"Sevgi bilmekten doðar." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Bayýr, yaz aylarýnda bilye arabasý ve bisiklet; kýþ aylarýnda kýzak binmeye gelen çocuklarla dolup taþar, kýþ gecelerinde çocuklar; yer yer kül dökülerek körlenen yerlere evlerinden leðenlerle su taþýrlardý. Böylece; bayýrý çýkabilmek için az da olsa bir umudu kalmýþ olan ihtiyarlarý biçare býrakýr; azarlamalar ve beddualara aldýrýþ etmeden oyunlarýný oynarlardý. Zira bu azarlamalar ve yer yer kulak çekmelerin rövanþý, bayýrý ya inerken ya da çýkarken beceriksizce düþen büyükleri kahkahalarla izleyerek, pekâlâ alýnabilirdi. Bayýrdaki en güzel kýzak Mehmet’inkiydi. Babasý pýrýl pýrýl çelikleri tenekeciler çarþýsýndaki bir dükkândan getirip, kýzaðýnýn altýna çaktýðýndan beri mahallede geçilmez olmuþtu. Yüzünü yakarcasýna yalayýp geçen, altýnda takýrdayan çelikten bile daha soðuk rüzgârda; üþüyen burnu ve kulaklarýnýn sýzlamasýný bile unutturan süratlere ulaþýrdý kýzaðýyla. Gerçi, aþýrý derecede hýzlanýyor olmak baþýna dert açmýyor da deðildi. Bir keresinde; geceden su döküp cam gibi parlattýklarý bayýrdan aþaðý uçarcasýna giderken, mahalle fýrýnýnda ekmek yaparken caný çýkmýþ, iyiden iyiye aðýrlaþmýþ olan teknesini bayýr yukarý oflaya poflaya çýkarmaya çalýþan ve bayýrýn yarýsýný da epeyce geçmiþ bir teyzenin ayaklarýndan vurup yerden kesmiþ, teknesiyle, küreðiyle bir bütün olarak kucaðýna alýp, bayýr aþaðý gerisingeri götürmüþtü. Aþaðýda; bir taraftan yerlerde yuvarlanarak kalkmaya çalýþýrken, bir taraftan geliþigüzel savurduðu kürekle O’na vurmaya çalýþan kadýný ve kaba etlerine ve sýrtýna aldýðý kürek darbeleriyle kývranan küçük bedenini hatýrladýkça, kahkahalarla gülerdi. Bir baþka kýþ gecesinde ki Ocak ayýnýn en soðuk günlerinden biriydi; bir toptancý; kamyonunu anlýk bir cesaretle cam gibi bayýrdan aþaðý sürmeyi denemiþ, ilk andan itibaren kaymaya baþlayan kamyon; önce bayýrýn sonundaki elektrik direðine, sonra da yanýndaki tek katlý evin duvarýna çarparak durabilmiþti. Baþta kimseye bir þey olmamýþsa da, duvarý yýkýlan ev ve yanýndaki evlerden korkuyla çýkanlar, gece karanlýðýnda þaþkýnlýkla birkaç dakikalýðýna sokakta dikildikten sonra, galeyana gelerek kazazede þoföre temiz bir dayak atmýþlardý. Dayakçý mahalleli; herkesin derin uykuda olduðunu, büyük bir gürültüyle evlerinin baþlarýna yýkýldýðýný, kýyamet kopuyor sandýklarýný; bu þok ve korku içerisinde aslýnda istemeden adama saldýrdýklarýný günlerce anlatarak; vicdanlarýný rahatlatmaktan çok, attýklarý dayaðý haklý bir nedene dayandýrmaya çalýþmýþtý. Yaz geldiðinde bayýrda, bilye arabasý ve bisiklet binilirdi. Babasý bilye arabasý için bir yerlerden en büyük boy rulmanlardan bulup getirmiþ, üzerine de bu rulmanlara yaraþýr dev bir kasa oturtarak, en büyük ve gösteriþli arabayý yapmýþtý. Mehmet de sokaktan topladýðý kiremit ve tebeþirlerle öyle güzel boyamýþtý ki arabasýný. Ona þeytan ismini vermiþti. Þeytan Rýdvan’ýn ortalýðý kasýp kavurduðu yýllardý. Araba devasa tekerlekleriyle Rýdvan kadar hýzlýydý. Üstelik Rýdvan gibi nazik ve kýrýlgan da deðildi. Tüm çocuklar þeytanýn baþýnda kuyruða girer, bir turluðuna binebilmek için Mehmet’e rüþvet verirlerdi. Rüþvetler bazen turbo sakýz, bazen kader kýsmetten çýkan pralin çikolata, bazen de kavut olurdu. Bazý günlerde; bisikletlerin frenlerine hiç asýlmadan, en hýzlý þekilde ve en kýsa sürede bayýrý inebilme oyunu oynanýrdý. Bu oyunu, mükemmel fren sistemlerine sahip olmalarý nedeniyle frenlerine en geç asýlan, pahalý ve gösteriþli dað bisikletleri kazanýrdý. Ucuz bisikletlerse, onlara kafa tutabilmek için tüm cesaretlerini sonuna kadar kullanýr, çoðu kez bayýrýn sonundaki kaldýrýma çarparak; sekiz olmuþ cantlarýyla yaralý bedenlerini alýp tamircilerin yolunu tutarlardý. Bisikletler tamirden geldiðinde her þey unutulur; elleri býrakarak bayýrý inme ve çýkma yarýþý yapýlmaya baþlanýrdý. Bu yarýþta; insanýn çocukluk dýþýnda baþýna gelse aylarca rapor alacaðý fecilikte düþüþler yaþanýr, biraz ovunduktan sonra kalkýlýp; üstünü baþýný ve kanayan yerlerini yýkamak için mahalle çeþmesine gidilirdi. Çoðu zaman bu düþüþlerden ve yaralanmalardan, bazen de bizatihi oyunun kendisinden býkkýnlýk gelir, bütün gün boyunca defalarca tekrar edilecek futbol maçlarý yapýlmaya baþlanýrdý. Maçlar beþte devre onda biter usulüyle yapýldýðýndan, bayýrýn aþaðýsýnda kalan taraf her zaman hapý yutardý. Zira; her ne kadar ikinci yarýda diðer takým aþaðýya geçse de, ilk yarýda yukarýya gelmeye çalýþmaktan zaten caný çýkmýþ olduðundan, bir varlýk gösteremezdi. Bazý günlerde, mahallenin haþarý çocuklarý, bir yerlerden bulup getirdikleri kocaman kamyon ve traktör tekerleklerini, fütursuzca bayýrdan aþaðýya yuvarlardý. Bütün neþenin kaçtýðý, muhabbetin bozulduðu anlardý bunlar. Mehmet, tekerleðin yuvarlanýþý boyunca, nenesinin öðrettiði bazý dualarý okur, bazen de gözlerini elleriyle sýkýca kapatýrdý. Zira; bayýrýn sonunda birdenbire çýkabilecek bir insanýn katiyen kurtuluþunun olmayacaðýný, dev gibi lastiðin altýnda ezilip kalacaðýný, çocuk aklýyla bile idrak edebiliyordu. Bereket çok da iþlek olmayan bayýrdan pek fazla kimse gelip geçmez, lastik aþaðýdaki kaldýrýma ve birkaç evin bahçe duvarýna çarparak ve yalpalayarak çeþmenin yanýna kadar gidip devrilirdi. Galiba ilk kez böyle bir anda ve henüz dokuz yaþýndayken, hayattan ve ölümden korkmaya baþlamýþtý. Daha sonra; en can arkadaþý biz baþka þehre taþýnýyoruz babamýn tayini çýkmýþ dediðinde, mahallenin en öfkeli ve gaddar adamýnýn camýný kazara kýrdýklarýnda, mahalle savaþý yaparken bir çocuðun kafasýna taþ attýðýnda ve akan sicim gibi kaný ilk kez gördüðünde, çok hýzlý bir arabanýn geçmesini beklemeden karþýya koþarken acý bir fren sesi kulaklarýnda çýnladýðýnda, aðzýndan salyalar akan kocaman bir sokak köpeði mahalledeki tüm çocuklara saldýrdýðýnda, okulda þakalaþýrken ittiði sýra arkadaþýnýn kafasý radyatöre çarptýðýnda, yoz ve çirkin bahçelerde ýsýrgan otlarýyla savaþýrken altmýþ santimlik yavru bir yýlan gördüðünde, tek baþýna eve yürürken baþka bir liseden gelen on beþ kadar serseriden “Bizim kýzlarla konuþmayacaksýn” ültimatomunu aldýðýnda, babasýnýn arabasýný gizlice kaçýrýp tamponunu kaldýrýma çarptýðýnda ve korkuyla geri getirdiði arabanýn yerine bir baþkasýnýn park ettiðini gördüðünde, “Sen çok iyi bir insansýn Mehmet ama ben seni arkadaþ olarak görüyorum” diyen Bahar’ýn gözlerine bir anlýðýna baktýðýnda, O’nu ona çok yakýþan okul formasýyla ve hoþ endamýyla bir baþkasýyla el ele ilk kez gördüðünde, kazandýðý üniversiteye kayýt yaptýrmak için Ýstanbul’a ilk kez gittiðinde ve devasa kampüsü ilk kez gördüðünde duymuþtu benzer bir korkuyu. Aslýna bakarsanýz; korku hakkýnda pek bir þey de bildiði söylenemezdi. Zira; ufak tefek bazý rahatsýzlýklarý dýþýnda neredeyse sapasaðlam olan babasýnýn ölüm haberini veren telefonu almamýþtý henüz. Ölümü ve ölen kiþinin bu dünyada bir daha görülemeyeceðini düþünmemiþ; salt, saf ve katýþýksýz bir acýdan müteþekkil gerçek korku damarlarýný yakýp geçmemiþti.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © þinasi zafer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |