Günlük sıkıntılardan kurtulmanın yolu olmuş aşk. Evliliğin ve günlük işlerin sorumluluğundan ve sıkıntılarından kaçan aşka sarılmakta. Bir kahve bir çay molası vermek gibi aşk. Keyif çıkarma şekli ve güzel hayaller kurma durumu aşk. Aşk bir heyecan bir fantezi gibi. Kendini sevememenin ve kendi hayatından hoşnut olamamanın çıkış yolu gibi aşk. Bir başkasına değer vererek kendine değer biçme çabası daha çok aşk. Aşk günlük bir meta gibi. Üç kuruşluk insanlarla uzak yollara değil; sadece tuvalete gidilir. Üç kuruşluk aşıkların içini rahatlatması için bir tuvalet arar gibi sevgili arama işi aşk. Bir rahatlama vesilesi aşk. Bir mide bulantısıyla ve zafrayı dökmeyle başlayan günlük yolculuklardan bir sunum aşk. Bir zirve yaratıp kendini aşağıda hissetmemenin ve kendini topluma karşı yüceltmenin bir yürek oyunu aşk. Aşk iki kişinin yakar top oynaması gibi. Top iki kişi arasında gidip gelirken, bir başkasını ebelemek en büyük zevk. Ebeler sanki kendilerine gebeymiş gibi düşünme yanılgısı. Kısaca öküzün önündeki ot gibi aşk. Hayatı tek anlamlı kılmanın bir başka yöntemi aşk. Savaşma seviş sloganının hayatın duvarlarına asılmış şekli. Savaş olmazsa gelişme olmaz. Savaşmalı insan sefaletle, cehaletle... İlişkim var sözüyle sözde var olabilen, başka da bir varlık gösteremeyen zavallıların dünyası aşk. Midem bulanmakta aşktan. Herkes aşık, herkes aşk yaşamakta. Kalpler çizilmekte, seni seviyorumlar havada uçuşmakta. Çok sulu bir hale getirilmekte aşk. Her şemsiyenin altında iki kişi; bazen üç bazen dört kişi olmakta ve her şemsiye bana manavı hatırlatmakta. Pazara düşmekte, piyasa malı olmakta aşk. Bir simsarın domates bağırması gibi herkes seni seviyorum bağırmakta. O kadar gürültülü patırtılı yaşanmakta ki aşk artık kulaklarımı tıkamak zorunda kalmaktayım aşka. Nasıl çevre kirliği varsa artık duygu kirliliği de var. Ben duygularımın kirlenmesinden korkmaktayım. Yüreğimin naralardan, haykırmalardan dolayı durmasından korkmaktayım. Ben aşktan korkmaktayım.