İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Gün içerisinde ne kadar uyursam uyuyayım her zaman uykum vardı ve bu sefer uzun zamandır girmediğim Tumblr hesabıma girmeliydim. Ödevlerimi bitirdiğim de Tumblr hesabıma giriş yaptım. Bu sitede benim gibi olan bir sürü insan vardı. Gif'ler,resimler,sözler paylaşılırdı ama kimse kendi yaptığıyla övünmezdi. Nostaljik eşyalara karşı ayrı bir merakları vardır, kendi içlerinde biraz deli ama dışa yansıtmayan türdendir. En azından edep nedir bilirler.. Biraz hesabımda takıldım ve gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı. Yine uykum gelmişti, bilgisayarı kapatıp hemen uyumak için yatağa uzandım. Derin, mutlu bir uyku daha beni bekliyordu, sadece uyuyunca mutlu olduğum bir dünyaydı orası arasıra kabuslar görüyordum ama gerçek dünyada ki gibi korkunç olamazdı hiçbir şey, bu kadar acımasız değildi kabuslar. Gelip geçici ama dünyadakiler kalıcı. Uyudum, derin bir uykuya daldım. Mutluyum.. Kalktığım da saat 7.45'di. Hemen kalkıp duşa girdim ve saçlarımı tarayıp kurutarak dolabımdan elbisemi seçtim. Bir gömlek bir pantolondu benim elbisem. Daha önce hiç süslü elbiseler giymemiştim, istemiştim ama yaralarım geçtikçe yeniden başlıyordu, bu yüzden hiç giyme fırsatım olmamıştı.. Bu sabah Sıla beni çağırmamıştı, istenmiyordum zaten biliyordum ama ne olursa olsun Sıla beni çağırmaya gelirdi. Aşşağıya indiğimde yemek odasından hiç ses gelmiyordu ayrıca Leyla ve Sıla'nın bağırışlarıda yoktu. Yemek odasına girdiğimde kimse yoktu fakat masanın üstünde bir not yazılıydı, çekinerek uzandım ve aldım elime. Not elimdeyken etrafa bir kez daha baktım ama kimse yoktu en sonunda notu okumaya karar verdim. Katlanmış kağıdı açtığımda şöyle yazıyordu; " Deniz biz ailecek bir tatile çıkıyoruz, yengenin annesinin yazlığına gidicez. 1 hafta kadar gelmeyebiliriz sana haber verme gereği duymadık ama amcan ısrar etti. Neyse senin gibi kaltak umarım eve erkek getirmez.. Yoksa sonun kötü olur. Yengen." Son cümleyi okuyunca nefesim kesilmişti, bu sözleri hakedicek ne yapmıştım ben onlara . Bir yanım sevinirken bir yanım bu sözleri duyduğu için üzülüyordu. Saate baktım ve geç kaldığımı farkedip hemen anahtarları alıp çıktım evden. Koşarak durağa gittim ama otobüs çoktan gitmişti, yenisinin gelmesini beklersem de 1. dersi kaçırabilirdim.. Ne yapacağımı düşünürken siyah bir araba durdu yanımda, sonra camı açıldı ve gözlerimde tıpkı cam gibi açılmıştı. Bu o çocuktu. " otobüsü kaçırdın sanırım beraber gidelim mi?" " hayır gerek yok ben yenisini beklerim" " yenisi yaklaşık 15 dakika sonra gelicek 1. dersi kaçırırsın hadi inat etme gel" Umursamaz bir şekilde arabanın kapısını açtım ve bindim. Tedirgindim ve tırnaklarımı ısırırken camdan dışarı bakıyordum. Çok hızlı gidiyorduk ki tam o sırada; " Sen neden geç kaldın?" diye sordu " uyanamadım" dedim " Bende gece ödevlerimi bitirmek için uyumadım haliyle de sabah uyanamadım." dedi. "Ne ödevi?" "Biyoloji" bu çocukla aynı sınıfta olamazdık değil mi? Merak ettim ama utandım ve soramadım. Okula vardığımızda arabadan indim ve herkesin bize baktığını gördüm. Sessiz dedikodular yayılıyordu insanlar arasında. İşte bu yüzden sevmiyordum zaten. Sınıfa çıkarken ikimizinde aynı kata çıktığını ve koridorin sonunda ki sınıfa doğru ilerlediğimizi farkettim. "Sen beni mi takip ediyorsun?" " Hayır sınıfıma gidiyorum" "Hangi sınıftasın?" " 12/C" Düşündüğüm gibi aynı sınıftaydık, zaten böyle lanet olası şeyler hep beni bulurdu. Geç kalmıştık, ders başlayalı 10 dakika olmuştu. Tam kapıyı çalıcaktım ki o da elini uzattı ve ellerimiz birbirine sürtündü. Kalbim yeniden hızlanmıştı, yine çekmiyordu elini bende çekemiyordum. Sanki dünya bu tesadüfleri bize bilerek yapıyor ve tam o anda kilitliyordu bizi. Birkaç saniye sonra çektim ellerimi ve hemen sınıfa girdim. Sınıfa girdiğimde yerim kapılmıştı ve arkada sadece bir sıra boştu. Hoca en arkaya oturun dediğinde bir kalp çarpıntısı daha yaşamıştım. Beraber mi oturcaktık. Dersin huzurunu bozmak istemediğimden gidip oturduk. Kalbim hala deli gibi çarpıyordu, yüzüm kızarmıştı. Kimse farketmesin diye ellerimle yüzümü kapattım. Çok dikkat çekiyordum ki bana baktığını gördüm. Gülümsüyordu. O sıra da hoca; "Mustafa tahtaya gelmek ister misin?" diye sordu. Bizim sınıfta Mustafa diye birisi yoktu ve "Tabiki hocam hangi soru" dedi ve yanımdan kalkarak tahtaya gitti. Adı Mustafa'ydı. Rüyam doğru çıkmıştı. Şok olmuştum ve bu şoktan çıkmak kolay olmayacaktı. Ders bittiğin de basın sınıfına bir göz atmak için yürüyordum ki Mustafa arkamdan bağırdı "Deniz, sanırım basın sınıfına gidiyorsun bende oraya gidiyorum fotoğrafların bir kısmı hazır beraber gidelim mi?" " Bu kadar kısa sürede umarım güzel fotoğraflardır" dedim ve beraber yürümeye başladık. Herkes bize bakıyordu bu okulda ilk kez birisiyle yürüyordum ve insanlar ilk kez beni böyle görüyordu. Basın sınıfına geldiğimizde hoca orada yoktu. "Fotoğraflara beraber bakalım mı? diye sordu. "olur tabii" dedim gülümseyerek. Bana fotoğrafları anlatırken gerçekten çok çekici gözüküyordu. Bazen dikkatim dağılıyor ona odaklanıyorum. İlk kez böyle hissediyordum. Ne kadar yapmamam gereken birşey olsada engel olamıyordum kendime.. Ona baktığımı farketti ve gülümsedi, gülümsedim.. Hayat yine kilitlemişti bizi birbirimize ayıramadık gözlerimizi.. DEVAMI GELECEK.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Feyzanur Ar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |