Seviyorum, öyleyse varım. -Unamuno |
|
||||||||||
|
Bir ara bir arkadaşım bir sohbet sırasında okuyamadığından yakınmıştı. Ne yazıktır ki bu sadece onun sorunu değil, toplumsal büyük bir sorundur. Bu öyle bir sorundur ki çözümü, insanın kendi iradesinde olması yönüyle çok zor, hem de bireysel ve toplumsal gelişim için çözüme ulaştırılması elzem olan bir sorundur. Evet, büyük bir sorunumuz var ve bu sorun “okumama-okuyamama” sorunudur. Bu sorunu “okumama-okuyamama” şeklinde adlandırıyoruz çünkü “okumama” kelimesi anlam olarak “gücü yettiği, imkânı olduğu halde okuma eylemini bilinçli ve istekli bir şekilde gerçekleştirmeme” anlamına gelmektedir; “okuyamama” kelimesi de “okuma eylemine imkân ve ortam bulamamak” anlamına gelmektedir. Burada kimi insanların bilinçli olarak okumadığını, kimi insanların da okumak istediği halde bunu gerçekleştiremediğini ifade etmek istiyoruz. Her sorunun çözümünde olduğu gibi okumama-okuyamama sorunun çözümü de sorunun nedenlerinin ayrıntılı bir şekilde tahlil edilmesinden geçmektedir. Bu yazıda daha çok sorunun tahlil edilmesi üzerinde duracağız. Sorun tanımlanıp, tahlil edilmesinden sonra sorunun çözümü yine insanın kendisine kalacaktır. Okumama-okuyamama sorununun sebeplerini; okuma ihtiyacı hissetmeme, okumanın faydalarının gerektiği kadar bilincinde olamama, zaman sorunu ve yanlış okumalar şeklinde sıralayabiliriz. Okuma İhtiyacı Hissetmeme Okuma ihtiyacı hissetmeyen insan elbette okumayacaktır. Çünkü insan davranışlarını harekete geçiren temel unsur ihtiyaçlardır. Acıkmayan, yemek yemeye ihtiyaç hissetmeyen insan yemek yemeyecektir; aynı şekilde okumaya ihtiyaç hissetmeyen insan da okumayacaktır. Okumaya ihtiyaç hissetmeme durumunun en önemli sebebi “insanın kendisini yeterli görmesidir”. Bunun yanında “okumanın faydalarının umursanmaması” veya “bilgiye sadece gözlem ve yaşantı yoluyla ulaşılabileceği sanısı” gibi sebepler; okumaya ihtiyaç hissetmemeye sebep olabilmektedir. Kendini yeterli gören insan; bilgisini yeterli buluyor, içinde bulunduğu durumu olumlu görüyordur. Bu ise bir çeşit hastalıktır. Çünkü bu durumun temelinde kibre bağlı olarak kendini beğenme ve yaptıklarını yeterli ve doğru kabul etme vardır. Böyle bir insan kendini yetiştirme, eksiklerini tamamlama ve yanlışlarını düzeltme gereğini içinde duymamaktadır. Dolaysıyla böyle bir yapıda olan insan, okumanın gereksizliğini düşündüğü için okumayacaktır. Bu durum, hiç okuma yapmamış bir insanda olabileceği gibi; belli bir süre okuma yapmış, belli bir bilgi seviyesine ulaşmış insanlarda da görülebilmektedir. Okuma ihtiyacı hissetmemenin ikinci nedeni olan “okumanın faydalarını umursamama” durumu ise, kendini geliştirme gayreti gütmeyen insanların halidir. Bu durumda olan insan, gündelik zevklerinin, eğlencelerinin ve uzun emellerinin peşi sıra sürüklenip giden, vaktini öldürme çabası(!) içindeki insanlardandır. Böyle insanlara göre okumak gereksiz ve sıkıcı bir eylemdir. Ve böyle insanlar okuyarak kendilerini geliştirecek, doğruları öğretecek uğraşlar içinde olmadıkları için; hayatın velveleleri arasında kaybolup gitmektedirler. “Bilgiye sadece gözlem yoluyla ulaşma sanısı” da okuma ihtiyacı hissetmemenin nedenlerindendir. Böyle kanıdaki biri de, sadece çevresini gözlemleyerek ve üzerinde düşünerek “yetkin hâle” geleceğini düşünmektedir. Elbette bu yol bilgiye ve erdeme ulaşmada çok önemli ve gerekli bir yoldur. Fakat bizim burada sorun olarak kabul ettiğimiz tarafı; bilgiye “sadece bu yolla” ulaşılabileceği düşüncesidir. İnsan bilmelidir ki; insan ömrü sadece gözlem ve tecrübe yoluyla kendine yetecek bilgiyi öğrenmeye yeterli değildir. Okuyabilen insan kendi bilgi ve tecrübelerini başka başka insanların bilgi ve tecrübeleriyle kuvvetlendirerek başarı ve huzura daha kolay ulaşacaktır. Okumanın Faydalarının Bilincinde Olamama Toplum içerisinde okumanın faydalı olduğu bilinmesine karşın; “okumanın faydalarının yeteri kadar bilincinde olamama” insanın yeteri kadar okuyamamasına yol açmaktadır. Okumanın faydalarının farkında olan insan, okumak için içinde istek hissedecektir. Çünkü insan doğasında faydalı olan işleri yapma temayülü vardır. Bu sorunun çözümü daha çok okuyan, okumanın faydalarına inanan insanlara düşmektedir. Şöyle ki okuyan insanlar, çeşitli faaliyetlerle; okumanın faydalı ve gerekli bir eylem olduğunu insanlara öğretmeli ve okuma bilincini yerleştirmeye çalışmalıdırlar. Zaman Sorunu Okumada zaman sorunu, içinde okuma istek ve ihtiyacı hisseden fakat okuma için gerekli ve yeterli zamanı ayıramayan veya düzenli bir zamanlama yapamayan insanların sorunudur. İşlerimizin yoğunluğundan veya gereksiz ve faydasız işlere ayırdığımız fazla zamanlardan dolayı okumaya yeterli ve gerekli zaman ayıramamaktayız. Ama mazeretlerimizin ne kadar gerçekçi olduğunu kendimize sormak durumundayız. Acaba mazeret diye öne sürdüğümüz gerekçeler gerçekten bizi okumaktan alıkoyacak kadar geçerli mi? Yoksa nefsimizin isteksizliğini örtmek için, vicdanımızı rahatlatmak için mi bu mazeretlere sığınıyoruz? Bu soruların cevabını okuyucularımız kendileri versinler istiyorum. Çünkü kendimizi hesaba çekmemiz gerekmektedir. Zaman sorununu okuma istekliliği duymamız ve karallı olduğumuz takdir de çok kolay bir şekilde çözebilmemiz mümkündür. Burada kendi uyguladığım bir yöntemi paylaşmak istiyorum. Yöntem dedimse kişisel gelişimcilerin bilimsel(!) ve sistemli(!) yöntemlerinden değil elbette. Şöyle ki, dedemin söylediği “az götüren çok götürür” sözünden hareketle, az ama devamlı yapılan işler daha etkilidir. Bu yüzden kısa fakat aralıklarla ve devamlı yapılan okumalarla zaman sorununun aşılabileceğini düşünüyorum. Yanlış Okumalar Okumanın da yanlışı olur mu demeyin. Elbette yanlış okumalar vardır. Şöyle ki her insan aynı düzeyde bilgiye, aynı ihtiyaçlara veya aynı ilgilere sahip değildir. İnsanların ilgi, yetenek ve seviyeleri birbirinden farklı olduğundan; okumalar da farklı olacaktır. Bilgi seviyesinin altında veya üstündeki okumalar ve ilgi duyulmayan konulardaki okumalar yanlış okumalardır. Çünkü bu şekilde yapılan okumalar insanı sıkacak ve bunaltacaktır. Elbette böyle bir durum okumayı olumsuz etkileyecek ve insanı okumaktan uzaklaştıracaktır. O yüzden okunacak ürünler seçilirken bu göz önüne alınmalı ve okumaya istek uyandırıcı ürünler tercih edilmelidir. Okumama-Okuyamama Soruna Bazı Çözüm Yolları Okumada ilgi ve istek sağlayacak en önemli şey merak duygusudur. Bu yüzden merak uyandıran konularda okumalar yapmak okuma istek ve devamlılığını sağlayacak en önemli unsudur. Merak duygusundan sonra okumayı tetikleyici unsurlardan en önemlisi ihtiyaç duyulan konularda yapılacak okumalardır. İnsan ihtiyaç duyduğu, eksikliğini hissettiği konularda yapacağı okumalarla kendini geliştirebilir. Kısa süreli fakat devamlı okumalarla; okumaya zaman ayırma sorunu çözülebilir. Günlük hayat içerisinde onar, on beşer dakikalık fakat gün içerisinde birkaç kez uygulanarak okuma sorunu çözülebilir. Bir de günde bir iki sayfa da olsa okuyarak; okumasız gün geçirmemek için kendimizi zorlamak, okuyamama sorunumuzu zamanla çözecektir. Kitaplar, dergiler ve gazeteler takip edilerek içlerisin de merak uyandıran kitap veya yazıların okunması okuma sorununu çözebilir. Garip gelse de zaman zaman kitapçılara gidip kitap raflarına bakmak okuma merakımızı artırabilir. Ayrıca ihtiyaç duyduğumuz bilgileri, bilenlerden sorarak öğrenmek yerine açıp o konuları kitaplardan okumaya kendimizi alıştırmamız okuma sorununu çözebilir. Bütün buraya kadar dile getirdiklerimiz daha çok okumama-okuyamama sorunun sebeplerini ortaya koymak içindi. Ancak bu sorunun çözümü bütün bu sözlerle elbette ki olmayacaktır. Sorunun çözümü her insanın kendi iradesindedir. Okuyan bir Türkiye’de buluşmak dileğiyle... Hüseyin Hilmi ARSLAN 09 Nisan 2008
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © hüseyin hilmi arslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |