Fırtınalar insanın denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois |
|
||||||||||
|
ALIŞAMADIM Bir Cumhurbaşkanımız vardı bir zamanlar Yirmi beş yaş altındakiler pek hatırlamazlar Askeri teftiş etmişti Eşofman giyerek Ortalık ayağa kalkmıştı da Sanki herkesle alay eder gibi Gülümsemişti "Alışırsınız...alışırsınız..." Diyerek Böyle başlamıştı Ufaktan ufaktan kaybolmaya Bu Cumhuriyetin değerleri O günleri arar olduk Duyunca dün söylenenleri Şimdilerde de bir emniyet müdürü Terörle, teröristle, Askerime kurşun sıkan Ülkemi bölmeye çalışanla Savaşması gereken kişi "Teröriste de ağlamayan kişi insan olamaz" Diyor Bu adam hemen yarın görevden alınır derken Pek çok yöneticiden, siyasiden Destek görüyor O zaman ben derim ki: "Sen aklıma mukayyet ol Tanrım Acaba gide gide Bu sözlere de mi alışırım" İnsan nasıl ağlar evladının katiline Bölücüye Vatan hainine Yakında vali de olur bu sözlerin sahibi Hiç şaşmayız Belki pek çok değerin yitimine alışırız da Bu kendini bilmezliğe Alışamayız ................... HAVA SICAK Sıcak, sıcak Ankara çoook sıcak Bu kaçıncı su İçtiğim soğuk soğuk Bardak bardak İç terle, iç terle Atletin suyu çıktı çıkacak Sıcak, sıcaaak Ankara çoook sıcak ... Sana ne kardeşim elin Suriye'sinden Demokrasi havarisi kesildik Kadının adı yok Arabistan'da Suudi'ye sesin ne zaman Çıkacak Hiç çıkmaz Niye mi Sesini keser hemen Onların ve senin ağababan olacak Gazetecimiz, milletvekilimiz tutuklu Seyrederiz Yandaşımız çok mutlu Konuya komşuya vermeye kalkışırız düzen Umarım Sonunda biz olmayız Üzülen Sıcak, sıcaaak Hava çok sıcak Ev de Ankara da Bir esinti ha geldi ha gelecek Halkımız bir gün Bu rüzgârı estirecek ........................... ZAMAN TÜNELİNDE "Hangi resmime baksam ben değilim Yalandır kaygısız olduğum yalan" Derken Otuz beş yaşı Yolun yarısı olarak Kabul ederken Ne kadar da haklıymış Cahit Sıtkı Şakaklarımıza kar yağdı Yaşayıp giderken Veysel'in bu 'iki kapılı han'ında Dostlarla da yollar Ayrıldı Şöyle içimizden gelerek Cahit Sıtkı misali 'Haydi Abbas, vakit tamam Akşam, diyordun işte oldu akşam Kur artık çilingir soframızı Dinsin şu kalp ağrısı" Diyemedik Yıllar yılları kovalarken Biz Akıp giden zamanın değerini Bilemedik" ................ . ÇARE "Sanki böyle günleri beklerler Ekranlara çıkmak için Birtakım Dilli düdükler Çoğunun dili varmaz O itlere "terörist, katil" demeye Diyecek babayiğitleri de yandaşlar Oraya çıkarmaz Ne oldu bize Nasıl ellerini, kollarını sallayıp gelirler Bu eli kanlı katiller Hani izliyordu Amerika Hani hemen haber verecekti bize Fayda gelmez bize onlardan Koskoca şanlı Kurtuluş Savaşı'nı Halkımızın gücüyle kazandık İnandığım bir tek yol var Bırakın o dilli düdüklerin stratejilerini 'Demokrasi' ayaklarını, açılımlarını Amerikan yardımını Şiddete şiddet Sürüp atacaksın bu itleri Bu temiz topraklardan" . ........................... AÇILDIK Açıldık Katiller başı ile görüşecek kadar Açıldık Diyarbakır'da meclis kurup Özerklik ilan edip Bir de "demokratik" lafını ağzından düşürmeyenlerle Anlaşmaya uğraşacak kadar Açıldık On üç canın şehadetini Futbol şikesinden daha basit görüp Kanıksayacak kadar Açıldık ya Saçılacak kadar ......................... İYİ BAYRAMLAR "Hani benim akide, sormuk şekerim Nerede Mahalleyi dolaşıp El öpenlerim Hiç harçlık almadım ben bayramlarda Yine de Çocukluğum kadar uzak Çikolata tadında değil de Akide, sormuk tadındaki Bayramları Özlerim" Bayramınız kutlu olsun, tatlı geçsin efendim... .............................. YALAN "Nevruz" kutlamasıymış Yalan Barış eli uzatılmış O da yalan Gövde gösterisi bu Düpedüz Konuşuyor kürsüde Bir sürü Utanmaz yüz "Posterleri taşınmayacak!" Demişler Teröristbaşı için Yahu kardeşim ne posterinden bahsediyorsun Emirleri okunuyor Eli kanlı adamın Bağırıyor devlet yöneticileri "Türk bayrağı neden yoktu?" Diye İşte ben buna Yani bayrağın taşınmamasına Çok sevindim Niye mi Kirlenmesin o al bayrak O bayrak ki Bize Şehitlerden hediye ....................................................... KENDİ BAŞIMA Uzaklarda Bir köy evinin sessiz odasında Yağmur vururken Camlara Gece karanlığında Yanarken sobada ceviz kabukları Çıtır çıtır Uzansam somyaya Elimde gazete, başucumda kitap Ve de dingin, alıp götüren müziğiyle Keman sihirbazı Farid Farjad ......................................................... YÜZÜ KARA YÜREĞİ AK Onların Yüzleri kömür karası Yürekleri pak Ne para dolu kutuları vardı Ne kollarında bilmem kaç milyarlık Saat Ne de paraları vardı sıfırlayacak Yüzleri de yürekleri de kara olanlar Yaşıyorlar Bir elleri yağda bir elleri balda Oysa onlar Yitip gittiler Ağızlarında kömür acılığı Nefes alamadan Çocuklarına, eşlerine doymadan Donmuştu sanki alınterleri Yüzlerindeki kömür karasında İşçiydi onlar Bilmediler rüşveti, hırsızlığı Akılları hep Ekmek parasında .................................................................................................... ONLAR NİÇİN SAVAŞTILAR? Eğitim yuvası okullar ateşe verilirken çok üzüldüm ve Gazi Binbaşı Mehmet'in sözleri içimi sızlattı. Aşağıdaki dizeleri yazdım. .................................................................................................................................... ONLAR NE İÇİN SAVAŞTILAR? "Bizim yaptığımız bir şey yok, asıl işi yapanlar şehitler. Biz sadece gittik, geldik o kadar. Bizim sadece kolumuz, bacağımız kopmuş; ama öbürleri şehit oldular, öldüler. Bizim kaybımız bir şey değil. Allah onların ailelerine sabır versin, bize değil" Böyle diyor kahraman Mehmet Binbaşı Gazi olmuş Yüzü darmadağın Gözünde ne kirpik kalmış Ne de kaşı "Bizim yaptığımız bir şey yok!" diyor Yine de Onun üzüntüsü, kederi olmuş Bu vatan uğruna canını vermiş Binlerce şehit arkadaşı "Açılım süreci" "Analar ağlamasın" derken Atı alan Üsküdar'ı geçerken Ne kadar da alıştık biz bu uyutmalara "Sayın" da oldular artık Katillerin heykeli dikilip Atatürk heykelleri yıkılırken Eğitim yuvası okullar Yakılırken Devletin polisinden ayrı Kolluk güçleri kurulurken Biz açılıyoruz Askere kurşun sıkanlar Yol kesip adam kaçıranlar Ve de şimdilerde okul yakanlar Saçıldıkça saçılıyor Ne duruma düştü koca devlet Bebek katilinden umar oldu Medet Artık hiçbir şeyden korkmuyorlar Yakıyor, yıkıyor Kaçmıyorlar İçim sızlıyor yakılan okulları gördükçe Binlerce şehidimizi, gazimizi Ve de sevgili yeğenimi düşündükçe Bırakın artık bu "açılım, çözüm" hikâyelerini Okul yakıp yol kesenlerin Binlerce fidanı şehit edenlerin Kırın artık ellerini ............................................................................................................................................................. BİR KAR YAĞSA DİZ BOYU Söylemek istemedim hep aynı sözleri Yeni yılda sağlık mutluluk dilekleri Zengin olma istekleri... Başka dileklerim var bu yıl "Bir kar yağsa.." dedim Yeni yıla girerken Silse süpürse tüm pislikleri Küçücük kelebekler gibi Yavaşça süzülse yeryüzüne kar Bembeyaz olsa toprak, doğa, evlerin damları Ve de ağaçlar Hele de insanların yürekleri O yürekler, o beyinler de temizlense Bir kar tanesinin duruluğu, aklığı kadar Okullarda bilimin ışığı ile aydınlansa çocuklar Atsak içimizden kini nefreti ........... Yaşananlara bakınca ülkemin güneydoğusunda Suç oldu sanki savunmak devleti, milleti İsyan eden, yakıp yıkan haklı En acı olanı da Sokaklarda cirit atıyor adamlar Elleri silahlı Ne polisin ne askerin Ne de oraya giden memurun Can güvenliği var Bizler "açılım"la uyutulurken Onlar atı alıp Üsküdar'ı boylayacaklar ............ Asgari ücret açıklandı bugün Dokuz yüz bilmem kaç lira Milyonlarca kişiye sadece somun ekmek parası Beştepe'de ışıldarken katrilyonluk saraylar Siz, yıllık otuz kırk liralık artışa razı olun Aman ha aman Dokunan o tepelerde oturanlara Yanar mı yanar ............. Çok sözümüz var söylenecek de Bir kar yağsaydı Ankara'ya Bir yağsaydı Bekliyoruz gece gündüz Bir başlasa kar Temizlenecek ne çok pislik var ............................................................................................. Tek silahı kalemini, ülkesinin bağımsızlığına adamış, vatansever, araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'nun anısına. ZALİMLER HEP PUSUDA "Bir pazar sabahıydı Ankara kar altında" Kar altındaydı Ankara Beyaz, aydınlık Hep pusudaydı zalimler Yüzleri kapkara Beyinleri karanlık Bitmedi yıllar boyunca Ucuz can pazarı Vuruldu kahpece bu ülkenin aydınları Gazetecileri, bilim adamları Batırıldı, karartıldı yaz güneşleri Kalemleri düştü ellerinden Hiç yaklaşmadı yanlarına Bu zalimlerin Merhamet, insanlık Karardı birden Ankara'nın kar beyazlığı Çevirince kontağı Saplandı şarapnel parçaları ciğerine Artık yoktu sol elindeki kalemi Bir tarafta kırık gözlüğü Bir tarafta vatan sevgisiyle çarpan Korkulara pabuç bırakmayan Yüreği Hatıra kaldı Bize "Uğurlar olsun, Uğurlar olsun Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun Bir keskin kalem, bir kırık gözlük Yürekli yiğitlere hatıran olsun" Dinlerken her seferinde Bu türküyü Bu ağıdı Ağlarım Soyanları, çalıp çırpanları İnsanları kutsallarıyla Kömürle, makarnayla Kandıranları Gördükçe O yiğitlere Yanarım ..................................................................................................................... "8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN" ........................................................................................................... Elli yıl önce köyümde kadınlar...(BÖLÜK PÖRÇÜK 2 şiirimden) ..................................................................................... Kadınlarımız, kızlarımız Analarımız, bacılarımız Hele de yazın Çapada, harmanda ve de tandırda Durmadan çalışanlarımız, çalışanlarımız Az da olsa boş kaldığında Eline hemen kirman alanlarımız Şimdi ara sıra da olsa Aklıma gelir Düğünlerde "Su sızıyor, sızıyor taşların arasına Oğlan ben kurban olam kaşların arasına" Türküsüyle birlikte Def çalışınız ..................................................... Günümüzde kadınlar ........................................................................... Kadınlarımız, kızlarımız Analarımız, bacılarımız Mustafa Kemal'in aydınlığında Çağdaş, akılcı, bilimden yana Aldırmadan karanlıklara Okuyup yazıp Her işte her görevde Çalışanlarımız Bu ülkenin geleceği Sizin parlayan gözleriniz, aydınlık yüzünüz Ve de emektar ellerinizde ................................................... ATIN KAHKAHAYI "Kadınlar herkesin içerisinde kahkaha atmayacak" Buyurmuş Derviş Mehdi’nin torunu Atarsa kadın kahkahayı İffetli olmazmış “Şeyini şey ettiğimin şeyi” derken İffetli olacaksın Ayaklar altına alınırken Cumhuriyetin değerleri “Allah verdikçe veriyor.” diye Sinsice güleceksin Mutluluğun resmi olan kahkahayı atan kadına “İffetsiz” diyeceksin Güzel ülkemin tüm kadınları Hiç çekinmeyin Birleşin Atın kahkahaları ………………………Numan Kurt ……………………… “Hey bayan Delice gülmeyin öyle Neyiniz varsa var Öyle yürümeyin öyle Han hamam Sonra karışmam”(...!...) ………………………………… Sabri Altınel
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Numan Kurt, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |