"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Sözde benim olan ama aslında bana ait hiçbir iz taşımayan odanın içinde gezdirdim bakışlarımı. Karşımdaki duvarın önünde elden düşme bir masa ve onunla pek de uyumlu olmayan eski bir sandalye, yıllar yılı farklı pek çok ev görmüş üç raflı bir kitaplıkla yan yana duruyordu. Duvarlada hiç resim yoktu. Buraya gelmeden önce kim olduğuma dair en ufak bir ize bile rastlnmıyordu. Yalnızca bir sığınaktı bu oda benim için; acıdan,kötü bakışlardan ve iğneleyici sözlerden kaçıp saklanabilceğim bir sığınak. Neden buradaydım? Cevabı biliyordum. Tercihen değil, mecburen buradaydım. Gidecek başka yerim yoktu ve onlar da bana sıtlarını dönemediler. Ne de olsa sahip olduğum tek ailemdi; ancak bundan dolayı onlara minnettar olamıyordum. Yatağımda doğruldum ve kendimi ev ödevime vermeye zorladım. Trigonometri kitabıma uzanıyordum ki anı bir acıyla irkildim. Bedenimde ki yaraların şimdiden bu kadar acıdığına inanamıyordum. Harkika! Demek bu hafta da uzun kollurla dolaşacaktım. Omzumda sızlayan ağrı, o dehşet verici anları gözlerimin önüne getirdi. Çenemi sıkıp dişlerimi kenetlemeye yol açan, içimde yükselmekte olan öfkeyi hissettim yeniden. Derin bir nefes aldım ve hiçliğin o donuk varlığının beni sarmalamasına müsaade ettim. Bu düşünceleri kafamdan atmak zorundaydım. O yüzden ödvlerime yoğunlaşmaya çalıştım. Hafifçe çalınan kapı ile uyandım. Dirseklerimin üzeride kalkarak kararmakta olan odanın içinde etrafı görmeye çalıştım. Yaklaşık bir sattir uyuyor olmalıydım; fakat uykuya nasıl daldığımı bile hatırlamıyordum. "Gelebilirsin sıla" dedim. Yerle bir edilmiş özgünüme rağmen, samimi bir tonda konuşmaya gayret ediyordum. Bir eli kapı kolunu sımsıkı kavramışken, o hizadan çok da yüksekte olmayan başı göründü kapı aralığından. Kocaman açılmış kahverengi gözleri, benimkiyle buluşuncaya dek odada dolaştı . Korkulacak bir şeyle karşılaşmaktan tedirgin olduğu belliydi. Beni görünce rahatlayarak gülümsedi. Altı yaşında olmasına rağmen oldukça olgun bir kızdı. " Akşam yemeği hazır" dedi önüne bakarak. Bana bu mesajı iletmekle görevlendirilmiş olmaktan pek hoşnut olmadığını anladım. "peki birazdan geliyorum" Sıla'ya her şeyin yolunda olduğunu göstermek için gülümsemeye çalıştım. O da diğer odadan gelen seslere doğru yürümeye başladı. Bir yanda Leyla'nın heyecan dolu sesi, bir yandan da masaya yerleştirilen tabak ve kaselerin gürültüsü eşliğinde koridorda ilerlemeye başladım. Bu tabloyu gören biri, halinden memnun tipik bir Türk ailesinin akşam yemeğine oturmak üzere olduğunu düşünürdü. Ancak ben adımımı odamdan dışarı atar atmaz bu tablo değişti. Hava, varlığımı çarpıcı bir şekilde hatırlatırcasına ağırlaşmış, tablonun ahengi bir anda bozulmuştu. Derin bir nefes daha çektim içime ve kendimi bunu da atlatabilceğime inandırmaya çalıştım. Yalnızca diğer akşamlar gibi bir akşamdı bu da değil mi? Ama zaten sorun da buydu.. Koridorda ağır adımlarla ilerledim ve ışığı yanan yemek odasına ulaştım. Tam eşiğine adımımı atmıştım ki, midem bulanmaya başladı. Bakışlarım, olacakları önceden biliyormuş gibi titreyen ellerime gitti. Fakat odaya girdiğimde fark edilmediğimi görünce rahatladım. Tam o anda bana doğru hızla koşarken " Deniz!" diye haykırdı Leyla. Eğildim ve kollarımı açıp kucağıma atlamasını bekledim. Sımsıkı sarılmıştı boynuma. Ağrıyı hissettiğimde nefesim kesildi ve hafifçe inledim. Bu masaya yalnızca Leyla ve Sıla için oturuyordum. Daha küçüktüler ve evde bir tatsızlığa şahit olmalarını istemiyordum. Yemek boyunca Leyla bana yaptığı resimleri gösterdi ve çok mutlu olduğu her halinden belliydi.. Bir an bir hayale kapıldım ve kendimi Leyla'nın yerine koydum kkeşke şimdi onun gibi olsaydım dedim içimden; mutlu, huzurlu. Ama bunlar sadece bir hayaldi ve ben asla ezeli bir mutluluğa erişemeyecektim biliyordum. Yemeğimi bitirdikten sonra tabağımı alıp tezgaha koydum ve hiç konuşmadan yukarı odama çıktım. Ertesi gün okul vardı ve ben henüz trigonometri ödevimi bitirememiştim. Bir an önce bitirip uyumak istiyordum. Birkaç saat'te olsa hiçbir şey düşünmeden uyumak.. Ödevim nihayet bitmişti ve tek istediğim hemen uyumaktı. Çantamı hazırladıktan sonra battaniyemi açarak yatağıma uzandım. Ve o an uyuduktan sonra bir daha uyanmamayı diledim. DEVAMI GELECEK.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Feyzanur Ar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |