Gerçek bir sevgide diðer insanýn iyiliðini istersin. Romantik sevgide diðer insaný istersin. -Margaret Anderson |
|
||||||||||
|
Tek kiþilik koltuða yatarcasýna yayýlmýþ, baþýný arkaya yaslamýþ, uzun bacaklarýný karþýya uzatmýþtý. Koltuktan yarý beline kadar çýkardýðý bedeni ve uzattýðý bacaklarý, küçücük odasýný neredeyse baþtanbaþa geçmiþti. Koltuðun sol tarafýnda, annesinin dantellerinin bile enteresan bir þekilde üzerinde olmadýðý, bomboþ bir sehpa vardý. Ortada küçük bir halý, soldaki duvarýn hemen dibinde bir yatak, yataðýn altýnda bir çorap teki ve bir pena, yataðýn bitiþiðinde; üniversiteyi kazandýðýnda en iyi laptopla ikame edileceði vaadiyle satýlan bilgisayardan sonra bomboþ kalýnca, üzeri kitaplarla doldurulan çalýþma masasý, sað duvarýn dibinde; çoktandýr çalýnmadýðý için sehpasýnýn üzerinde mahzun bir þekilde duran akustik gitar, duvarda hala kaybolmamýþ sonuncu oku 7 numaraya saplanmýþ olan dart, oturduðu koltuðun hemen saðýnda az önce kapattýðý odanýn kapýsý, kapýnýn arkasýnda hiçbir zaman birbirinden ayrýlamayacakmýþ gibi görünen eþyalarla dolu, karmaþýk, kalabalýk bir aský, tam karþýsýndaki duvarda; en üst katta oturmalarýndan dolayý, önü hiçbirþeyce kesilemeyen yüksek dairenin yüksek penceresi duruyordu. Odaya ilk girdiðinde bu pencerenin perdesini ve tülünü ardýna kadar açmýþ, sokaðýn sarý, soluk ýþýðýnýn içeriye girmesine izin vermiþti. Bunun dýþýnda baþkaca bir ýþýkta yoktu. Kulaklýðýndaki þarký, “Beyond the horizon of the place we lived when we were young” diye baþladý. Pink Floyd’u ilk kez okuldaki bir arkadaþýndan duymuþtu. Üç yýl önceydi. Arkadaþý kendi kulaklýðýndan Comfortably Numb’ý dinletmiþ, meraklý gözlerle yüzüne bakarak “Nasýl buldun?” diye sormuþtu. “Çok beðendim” demiþti Mehmet. Gerçekten de çok beðenmiþti. Zira daha önce dinlediði hiçbir þeye benzemiyordu. Þimdi dinlediði High Hopes’u ise kendiliðinden, grubun þarkýlarýna internetten göz atarken bulmuþ, ilk duyduðu anda kelimenin tam anlamýyla vurulmuþtu. Þarký alýþýlmýþýn dýþýnda çok uzundu ama çok da kýsaydý. O gün, internet kafede 15-20 kez ayný þarkýyý tekrar tekrar dinlemiþ, mükemmel klibini; sanki ilk kez seyrediyormuþçasýna defalarca izlemiþti. Ýlk anda þarkýnýn, klipteki görsel muhteþemlikle o müthiþ etkiyi yaptýðýný düþünmüþ, sonrasýnda sadece kulaklýðýndan dinlerken de ayný yoðun duygulara kapýldýðýný görmüþtü. Üç yýl önceki o günden beri mp3’ünde duran þarkýyý, dinlemediði tek bir gün bile olmamýþtý neredeyse. Buna raðmen ne bir býkma, ne bir usanma emaresi göstermiþti. Bu þarký ünsiyet peyda etmiyor, bir tür alýþkanlýk oluþturarak býktýrmýyordu. Mehmet çocukluktan, gençlikten, özlenen dostluklardan, diðer tüm özlemlerden dem vuran, her þeyin eskiden daha güzel ve naif, çimenlerin daha yeþil, ýþýðýn daha parlak, akan suyun ve sonsuz ýrmaðýn daha saf ve temiz olduðunu anlatan þarkýyý ezbere biliyor ve anlýyordu. Her dinlediðinde, vücudunun karýncalandýðýný beyninin uyuþtuðunu hissediyor, kendini keyif verici maddelerle uyuþturulmuþ kadar aðýr ve bitkin buluyordu. Oysa damarlarýnda, az önceki yemekte içtiði koladan baþka bir þey dolaþmýyordu. David Gilmour soloya girince; tüm vücudu; kafasý, beyni, saçlarýnýn her bir telinin ucundan, el ve ayak týrnaklarýnýn en ücra zerrelerine kadar uyuþmaya baþladý. Vücudu, hiç alýþýk olmadýðý farklý salgýlar salgýlýyor, etini, derisini uyuþturuyor, burnunu sýzlatýyordu. Ruhu; bir anda hüzünle ve kederle burkuluveriyor, sonra birdenbire sevinçle dolup coþuyor, bedeni; durgunlaþarak, hemen uykuya dalacak biri gibi aðýrlaþýyor, birdenbire canlanýp yanýnda duran sehpayý karþýsýndaki pencereye fýrlatmak istiyordu. Çocukluðunu, mahallesini ve arkadaþlarýný düþünüyordu. Her þeyi özlüyordu. Gerçekten de eskiden çimenler daha yeþil, ýþýk daha parlak, akan su ve sonsuz gibi görünen ýrmak daha saf ve temizdi. O zamanlar mutluydu. Þimdiyse mutsuz ve her þeye kýzgýn. Babasý “18 yaþ bunalýmý geçiriyor oðlumuz” diye dalga geçiyordu. O ne anlardý? Mehmet’in yaþadýðý basit bir ergen bunalýmý deðildi. Ergen bunalýmýný, sýnýfýndaki bazý aptal kýzlar geçirirdi. Mehmet’inkisi bambaþka bir þeydi. Dünyada ondan daha mutsuz ve kötü durumda olan bir kiþi daha olamazdý. Tüm dünya, içerisindeki her þeyle birlikte O’na karþýydý. Bunun için yapabileceði hiçbir þey de yoktu. Mutlu olacak, sevecek, sevinecek hiçbir þey bulamýyordu. Diðer insanlar ve yaþamlarý da ölümüne sýkýcýydý. Üniversiteye gir, okulunu bitir, iþe gir, evlen, çoluk çocuða karýþ. O, bunlarýn hiçbirini yapmayacaktý. Alýþýlmýþýn dýþýnda çok farklý hayallere sahipti. Ýsterse çalýþacak istemezse çekip gidecekti, asla evlenmeyecekti, yerleþik bir hayatý olmayacak; tüm dünyayý karýþ karýþ gezecekti, bundan on beþ sene sonra, çok farklý bir coðrafyada, çok çýlgýnca þeyler yapýyor olacaktý. Zira; bundan on beþ sene sonra, otuzlu yaþlarýnýn ortalarýna geldiðinde; bir iþe girip, kendince bir hayat kurmaya çalýþýrken, dünyanýn asýl pisliðini ve çirkefliðini göreceðini ve her þeyi anlayacaðýný ama bu kez de çok geç kalmýþ olacaðýný, þu anda ölümüne nefret ettiði þu koltukta; mutsuz ve yýkýk bir þekilde oturduðu bu geceyi bile özleyeceðini ve çevresinde O’nu anlamadýklarýný düþündüðü ve bazen nefret bile ettiði; annesi, babasý ve arkadaþlarýndan çoðunun da olmayacaðýný, on beþ yýl sonra, orta yaþlý bir adam olduðunda da Pink Floyd dinleyeceðini ve bu tadý baþka hiçbir müzikte bulamayacaðýný, ancak bu kez; “Hayatta bu gruptan baþka bir þey yok”, “Hayatta bu müzikten deðerli bir þey yok”, “Hayatta beni anlayan tek insanlar bunlar” demeyeceðini, olsa olsa; “Dünyayý en iyi anlamýþ ve dünyaya saðlam bir parmak atmýþ, tüm zamanlarýn gelmiþ geçmiþ en iyi grubu; Pink Floyd’tur” diyeceðini bilmiyordu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © þinasi zafer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |