..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir takım şeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsınız. Ben ise bir takım şeyler düşlerim ve "Niye olmasın?" diye sorarım. -George Bernard Shaw
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Dostluk ve Düşmanlık > Hakan Yozcu




25 Aralık 2015
Türkiye, Rusya ve Azerbaycan Üçgeni  
Hakan Yozcu
Türkiye’nin tek hatası “Kendini tam olarak anlatamayışı.” Türkiye, bu konuda diplomasi yapamadı. Dış elçilerimizin hiç biri, bulundukları yerlerde sorunu tam olarak anlatmadı. Türkiye’nin içinde bulunduğu pozisyonu dile getirmedi. Hepsinden önemlisi Türkiye kendini diğer Türk devletlerine de tam olarak anlatamadı. Kendini onlara tanıtamadı.


:ACFI:

               
     Rusya, yüzyıllardır Karadeniz’i Rus gölü haline getirip Akdeniz’e inmek ve oradan da tüm Avrupa’ya yayılmak, neticesinde de Dünya’ya sahip olmak hayalleri ile yaşayan bir devlet olmuştur.
Çarlık Rusya’sından tutun da Sovyetler Birliği’nden ve günümüz Rusya’sına kadar hep bu hayalle yaşadılar ve yaşıyorlar.
Son günlerde Rusya, barut fıçısının fitilini ateşleyerek bu hayallerini resmen su üzerine çıkardı. Kendine hedef olarak da Türkiye’yi seçti.
     Suriye’deki karışıklıktan da yararlanmak isteyen Rusya’nın tek amacı Ortadoğuya inmek ve burada konuşlanmak. Bu sayede de bölgeyi denetim altında tutarak Amerika’yı kıskaç altına alarak onlara karşı bir üstünlük kurmak. Yani Dünyanın liderliğine oynamak…
     Önce Afganistan’a girdi. Yıllarca burayı sömürdü. Bir türlü çıkmadı. Aşırı direnme karşısında burayı terk etmek zorunda kaldı.
     Günümüzde Ukrayna ile sorun yaşadı. Kırım’ı kendi topraklarına bağlamak istedi. Ukrayna’ya girdi. Ukrayna direndi. Savaşı bile göze aldı. Hala sorun devam ediyor…
     Bunlar da yetmedi Rusya’ya…
     Sözde yardım amaçlı Suriye’ye girdi. Birçok defalar, birçok ülkenin hava sahalarını ihlal etti. Kimseden çıt çıkmadı. Tek ses Türkiye’den geldi.
     Türkiye, kendi topraklarını savunmak için ikazlarına cevap vermeyen ve ihlale devam eden Rus uçağını düşürdü. İşte Rusya, bunu hazmedemedi. Çünkü Dünya önünde küçük düşmüştü.
     Adeta bir satranç oyununa başladı Rusya. Karşı hamleler yaptı…
     Türkiye’yi pişman etmek istiyordu. Bazı yaptırımlara başvurdu. Uygulanması gereken projeleri iptal etti. Ekonomik kısıtlamalara gitti. Türkiye’den aldığı gıda maddelerini iade etti. Alış verişi kesti. Doğal gaz ile tehdit etti. Türkiye’ye vatandaşlarını göndermez oldu. Türk işçilerine ambargo uyguladı. Bir daha işçi almayacağını açıklayarak, orada iş yapanlara da zorluklar çıkarmaya başladı. Birçoğunu esir aldı. Hemen vize uygulamasını hortlattı…
     Bunlar da yetmedi… Bazı yalanlara başvurdu: “Türkiye’nin IŞID ile işbirliği yaptığını ve Türkiye’nin petrolleri IŞID’den aldığını” açıkladı. “Ellerinde bununla ilgili belgeler olduğunu” söyledi. Ve şu anda Rus televizyonları tek yanlı olarak hemen her gün Türkiye’nin IŞID’den petrol aldığını gösteren filmler yayınlıyor…
     Türkiye’nin tek hatası “Kendini tam olarak anlatamayışı.” Türkiye, bu konuda diplomasi yapamadı. Dış elçilerimizin hiç biri, bulundukları yerlerde sorunu tam olarak anlatmadı. Türkiye’nin içinde bulunduğu pozisyonu dile getirmedi.
     Hepsinden önemlisi Türkiye kendini diğer Türk devletlerine de tam olarak anlatamadı. Kendini onlara tanıtamadı. Oysa bu devletler, Sovyetler Birliği’nden ayrıldıkları zaman Türkiye’yi hep ağabey olarak görmüşler ve onu örnek almaya çalışmışlardı. Ama gelin görün ki Türkiye onlara gerektiği gibi sahip çıkamadı.
Şuradan pay biçelim. Yıllar önce Azerbaycan’ın bağımsızlığı için çalışan ve hayatını bu yönde harcayan Azerbaycan’ın ilk Cumhurbaşkanı Elçibey’e sahip çıkmadı. Ona arka olamadı. Bunu gören Türk devletlerinin de güveni sarsıldı.
Diğer taraftan, bu devletlere giden iş adamlarımız, işçilerimiz de hep buraları ve burada yaşayanları yolunacak tavuk gibi gördüler. Birçok işte yolsuzluk ve usulsüzlük yaptılar. İşlerini layıkıyla yapmadılar. Bütün bunlar da güvensizliğin artmasına neden oldu. Ben, Bakü ve Kazan’a birkaç defa gittim. Maalesef burada konuştuğum kişiler, bu konularda hiç iyi şeyler söylemediler. Ve “Türkiye’nin kendine hayrı yok ki bize olsun” anlamında sözler söylediler.
Çok güvendiğimiz, kardeşimiz dediğimiz bu ülkeler, hala Rusya’nın egemenliği altındalar. Hala bir korku ve baskı altında yaşıyorlar. Dolayısı ile de Rusya hakkında olumsuz konuşmaya pek cesaret edemiyorlar. Bakınız, Kırgızistan Başkanı açıklamasında adeta Türkiye’yi suçlayarak “Türkiye’nin yanlış yaptığını ve Rusya’dan özür dilemesi gerektiğini” dile getirdi. Ve bu açıklama bizde soğuk duş etkisi yarattı… Ama maalesef gerçekler bunlar…
Sadece Azerbaycan bu konuda dik duruyor. Sadece Azerbaycan Don Kişotluk yapıyor. Bu da kendisine pahalıya mal olacak gibi. Neden mi?
Azerbaycan ile Ermenistan yıllar önce savaşmışlardı. Ve birkaç yıldır ateşkes içindeydiler. Ne oldu da Ermenistan birden bire ateşkesi bozduğunu açıkladı? Bu, savaş ilanı demekti. Rusya, tabii ki Ermenistan tarafını tutacaktı. Nitekim açıklama hiç de gecikmedi. Rusya, Ermenistan’dan yana tavır koydu ve Ermenistan’a asker konuşlandıracağını belirtti. Bu da şu demek: “Ermenistan ile Azerbaycan Savaşırken Rusya askeri ile Ermenistan’a destek verecek ve dolayısı ile Azerbaycan ile savaşacak.”
Yani burada Rusya, Türkiye’ye destek beyan eden Azerbaycan’ı cezalandırdı. Hıncını onlardan çıkarmaya çalışıyor. Başka bir söylemle Türkiye’nin ateşine Azerbaycan da yanıyor.
Geçenlerde Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan orduları birleşerek “Turan Ordusu”nu kurduklarını açıklamışlardı. Aslında Rusya’nın korkusu da buydu. Türkler birleşirse ne yapacaklardı? İşte bunun önüne geçmek ve bunu engellemek lazımdı. Kırgızları, bir nevi susturmayı başardı. Bakalım diğer devletlerin tavrı nasıl olacak merak ediyorum.
Benim gördüğüm şu: Türkiye, Türk Cumhuriyetleri Devletlerini çoktan kaybetmiş. Kafkaslarda Türkiye değil, Türk milleti var. Onlar da sahipsiz. Turan Ordusu lafta kalmış…
Azerbaycan azıcık destek olunca Rusya, hemen Ermenistan’ı üzerine saldı. Diğer Türkî devletlerine de gözdağı vermek istedi.
Şimdi işin aslına bakalım: Orta Asya Türkleri, olayları hep Moskova kaynaklarından takip ediyor. Yani tek yanlı ve Rusların isteğine göre bilgi sahibi oluyorlar. Çünkü Rus basını tamamen yanlı, yalan-dolan haberler ve kendilerini haklı gösteren sahte belgeler yayınlıyor. Biz ise gökten gelecek ilhamla bu insanların bilgilenmesini bekliyoruz.
Bu ülkeler, hala daha ekonomi ve demografik açıdan Rusya’ya bağlılar. O nedenle istedikleri gibi hareket edemiyorlar…
Bana göre şu an Türkiye, Azerbaycan ile ilgilenmeli. Rusya ile Ermenistan, kendi aralarında “Hava Savunması Antlaşması”nı imzaladı.
Türkiye de buna misilleme olarak Azerbaycan ile yekvücut olup bir askeri anlaşma imzalamalı. Birine yapılan saldırı diğerine yapılmış kabul edilerek müdahale hakkına sahip olmalı. İşte o zaman Türk’ün gücünü göreceklerdir.
Herkes biliyor ki Azerbaycan’ın karşısında Ermeniler değil, Rusya var. Azerbaycan’ın yanında da dost, kardeş bildikleri Türkiye olmalı…
      Burada şu soruyu sormadan edemiyorum: “Rusya, Türkiye ile savaşmayı göze alabilir mi?”
     Asla alamaz… Türkün askeri gücünü ve modern silahlara sahip olduğunu, bundan da öte çok güçlü bir imana sahip olduğunu, ölene kadar savaşacağını çok iyi biliyor. Nato mato hikâye…
     İşin aslı burada gizli: İman Gücü!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sessizliğin Hikayesi Üzrine
İnciraltı Şairleri
Bir Bahar Bekliyorum Üzerine
Denizli Türk Dünyası Şairleri Buluşmasının Ardından
Her Şey Gülüşünde Saklı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Cevahir Caşgir’den "100süz Şiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romanı
Boyacı’ya Büyük İlgi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vakit Gelince [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.