..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Baþkaldýrý > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




31 Aðustos 2012
Azap Yolu - Son  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
“Kýz senin hocanýn nefesi esastan da keskinmiþ vallahi! Oðlum, terk retti o afiþteyi!” Ýki kadýn sevinçle sarmaþ dolaþ olarak kutladýlar nefesi keskin hoca sayesinde bu felaketin defedilmesini.


:ACID:
“Hiçbir þey için geç kalmýþ sayýlmayýz,” dedim. “Her þeye en baþtan baþlamak elimizde…”
Gülümsedi. “Mesajlarýmý okuduktan sonra böyle bir þeyi istemiþ olmaný anlayamýyorum. Ben, beni sana layýk bulmuyorum, kusura bakma!” Gülümsemeyi býraktý, somurtarak sürdürdü. “Ben Oðuz’la evlenmek zorundayým.”
“Yüzüðü atýp gitmiþ ya!” diyecek oldum;
Öz güvenli, “Önümüzdeki hafta sonu niþan merasimimiz var. Orada ortaya çýkacaktýr,” dedi.
Ýçim sýzlamýþtý bu yanýttan, ama bir cevap vermeyerek suskun kaldým.
Sebil, ýsrar ederek, “ne diyorsun?” diye sordu. Suskunluðu sürdürme ýsrarým üzerine de, “susma!” diye terslendi. “Cevap ver!”
Anlamamýþ gibi, “Neye cevap vereyim?” diye sordum.
“Dinlemedin mi beni? Oðuzla evlilikten bahsettim ya…”
Baþýný sallayarak, “seni bunun için çok seviyorum ya Sebil,” dedim. “Açýk sözlü, açýk kalplisin.” Ona sempatiyle baktým. “Senin bu kararýna raðmen evlenmemiz için ýsrar edemem.”
“Bu durumda kusura bakma ne olur.”
“Arkadaþlýðýmýz da çok önemli benim için. Biliyorsun, senin ve babanýn destekleriniz olmasaydý, bu noktaya gelmem kabil olmazdý. Sizin dostluðunuzu kaybetmek istemem.”
“Biz de senin dostluðundan hoþnuduz Ali’ciðim.”
Aklýna gelen muzipliðin etkisiyle kendi kendime gülümseyince, Sebil merakla, “niye gülümsedin öyle?” diye sordu.
Açýklamaya karar verdim. “Sebil’ciðim, benim annem eskiden beþ vakit namazýnda mutaassýp bir kadýndý. Nasýl ki, ben kariyere baþladým, kendisinin de deðiþim göstererek biraz süslenmeye baþlamasý gerektiðini mi düþündü, ne, hiç de hoþ olmayan kýlýklara bürünür oldu. Ýnan ki, o süründüðü boyalarla, rujlarla kendini ne kadar çirkinleþtirdiðinin farkýnda bile deðil.”
Sebil, onun anlattýðý bu kadýn tiplemesinden hoþnut, gülümsedi. “Beni böyle bir kokanaya gelin edecektin bir de utanmadan.”
“Hah! Ben de tam onu teklif edecektim sana. Anneme gelin adayý ol!”
Sebil, þaþýrarak, “Ama Ali’ciðim, konuþtuk ya,” diyerek karþý çýktýðýnda,
“Gelini olmayý konuþtuk. Þimdi, sadece gelin adayý olmaný istiyorum. Geçici bir süre için. Yani, annemi, o eski anemin þekline döndürmek için…”
Sebil, gülmeye baþladý. “Anladým ben… Sen, kötü bir gelin adayýndan kurtulmak karþýlýðýnda annenle bir pazarlýk yapmak istiyorsun galiba…”
Boyun bükerek, “ne dersin? Oynayabilir misin kötü gelini?” diye sordum.
“Bayýlýrým.”
*
Karþý dairelerinde oturan en yakýn komþusu, bir ihtimal üzerine kulaðýný çekti annenin. “Oðlun, þayet o kýzla evlenecek olurlarsa, karþý koymakta ýsrarcý olma þekerim! Ayrý bir ev açarlar da, oðluna bir el koyarsa, vallahi, saçýný süpürge edip bu günlere yetiþtirdiðin oðlun, bir bakmýþsýn, avucundan uçuvermiþ…”
Bu komþu uyarýsý iyi olmuþtu; þayet oðlu evlenmekte kesin kararlýysa direnmeyecek, kýzýn eve gelmesine katlanacaktý.
“Sonra?”
“Sonrasýna bakarýz; Allah kerim!”
*
Annem, eve gelecek yeni gelinle yatak odamýzý kendi elleriyle düzenleyerek, evlenme isteðime ilk yeþil ýþýðý yakmýþtý. Sonra, sýra çabucak, kýzýn benimle evlenmesine gelivermiþti.
Evimiz, ana cadde boyunda bir koca salon ve üç buçuk odalý bir apartman dairesiydi. Üç odadan ikisi, üçüncünün ancak üçte ikisi kadar, sandýk odasý olarak inþa edilmiþ aydýnlatmaya bakan küçük oda da onlarýn yarýsý kadardýlar. Taþýndýðýmýz günden beri o üçüncü büyük odada annem barýnmaktaydý. Diðer iki odadan birisinde yatýp kalkýyordum, diðerini de çalýþma odasý olarak kullanýyordum.
Benim yatýp kalktýðým odayý geliniyle bana yatak odasý olarak yeniden düzenleyen annem, Sebil’e gene de yaranamamýþtý.
Sebil, yaþayacaðý evin hazýrlýðýna bir göz gezdirmeðe gelmiþti. Çat kapý odasýna girdiðimizde konuþmalarýmkýzý dinlemeye baþlayan annem tam bir þok hali yaþamaya baþladý.
Sebil, “bu oda evin en büyük odasý deðil mi?” diye sordu. .
Kem küm ederek, “annemin odasý,” dedim.
Sebil, olanca hoyratlýðý ile, “ne münasebet!” diye çýkýþtý. “Yalnýz bir kadýn için ne gereði var böyle bir odanýn? Bu oda bizim yatak odamýz olmalý!”
Onun bu tavrý karþýsýnda korkmuþ gibi davranarak, “Benim odamý yatak odasý olarak hazýrlamýþtým ama…” diye kekeledim.
Sebil, sözümü keserek, “orasýný çalýþma odasý olarak kullanacaðým ben!” diye çýkýþtý.
“Ýyi ama… Aneme de bir oda gerek.”
Sebil için, annemin herhangi bir deðeri varmýþ gibi…
“Anneniz, daha büyük bir eve taþýnýncaya kadar sandýk odasýnda kalsýn!”
Annem, oturduðu yerde tepeden týrnaðýna kadar irkildi. “Sandýk odasýnda mý?” diye bir inilti çýktý aðzýndan. “Olacak þey mi bu!”
“Niye olmasýn efendim? Bir tek kiþisiniz. Bu koca odayý iþgal etmeniz, asýl olmayacak þey!”
Annem put gibi kalakaldý. Bir kenarda sakin sakin sigara içerken bana baktý, göz göze geldik. Onu niçin kollamadýðýný, böyle züppe bir kýza niçin ezdirdiðini sorgular gibiydi bakýþlarý. Onu sahiplenmeyiþim ile tam bir çaresizliðe düþmüþtü. Gülmemek için büyük gayret sarf ediyordum.
*
Anne, davetsiz misafirleri odadan çýkýp gittikten sonra kendini yataðý üstüne atarak hýçkýrýklarla aðlamaya baþladý. Ne oluyordu? Ne olmuþtu bu oðlana böyle? Þýmarýk bir kýzýn elinde oyuncak olmuþtu. Ne günlere kalmýþtý, yarabbi! Hýçkýrýklarý þiddetlendi. Sonra duruldu.
*
Kýz çekip gittikten sonra, benimle konuþmayý denedi.
Gösterilen muameleden dem vurarak, “gördün mü, nasýl da soðuk davrandý? Pek geçim olmaz bu kýzla ya, sen bilirsin…” diye þikayette bulunmaya kalkýþýnca,
“Kötü muamele göreceðini düþünüyorsan, tut bir oda, taþýn, ayrý otur madem,” deyiverdim.
Bu tavrým çok aðrýna gitti ya, yapabileceði bir þey de yoktu ki! Sesini kýsýp oturmaktan baþka… Koskoca Ali Cantürk’ün annesiydi güya, þuraya bak, daðdaki gelip de baðdakini kovmaya çalýþýyordu. O evladýný bu boya getirince kadar neler çekmiþti, neler. Tam rahata kavuþup, saltanat sürmeyi düþünürken, saltanata bir el kýzý gelip konacaktý.
*
“Allah yazdýysa bozsun!”
Daha sakin düþünmeye baþladý. “En doðrusu, kýzla takýþmaktansa suyuna gitmekti. Öyle ya, kýz, “ya anen, ya ben!” diye dayatýverirse, Allah muhafaza böyle bir evlat onu sokaða da atýverirdi.
Ýçini boþalmak için gittiði ahbabý komþusundan gelen yeni nasihat de denemeye deðerdi. Kadýn, “oðlunla aralarýna soðukluk düþürsen,” diyordu.
“Nasýl yani?”
“Muska yaparak. Tanýdýðým nefesi çok keskin bir hoca var…”
“Hiç durmayalým madem! Hemen yaptýralým muskayý!”
Aceleyle gidilen hoca efendiye derdini öyle bir anlatmýþtý ki, adamcaðýz ona duyduðu acýmayla, herkese iki yüz dolara yazdýðý muskayý yüz dolara yazývermiþti; hem de, sýrf soðukluk için deðil, oðlunun kendisinden bir daha ömrü boyunca kopamayacaðý bir sýcaklýk için de…
*
Sebil, yaþayacaðý eve ziyaretlerini, annemi bunaltýrcasýna sýklaþtýrmaya baþlamýþtý ve her geliþinde onu rencide edecek bir konu bulup, kendinden iyice nefret duymasýný saðlamýþtý. Olanlarý, öküzün trene baktýðý gibi sadece seyrediyordum.
En son olayda, odasýna sorgusuz girip çýkan gelin adayýnýn þýk giyinmesi ve süslenmesi ile ilgili olmayacak laflar etmesi, bardaðý iyice taþýrmýþtý.
“Gördün mü gelin diye getireceðim dediðin cadýyý, anneni en sonunda genel ev kadýnlarý gibi boyanýp giyinmekle de itham etti! Yazýklar olsun sana Ali, senin için verdiðim emeklere yazýklar olsun Ali! Sütümü haram etmiyorum ya, senin için tükettiðim ömre yazýklar olsun Ali!” diye diye öyle bir feryat etmeye baþladý ki, artýk oynadýðým oyunu neticelendirmeye karar vererek annemle tartýþmaya baþladým.
“Kýz haklý be anne! Böyle allýklar, pulluklar yakýþýyor mu sana? Mutaassýp bir kadýndýn sen, böyle birde süslenip püslenmeye neden ihtiyaç duymaya baþladýn sanki!”
“Ben, oðlum mevki, makam sahibi oldu, bakýmlý olayým azýcýk diye…”
“Ben, eskisi gibi giyinmeni, örtünmeni tercih ederdim!”
Kadýn öfkesi burnunda, “görürsün sen, daha da açýk saçýk giyinmez miyim ben… Görürsün sen,” diyerek söylenmeyi sürdürürken, bir anda karþý ataða geçtim.
“Bak anneciðim, seninle bir anlaþma yapalým.”
“O sürtükle bizi baþ baþa koy, huzur evlerine git mi diyeceksin a hayasýz…”
“Yok, tam tersi… Sen bu süslenmeyi, giyinmeyi terk edip gene mütevazi giyinmeye, örtünmeye karar verirsen, ben de o kýzý almaktan cayarým!”
Yanlýþ mý duydum acaba, der gibi baka kaldý.
Tekrarlayarak, “böyle giyinip süslemeyi terk edecek misin?” diye sordum.
Kulaklarýna inanamayarak, “e yani? Öyle edersem, vaz mý geçeceksin o kýz ile?” diye sordu.
“Evet!”
“O cadýyla evlenmekten vaz geçersen, iste, çarþafa bürüneyim be oðlum!”
“Çarþafa deðil… Aþýrýlýklardan uzak dur, yeter…”
“Tamam… Sen nasýl istersen öyle giyinirim. Sen de býrakacaksýn o kýzý ama…”
“Býrakacaðým, söz…”
Kadýncaðýz, sevinçten öyle bir aðlamaya baþladý ki, insana, sevinçten de böyle hüngür hüngür aðlanýrmýþ dedirterek…
Odama çekilip de, ev sessizliðe büründüðünde, dýþ kapýyý sessizce açan annem, karþý dairede oturan ahbabýný ziyarete gitti hemen.
*
Komþu kadýn, kapýyý açýp içeri buyur ederken müjdeyi yapýþtýrdý hemen: “Kýz senin hocanýn nefesi esastan da keskinmiþ vallahi! Oðlum, terk retti o afiþteyi!”
Ýki kadýn sevinçle sarmaþ dolaþ olarak kutladýlar nefesi keskin hoca sayesinde bu felaketin defedilmesini.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Krallarýn Kraliçesi
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Balkonlu Ev...
Basgitar...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Nerede O Eski Öðretmenler…
Nil Kraliçesi.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.