Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
- kay -dolanıp sol tarafa oturabilirsin - Sağa oturmak istemiyorum kay -pff otur. Sinir olmuştum amacı neydi bu çocuğun.Belliki onun da uykusu vardı. Çok düşünmedim ve yeniden başımı sıraya koydum ardından küçük bir sarsıntı hissettim hafif gözümü aralayarak baktım, birbirimize çok yakındık. Yüzü bu kadar bebeksi olmayı nasıl becermişti benim bile yüzüm bu kadar parlak değildi. Bir süre izledikten sonra onu izlediğimi farkedip aniden gözlerini açmıştı. Gözlerimi kapatamadım ve bi sola bi sağa oynatıp duruyordum, hayat gerçekten hiç adil davranmıyordu bana ondan hoşlanıyordum fakat neden bu kadar sürede oldu bütün bunlar bilmiyordum. Tek bildiğim artık çok ağlayacağımdı, işkeceden değil. Acıdan.. Çok iğrenç bir hayatım vardı, annem beni terk etmişti, yengemler her fırsatta beni azarlayıp dövmeye kalkışıyorlardı. Sahipsizdim çünkü. Tektim ben bu hayatta, bir başıma. Tek amacım vardı bu iğrenç hayatta liseyi bitirip üniversiteyi başka bir şehirde okumak ve bir daha buraya asla geri dönmemek. Bu sebepler yüzünden yapamazdım. Gerçi ortada olan biten bir durumda yoktu belki de aşkım tek taraflıydı.. Beynimde cümle fırtınası yaşarken gözlerine baktım bir süre, içimden geçenleri anlaması için. Bir mucize gerçekleşmesini diledim o an. Bir nefes mesafesinde birbirimize bakıyorduk, bir saniyesine bile muhtaç olduğum o insanı görebilmek için gözlerimi bile kırpmadım. Daha fazla dayanamadım gözlerim dolmaya başladı ve en sonunda kırptım ve açmadım bir süre - Açma gözlerini, benim sana bakmam ikimizede yeter. Ne? Nasıl? Ne demek istemişti? Çok büyük bir şok içinde gözlerimi açtım. Gözlerim ne kadar şaşırdığımı belli ediyordu çünkü ağlıyordum. Belki de ilk kez birini bu kadar sevmiştim ve hayat benimle dalga geçiyordu. Ağlamamak elde değildi, gözlerimden akan her bir yaşın hayatımda ki dertlerim olması isterdim. Böylece dünyanın en dertsiz insanı olabilirdim, çünkü her gece ağlıyordum.. Tabiki bu istediğim küçük bir hayaldi, asla gerçekleşmeyecek küçük bir hayal. Sıramda doğruldum ve ellerimle gözlerimi silerek kalktım, koşarak çıktım sınıftan. Lavaboya gittim ve bir süre aynada ki kendime baktım , dıştan ne kadar da sakin ruhlu bir insana benziyordum fakat içim fırtına dışım sükut'tu benim. Yüzüm korkunçlaşmaya başladı ve musluğu açıp yüzümü yıkadım. "Bütün bunlar geçicek" diyerek yavaş adımlarla çıktım lavabodan. Zil çalmıştı herkes dersteydi, Mustafa'nın derste olduğunu düşünerek koridora çıktım. Tabiki Mustafa derste değildi, koridorda duvara yaslanmış beni bekliyordu. Fakat onunla konuşmak istemiyordum şuan, hazır değildim. Sevdiğim adamı reddetmek için hazır değildim. Ona gözükmeden geçmek için hızlı hızlı giderken birden biri sol kolumdan tutup kendisine çekti. Döndüğüm de nefesim kesilmişti. Hayat yine kilitlemişti bizi, o kadar yakındık ki artık aramızda nefes mesafesi bile yoktu. Hızlı soluklarını tenimde hissediyordum. Kalbim çok hızlı çarpıyordu, okulda arama yaptıklarında bile bu kadar heycanlanmazdım ben.. Tabiki bu işin makarası. Elimi bırakıp sarıldı bana, öyle sarıldı ki sanki iki beden bir bedende buluşucak gibiydik. Bir beden olmak ister gibi. Ona sarılamadım, sevdiğim adama sarılmazdım, yapamazdım. Rahatsız olmuşum gibi yaparak beni bırakmasını anlatmak istedim. Bıraktı da. Omuzlarım çöktü bir anda, çok zor nefes alıyordum. Basın odasına gittim koşarak, kulaklarım sağır olmuştu sanki arkamdan gelip gelmediğini bile hatırlamıyordum. Hemen gidip en arka sıraya oturup başımı ellerimin arasına aldım. O sıra da kapı açıldı, bakmadım kim diye. Her kimse gelip yanıma oturdu. Mustafa'ydı. Ona bir açıklama borçluydum, kaçarak birşey elde edemezdim ve tüm cesaretimi toplayıp belki de sonradan pişman olacağım şeyler söyleyecektim. - Bak Mustafa, dinle beni. İlk başlarda senden nefret ediyordum çünkü herşeyime karışıyodun ne yapsam beğenmiyordun sanki sen çok beceririyormuşsun gibi iki senedir yaptığım işime bir bahane buluyordun. Bu süre de yani sen işlerime o güzel burnunu sokarken aramızda ister istemez yakınlaşmalar oldu ama ben bunu yanlış anlamanı istemiyorum. Mustafa ben seni.. Artık tamamen nefesim kesilmişti onun nefesiyle idare ediyordum. Mesafe yoktu aramızda çünkü, çünkü öpüşüyorduk. Beni öyle tutkulu bir şekilde öpüyordu ki bedenim bu elektiriğe dayanamadı ve bende ona karşılık verdim, artık tamamen bir beden olmuştuk.. NOT: okula gittiğim için hem ödevlerim hem de yazımı tamamlak zor oluyor geciktirdiğim için özür dilerim. Devamı gelecek. Görüşlenirini ve eleştirilerinizi feyzanurar10@gmail.com adresine mail atarak bildirmenizi rica ediyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Feyzanur Ar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |