..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Savaş ve Afetler > Mustafa Kemal İzgi




2 Temmuz 2012
Ayrık Otu ve Dünya Düzeni  
Bitkilerin Sessizliği

Mustafa Kemal İzgi


Türlü aldatmacalarla örülü bir çağda yaşamaktayız. Bu çağa altın çağ demek, ya da o çağı övmek de bir aldatmaca niteliği taşıyor. Tabi, biz canımızı sıkmayalım, iyiliklere, hayatlarımızdaki sevinçlerimize bakalım ama, duyarlı bir insan olarak bu oyunlara seyirci kalmak pek doğru değil gibi geliyor. Ayrık otu, ne yazık ki diğer bitkilerin köklerine dolaşıp, onları kurutmaya devam ediyor. Onlardan Kurtuluş, hakikatin ilmine erişmemize bağlı ve onlara karşı susmamaya, bilgi sahibi olmamıza bağlı... İnşallah iyilikler kazanır, hakkı olanlar, kalbi kırıklar daha fazla acı çekmezler... Gönülden herkese, Gönülden ve Sonsuz sevgi ve Saygılarımla...


:AFBG:
Kavramlar arasında koşuyordum, tarihe yön verecek bir farklılık arıyordum, oysa farklılıklar sarmıştı dört bir yanı, herkes birbirlerini farklılıklarından ötürü sevmiyor, ötekileştiriyordu. Oysa, bütün bunların sebebi insanların birbirlerinin değerlerine saygı duymayışıydı... Ancak birileri burada bir açık yakalamıştı... Büyük bir senaryonun külleriydi bu oyun, ülkelere dağıtılan bir zehir gibi büyüyordu, ''ayrık otu gibiydiler''... (bu benzetmeyi ve hikayesini alıntı olarak kullanıyorum, kaynağı bende kalsın. Hikayesi: Yüce Allah, bütün çiçeklere ve bitkilere kök vermiştir, her birinin ayrı ayrı kökleri varmış, birbirlerinin ayaklarına dolanmıyorlarmış, sadece ayrık otunun bir kökü yokmuş, büyüyemiyormuş ve çoğalamıyormuş. Allah, bütün çiçeklere çoğalma ve büyüme hakkı vermiş, ama ayrık otuna şans tanımamış. Ayrık otu, diğer çiçeklere, bitkilere yalvarmış: ''Ne olur, bana köklerinizden bir dal verin, ben de büyüyeyim...'' demiş. Bitkiler ayrık otunun hüznüne dayanamamışlar, Allah'a sormuşlar: ''Allah'ım ayrık otu çok yalnız, bizden kök istiyor, ne yapalım, verelim mi?'' Allah cevap veriyor: ''Ben onlara bunu helal kılmadım, ancak siz bilirsiniz, karar sizindir.'' Bitkiler köklerinden ayrık otuna da veriyor ve ayrık otu bütün bitkilerin köklerini sararak, onları kurutuyor...)

''Yeni bir Dünya kuruyorlarmış...'' bunun bir şarkısı da var üstelik, tüm hayallerin, güzelliklerin her birinin şarkıları olduğu için, buradan bir açık daha yakalamışlar. Tapınaklar arasında suni aydınlıklar arayan, tarihi kökleriyle saran, kurutan, aldatan bir düzen. Hoşgörü, anlayış, barış, diyalog, ittifak kavramlarının sömürülmesi ve insanlığı derin bir bataklığa çekmesi gerçekten çok üzücü. Çiçekler farkında değiller yanıltıcı gerçeklerin, biz nasıl olsa çiçeğiz diyorlar, biz nasıl olsa biriz, Aşk ile yaşıyoruz diyorlar ve ne yazık ki yalanlara kanıyorlar, inanıyorlar. İnsanların uydurduğu dinlerin ibadetleri ile kendilerini avutup, İslam'a karşı yabancı kalıyorlar. Uzaylılarla iletişim kurduğunu sanıyorlar. Kötü niyetli üç harflileri üfüren üfürükçü karanlık güçler, büyük bir sistemle dünyayı yönetmeye çalışıyorlar. Bir yandan da türlü göz boyamalarla, iyi niyetli gibi gözüken toplumsal projelerle, din adamlarıyla göz boyuyorlar. İslam'ı kötü gösteren zihniyetler, şimdi İslam'ı kendilerine göre yorumluyorlar ve tahrife yelteniyorlar. İmparatorluk sistemi ile, yer altındaki bir krala hizmet ediyorlar (Maalesef).

Osmanlı'nın içerisine de yayılmış olan, İslam'ı çürüten zihniyetler Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurması ile adeta bozguna uğratılıyor. Türkiye'nin bağımsız ruhu, mücadeleci ve halkçı yapısı, bütün dünya insanlığına ders verir nitelikte. Kurtuluş'un ruhu, insanlığın içerisindeki kudret, hakkın, hakikatin peşinde olma bilinci ve çalışma azmi, özveri ile bütünleşince Türk'ün Medeniyeti, Milleti (Çiçekleri), ''ayrık otları''ndan temizlendi. Atatürk'ün ölümüyle, tekrar ülkemizin köklerine dolanan, inancımıza ve milli düşüncemize ince ayar çekmeye kalkan ''ayrıkçılar'', ne yazık ki, bugüne dek çeşitli oluşumlarla da birleşerek varlıklarını sürdürmeye devam ettiler. Bilinçler altında yirmi bin fersah filmleriyle insanlara hem korku vermek, hem de insanları istedikleri şekilde değişime, kültürel tsunamiye uğratmak için, uyutarak kendi amaçlarını uygulamaya devam ediyorlar, (yine ne yazık ki)... İşte Atatürk'e baktığımızda, bu yüzdendir ki daima bir kilit noktası görmeliyiz. Bu kilit noktası, emperyalizme karşı kazanılan zaferdir. Yeniden başarmamız için, Nutuk'u ve çeşitli pusula, daha doğrusu kilidi açacak anahtar niteliğindeki sözlerini bırakmıştır bizlere.

İşte gönlümüzden yükselecek bu hakiki anahtarı asla kaybetmeyelim, hakiki ilimleri araştırmaya çalışalım. İnsanı, bir Tanrı gibi gösteren zihniyetlere, mistik felsefelere, yeni çağ inanışlarına inanmayalım. Biz vatanımızı, milletimizi, bağımsızlığımızı yazalım tarihe, bunun için çalışalım. Her milletten iyi niyetli, saygılı her insanı sevdiğimiz için ve tabi ki Milletimizi korumak için Milliyetçi olalım. Gün gelir, öteki diye ayrıştırmamız gereken tek zihniyet (rahmani olmayan zihniyet), dinimize ve dilimize zarar vermek isteyenler ya yok olurlar, ya da hakikati bulurlar. İnşallah her güzellik, rahmani hakikatler İslam'ı, Türklüğü daha derinden anlar. Safsatacı, anlam saptırıcı, yalancı, kötüyü iyiyle süsleyip sunan kişiler, bu davranışlarından vazgeçerler veya yok olurlar. Biz hayallerimizin, inançlarımızın, iyi niyetin, hakikatin ve hakiki duyguların peşinde olalım. Şüphesiz ki; dua edersek, Allah bize yardım edecektir.

Nacizane bir insan, Allah'ın bir kulu olarak, sözlerimi hiçbir çıkarla, menfaatle kirletmeden, İslam'ı kötüye kullanmadan
sizlere gönülden yazıyorum, sadece HAKİKAT için. Düşlerin ötesinden duyulur sesi, çiçeklerin kokusu, yemyeşil çimenlerin doğası, nehirler ve mavilerin cenneti... Kültürümüzün, milletimizin derinlerindeki hakikati, iyilikleri, ahlakı, sanatı, cevheri, kahramanlıkları, cengaverlikleri, ''Türk Kültür ve Sanat Medeniyeti''ni hatırlayalım, kötülüklere taviz vermeyen, Allah dostu bir milletin içindeki sevgiyi duyalım. Sözlerimde çıkar yok, menfaat yok. Sadece, hakikati araştırın. Her şeyin aslı Kur'an'da... Dileriz, bütün kötü niyetli oluşumlar, insanlar, planlar çöküntüye uğrar, sadece haklı olan insanlar kazanır. İnşallah, iyi insanlar, kalbi kırık insanlar artık daha fazla acı çekmezler. Türk Milleti, Türkiye'de Atatürk'ten sonra gün yüzü görmedi, belki sadece Kuzey Kıbrıs'ı kurtarışımız vardı... Sonrasında, genellikle iç işlerimiz dışardan yönetildi.

Kötü niyetli oluşumların, Dünyamızın yakasını bırakması için, Türkiyemizin bağımsızlığı için, içimizdeki rahmani cevhere inanalım, birlikte özümüzün, aslının gürültüsünü onlara duyuralım, özgürce akıl ve gönül ile ilme ve irfana yönelelim. Türk gençliğinin yegane görevini unutmayalım, hakikati arayalım ve hakikat için yaşayalım. Düşlerimizden ötelerde, bu dünyadaki vatanımızı koruyalım, düşlerimizde ise cennetimizi arıyalım. Hem vatanımız için, hem de cennetimiz için durmadan çalışalım. Hep Hakikat'in peşinde olalım. Kavramlar arasında koşalım, tarihe yön verecek hakikati bulalım. Hakiki Barış, insanların birbirlerinin değerlerine saygı duymasına ve ilahi hakikate, Allah'ın hakikatine bağlıdır. İdeolojiler de bu temel doğrular çerçevesinde birleşmelidir. Allahu Teala bitkileri, ayrık otlarından korusun inşallah.

Sadece Hakikat İçin...
Mustafa Kemal İzgi
2 Temmuz Pzt 00:30



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nergisin Kokusu [Şiir]
Işıltılar Arasında [Şiir]
Sevinçlerin Çağrısı [Şiir]
Çocuk Kapli Büyükler [Şiir]
Günışığının İlhamı [Şiir]
Sonu Olmayan Bir Filmin, Sonu Olmayan Şiiri... [Şiir]
Her Şey An'da [Şiir]
... Okuduk... [Şiir]
Rahmani Varlıklara [Şiir]
Yeni Çağ'a Serzeniş [Şiir]


Mustafa Kemal İzgi kimdir?

Aynı sevgiden aynı sevgiye bir bağ aramızdaki, Düşler ötesinden seslenen gönüllerin sahnesi.

Etkilendiği Yazarlar:
Barış Manço, Timur Selçuk, Elif Şafak


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa Kemal İzgi, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.