Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Mehmet AVCI İngilterenin Londra şehrinin küçük bir kasabasında yaşayan Sebastian ve Maria adında iki ilkokul arkadaşı vardı.Aynı sınıf ve aynı sırada olmaları onları zamanla birlikte hayal kurup yine birlikte ortak düşünmeye sevk ediyordu. Zaman zaman öğretmen ders anlatırken,pencere kenarına oturmaları hasebiyle sık sık okulun karşısında,etrafı yeşilliklerle çevrili olan pespembe bir eve bakarak ona pembe köşk ismini vermişlerdi.Arada bir evin sahipleri olan karı kocanın köpeklerini bahçede gezdirdiklerini görüyor ve bazende güzel havalarda birlikte kahvaltılarına tanık oluyorlardı. Bu seyirler neticesinde hayal güçlerini kullanıp ilerde beraberce böyle bir evde yaşama hayalini kuruyorlardı.Sebastian için okulda mariadan başka kimse yok gibiydi.Aynı düşünce maria içinde geçerliydi.Herşey yolunda giderken birgün maria okula geldiğinde Sebastianı okula göremedi.Neden okula gelmediğini düşünürken öğretmenin açıklamasıyla şoke oluyordu.Öğretmenleri Sebastianın babasının işinden dolayı Londraya taşındıklarını söylediği an Marianın yıkıldığı andı. Aradan yıllar geçmiş Maria çocukluk hayali olan öğretmenliğe ilk adımını atmıştı.İlk görev yeride Londra merkezine çok yakın bir köydü.Sebastiana yaklaşma hayaliyle birazda sevinerek okuluna varmış ve göreve başlamıştı.Aradan geçen bir kaçgün onun ciddi derecede hasta olmasına yetmişti.Hava değişimine bağlanılan hastalık ciddi bir beyin travması'na dönüşmüştü. Tavsiyelerle Londra merkezde çok ünlü bir beyin cerrahi doktoru kendisine önerilmişti.Başındaki derin ağrılara daha fazla dayanamayan Maria verilen adresteki doktorun kapısına sıra beklemek için otururken içerden çıkan hastaların,doktoru öven sözlerine tanıklık etmesi ilgisini çekmişti.Ayrıca tavsiye edilen doktorun isminin Sebastian olması onu yıllar önceki çocukluk arkadaşının özlemiyle buluşturuyordu.Kafasında küçük bir olasılıkta olsa bu doktor benim arkadaşım sebastian olabilirmi düşüncesi vardı.Tam bu düşüncelerle yoğrulurken içerden Maria ismi okunmuş ve sıranın kendisine geldiğini fark etmişti. Açılan ikinci kapıdan doktorun yanına girdiğinde karşısında yıllar önce kaybettiği arkadaşının yanağında bulunan yara izini görünce şok olmuştu.Bir anda ikiside donmuş ve birbirini izlemeye başlamışlardı.Tam bu sırada Maria o olduğunu anlayınca ona sarılmak için ani bir refleksle hareket edince yanda bulunan dolap ayağının üzerine düştü.Hemen telaş içine giren Sebastian onu kucağına alarak acil servise koştu.Yıllar sonra kavuşmanın ilk bedeli bu olmalıydı.Ayağı alçıya alınan Maria yı evine misafir etmek için Sebastiana fırsat doğmuştu.Eve vardıklarında annesi ve babası Maria'yı çok sevdiler ve aradıkları gelini bulduklarını söylediler.... NOT: Bu yazı oğlum Bahadır'la ortak yazımızdır.Kendisi çok aceleci olduğundan bu öyküyü kısa kesmek zorunda kaldık..Bu onun ilk tecrübesi.Eminim bu aceleciliği zamanla yazarak son bulacak...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet avcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |