..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Modernizm ve Post-Modernizm > Hilâl Erboyacı




19 Temmuz 2011
Söylemler ve Eylemler - 7 -  
Söylemler ve Eylemler - 7 -

Hilâl Erboyacı


Beyin gücümüz evrendeki paradigmalar karşısında gardını alabilecek kadar güçlü bir enerjiye sahip olabilir mi?


:BEGH:

‘’Evren; benim gördüğüm, işittiğim, tattığım, kokladığım, dokunduğum yani algıladığım ya da yaşadığım kadardır; ne az ne de fazla...’’ (Oruç Babadan Aforizmalar- 19) Ve algıladığım bu evren, baştan sona hiç bitmeyecek sandığım bir masalın kurgulanmış senaryosu. Ne vazgeçmek mümkün ne de kabullenmek geçici olduğunu. Sonsuza kadar sürecek sanısı, içgüdüsel bir refleks. Dünyanın merkezi benim. Her şey benim üzerime kurulmuş. Benim dışımda bir dünyanın olduğunu kabullenebilmem için kendimden vazgeçmem gerekir. Düşünebildiğim yer sınırım. Düşünemediğim her olguya yabancıyım. Bu yüzden düşünce boyutumu aşan her konu ürkütür beni. Düşüncemin sınırlarını zorlayabilmem için, önce o güne kadar düşündüğüm her şeyi yok saymam gerekir.

‘’Evrendeki her şeyde bir sır saklıdır; tabii görmesini bilene...’’ ( Oruç Babadan Aforizmalar- 19) Bütün mesele burada..Yani görmesini bilmekte. Nasıl? Düşünebildiğim yer sınırım, demiştim hani. Düşüncemin sınırlarını genişletmek ve görmesini bilmek.. Zor…Çok zor… Yaşam bir çarkın ucunda ha bire döndürüp duruyor insanı. Bir oraya bir buraya… İnsana düşen, dişlilerin arasında acı çekmeden dönüşe iştirak etmek. Belki çok sıradan yaşıyoruz, belki verdiğimiz mücadele, kolayı seçmek…

Her şey elimizde gibi görünse de aslında elimizde olan yalnızca uyanık olmak… Neye ve kime karşı mücadele verdiğimizi bilmek. İyi niyetli olmamız da işe yaramıyor çoğu zaman. Septik bir algılayış da ruhsal dengemize zarar veriyor. Maharet, ikisinin ortasını bulmakta …

Çark hep doğru işlemiyor, hiç ummadığımız anda tersine dönüverdiği gibi, yine hiç beklemediğimiz bir anda bir salıncak gibi mest edip gökyüzüne savuruyor bizi. Yaşamın sürprizlerine açık olmalı bu yüzden. Ne acılar sarsmalı hak etmediği gibi, ne de mutluluktan başı dönmeli insanın. Sıkı tutunmalı ki dişliler yerinden oynamamalı.

Tüm hastalıkların temel nedeninin sıkıntı olduğuna inananlardanım. Sıkıntılarımızla baş edemediğimiz her an yara alır bir kanadımız. Tepki, ya midemizden sesini durmaya çalışır, ya kalbimizden… Çoğu zaman kulaklarımızı tıkayıp, görmezden geliriz ağrılarımızı, sızılarımızı. Güzelim dünyamız daralır, kararır, o çok sevdiğimiz canımızdan bile vazgeçmek isteriz bazen. Çok ilginç olan da aynı acıyı yaşayan bir başkasına ‘’Boş ver!’’, ‘’Hayırlısı böyleymiş.’’ , ‘’Ucunda ölüm yok ya!’’ gibi teselli sözcüklerini çok kolay söyleyivermemiz.

Dedim ya çark hep doğru işlemiyor. Bugün bir başkasının yaşadığını yarın bizim yaşamayacağımız ne malum?.. Mevlana: ‘’ Ne anlatırsan anlat, anlattığın karşındakinin algıladığı kadardır’’ derken ne kadar haklı. Anlaşılmak hepimiz için çok önemli. İletişim kurmadan mutlu olabilmemiz mümkün değil. Ancak iletişim kurmaya çalışırken de mutsuz olmamıza neden olan öyle çok neden var ki… Empatilerimiz, karşımızdaki insanın çektiği acıya sevinmek, içinde bulunduğumuz duruma şükretmek için. Ya da karşımızdaki insanın mutluluğunu kavrayıp, yenilgiye uğramış hissine kapılmak için.

‘’Tesadüflerin varlığını ve önemini kabul edersek, onları yönetme imkânına da sahip olabilir miyiz?’’ ( Oruç Babadan Aforizmalar- 19) Güzel bir soru. Adam Fawer'in ‘’Olasılıksız’’ adlı kitabı geldi şimdi aklıma. Yaşamın temel taşı olan enerjinin kelebek etkisi yaratması bu soruya cevap olabilir mi? Özgür irademiz tercihlerimiz üzerinde ne kadar etkili? Sorusunu da sormak mümkün tabii. Kuantum anlayışına göre, sürekli devinim içinde olan evrenin yeni oluşumları karşısında insan kendini yenileyebilecek hıza sahip olabilir mi? Beyin gücümüz evrendeki paradigmalar karşısında gardını alabilecek kadar güçlü bir enerjiye sahip olabilir mi? Zor sorular bunlar. Cevabı göreceli ve tartışmaya açık. Hatta alabileceğimiz cevapların çoğu kendisini dünyanın merkezinde gören insanı riyaya zorlayacaktır. Kendi dışında bir dünyanın farkında olmayan insan, belki de kendisiyle hiç istemediği biçimde hesaplaşmak zorunda kalacaktır. Başka dünyaların keşfine çıkmak, önce kendi gizemli ve henüz fark etmediğimiz derinliklerimizde yüzmekse boğulma tehlikesiyle karşı karşıya olmamız çok doğaldır. Hep sıradan ve kolaycı olmaya alıştığımız için sıkıntılarımızın, hastalıklarımızın, kaoslarımızın, düş kırıklıklarımızın, anlaşılamamaktan kaynaklanan serzenişlerimizin özünde aslında kendimiz için hiçbir şey yapmadığımız gibi, başkalarının da umurumuzda olmadığı gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekecektir. Sayın Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ bu konuda noktayı şöyle koymuş: ‘’Evrende yasalar hakimdir, tesadüflerin ortaya çıkmasını sağlayan da bizim şu anda açıklayamadığımız bir evrensel yasadır.’’ ( Oruç Babadan Aforizmalar- 19)

Sustum….





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zendagi Migzara (Yaşam Devam Ediyor)
Sakınan Göze Çöp Batar
Söylemler ve Eylemler - 9
Sosyalleşmek mi Edepsizlik Mi/ Edebiyat Siteleri ve Yorumlar
Adaletin Kestiği Parmak Acımaz
Çizik Çizik Yürekler
Çağdaş Bir Yusuf Has Hacip ve Mağaranın Kamburu

Zor Zanaat Kadın Yazar Olmak
Neydi O Güzelim Ders Kitapları

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Har Elinden [Şiir]
Kutsi ve Asi [Şiir]
Erteledik [Şiir]
Orantısız Güç [Şiir]
Yirmi Birinci Asra Hicviye [Şiir]
Nerede Ölmeden Önce Ölüm [Şiir]
Çanakkale'de Zafer Muştulanmıştı [Şiir]
Sessiz Kahramanlarımız [Şiir]
Yapay Tanrılar [Şiir]
Üç Çocuk / Üç Can [Şiir]


Hilâl Erboyacı kimdir?

Yaşam söz üzerine kurulmuş. Yazı sözü kalıcı kılmış. Bir Edebiyat neferi olarak seksenli yıllarda başladığım serüvenime bir iz bırakmak ve geleceğe katkıda bulunmak üzere çıktım. . Bir hoş sada bırakabilirsem ne mutlu. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Türk şiirinin tüm isimlerinden etkilenmiş olmam mümkün..


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hilâl Erboyacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.