..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Mehtap Gözükan




25 Temmuz 2015
Tebliğden Ücret Almak Haksız Kazançtır!  
Mehtap Gözükan
Ramazan ve kandil günlerinde dini programlar, televizyonların reyting için vazgeçilmezi oldu. Özel günlere sıkıştırılsa da televizyonlarda din konulu programların olması çok güzel. Ancak güzel olmayan bir şey var; o da bu programlarda yer alan hocaların aldığı dudak uçuklatan rakamlar. Bu yazımda, din anlatılıp bundan geçim sağlanmanın Kuran'a tamamen ters olduğunu, ve alınan paranın da haksız kazanç olduğunu anlatmaya çalışacağım.


:ADIC:
Ramazan ve kandil günlerinde dini programlar, televizyonların reyting için vazgeçilmezi oldu. Özel günlere sıkıştırılsa da televizyonlarda din konulu programların olması çok güzel. Ancak güzel olmayan bir şey var; o da bu programlarda yer alan hocaların aldığı dudak uçuklatan rakamlar. Bu yazımda, din anlatılıp bundan geçim sağlanmanın Kuran'a tamamen ters olduğunu, ve alınan paranın da haksız kazanç olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Hayatlarını İslam'ı anlatmaya vakfetmiş en önemli kişiler nebi ve resullerdir. Dini anlatmak uğruna pek çok zorlukla karşılaşmış, evlerini, topraklarını terk edip hicret etmek zorunda kalmışlardır. Bu süreçte yaşadıkları maddi manevi zorluklara rağmen bu şerefli görevden asla yılmamış, canları ve mallarıyla mücadele etmişlerdir.

Tüm peygamber ve çevresindeki müminlerin meslekleri vardır. Kimi çobanlık yapar, kimi marangozdur, kimi ticaretle uğraşır. Vahyin geldiği dönemin zorlukları gözönüne alınırsa, o koşullarda dahi herkes çalışmış ve kazancının içinden ihtiyacını alıp, arta kalanın tümünü Allah yolunda, İslam'ı anlatmak için kullanmışlardır. Mümin ahlakı bunu gerektirir.

Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." (Bakara Suresi, 219)

Allah bir ayetinde; "Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir." (Hucurat Suresi, 15) buyurur.

Ayette de görüldüğü gibi Allah Kuran'da, müminlerin dini anlatmak karşılığında para almak şöyle dursun, İslam'ı tüm dünyaya yaymak için canları ve malları ile çaba sarf ettiklerini bildirir bize. Allah'ı anmak, O'nun dininden insanları haberdar etmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak farz ibadettir. Bu ibadeti yapmaya niyet eden kişi, ayetlerin hükmü gereği tüm imkanlarını Allah'a adar ve O'nun yolunda kullanır. Aksi, vicdana, Kuran'a ve sünnete uygun olmaz.

Kadrolu din adamı olup da bundan geçim sağlamak İslam'a terstir. Kişiye mesleğin ne diye sorulduğunda "din adamı" diye cevap vermek olmaz. Peygamberimizin ahir zamana işaret eden bir hadisinde, "okumalarına ve ilimlerine bedel, rızık alırlar ve dünyayı din karşılığında yerler" (1) derken kastettiği konu budur.

İslam'ı tebliğ, her müslümanın en önemli farz ibadetidir. Pek çok kişi, namaz kılması, oruç tutması gerektiğini, kendisine tebliğ edildiğinde öğrenir. Kılınan namazın ücretini Allah'tan bekleyen müslüman, yaptığı tebliğin ücretini de Allah Katında aramalıdır. Allah, acıklı azaptan kurtaracak olan en karlı ticareti şöyle bildirir;

Ey iman edenler, sizi acı bir azabdan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?
Allah'a ve O'nun Resulü'ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda çaba gösterirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. (Saff Suresi, 10-11)

Ayetten de anlaşıldığı gibi İslam'ı tebliğden para kazanmak değil, başka işlerden kazanılan paranın İslam yolunda kullanılması kişiyi acıklı azaptan kurtarır.

Bu açıklamaları okuyan bazı kişiler şöyle bir itiraz getirebilir: " Din adamları o kadar sene okuyorlar, elbette karşılığında para alacaklar". Bu tür teviller Kuran ayetlerinde bildirilen açık gerçekleri değiştirmez. Allah ayette, "Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuş kimselerdir." (Yasin Suresi, 21) der. Allah, uyulması gereken kişilerin, dini meslek haline getirip tebliğden ücret talep etmeyen kişiler olduğunu bildirir. Ücret talep etmeyenlerin hidayet bulduğunu söyler. Bu konunu tevili olmaz. Peygamberlerin sünnetine ve ayetlere titizlik göstermek gerektiğini insanlara anlatan kişilerin, bu anlattıklarına riayet etmeleri gerekir.

Peygamberlerin, gelen vahyi anlatmak için çevresinde toplanan müminlerden para istediğini hayal edin. " Bugün miras konusunda hüküm bildirildi, ama bunu size bildirmemin bedeli şudur. Bu miktarı toparladığınızda hükmü anlatacağım" diyen bir peygamber düşünebiliyor musunuz? Elbette bu mümkün değil. Hiç bir peygamber, anlatımları karşılığında sevgi dışında bir ücret istememiştir. Ücretlerinin Allah'a ait olduğunu bildirmişlerdir.

Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz? (Hud Suresi, 51)

Allah, "Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altındalar?" (Tur Suresi, 40) diyerek, tebliğden alınan ücretin "haksız" olduğunu bildirir.

Televizyonlarda dudak uçuklatan rakamlarla tebliğ yapan hocalar, kanalların kendi üzerinden kazandığı paradan bir pay alacaksa, kendi hesap numaraları yerine, bir hayır kurumunun hesap numarasını vermeleri daha uygun olur. Ya da İslami eser basan bir yayınevinin hesap numarasını verebilirler. O zaman samimi olduklarını, amaçlarının sadece İslam'ı tebliğ olduğunu anlayabilirz.

Sonuç olarak yapılması gereken, ayetin hükmüne tam uymak ve ''Ben sizden bir ücret istemişsem, artık o sizin olsun.Benim ecrim (ücretim), yalnızca Allah'a aittir. O, herşeye şahid olandır." (Sebe Suresi, 47) demektir...

(1) (Deylemi; Geleceğin Tarihi 1, s.27)

Mehtap Gözükan

Facebook: https://www.facebook.com/MehtapGozukan

Twitter: https://twitter.com/MehtapGozukan



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.



Mehtap Gözükan kimdir?

1971 doğumluyum. Heykeltraşım. Yaklaşık 10 yıldır dini konularda makale yazıyorum.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehtap Gözükan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.