve kimse karnından konuşmaya!...
|
|
|