Biz Türk milleti olarak sadece kâğıt üzerine imza atmayız, hayatın her alanına da merhametimizle gülümsemelerimizle imza atarız. Ecdadımız tarihte o kadar çok imza atmış ki dört kıtaya, aradan geçen yüz yıl sonra bizlerde onlara yetişemesek de imzalar atmaya devam ediyoruz. İmza atmak kimliktir, özün yansımasıdır, ecdadın attığı imzalar sınırsız bir anlam dünyasına sahiptir. Dünyanın bir ücra köşesinde zulüm gören mazluma koşan, ona yardım için aşevleri, külliyeler, hanlar, hamamlar kuran… Özünde yapısında bu imzanın insan vardı, insanın mutluluğu vardı, bizden başka kimse böyle imza atamaz, astada geçenlerde sırıtarak atan şerefsizler gibi Filistin’i baş şehir yaptıklarını milletin gözüne sokarak kör edercesine konsoloslukları taşıyarak yıkanlar gibi şerefsizliğe imza atanlardan olmadık çok şükür.

Yıkıma giden insan hayatını inşa etmek için imza atan ecdadın yolundan giden bizler, bunu imanımızın gereği olduğu için yapıyoruz. Bizim çağrılarımız insanın mutluluğu içindir, o nedenle ecdat dört kıtaya merhameti imanı gülümsemeyi taşıyarak yönetti, halada şimdilerde buna muhtacız ve lakin yavaş yavaş yerimizden kalkarak yürüyerek, gerçekleştirmek için yola çıkıyoruz. İman bize ne söylüyorsa neyi ifade ediyorsa, onu yapmakla mükellefiz başarılı oluruz olmayız o ayrı bir konu, niyet en önemlisidir, diyerek daha birçok güzelliklere imza atmak adına Rabbim yardımcımız
olsun selamlarımla, vesselam.

Mehmet Aluç