Hayat, insana pek çok sınav ve mücadele sunar. Bu süreçte insanın en çok arzuladığı şey, kendisini hiçbir zaman yalnız bırakmayacak, her zaman yanında olacak ve ona güven verecek bir dosttur. Fakat böyle bir dost, yalnızca Rabbimiz olan Allah’tır. Allah, iman edenlerin en yakın dostu ve destekçisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır, zorluk anlarında yanlarında olur ve onları düşmanlarına karşı korur. Bu bağlamda, insanın hem dünyada hem de ahirette sahip olduğu en güvenilir dost Allah’tır. İnsan, hayatı boyunca bir güç, destek ve koruma arayışı içindedir. Zorluklar karşısında kendisine yardımcı olacak, sıkıntılarını giderecek bir dayanak bulmak ister. Fakat bu arayışta, çoğu zaman en güçlü ve her şeye kadir olan Rabbini unutur. Bunun yerine, kendisine hiçbir fayda sağlamayan ve zarar veren dünyevi varlıklara ya da şeytana yönelir. Bu durum, insanı karanlık bir hayata sürükler. Nitekim Bakara Suresi’nde şöyle buyrulmuştur:
"Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır." (Bakara Suresi, 257).
Allah’a iman eden ve bu imanda samimi olan kimseler ise huzurlu ve şerefli bir hayatın içine girerler. Onlar için Allah, her zaman en güvenilir dosttur. Rabbimiz, onları dünyevi kötülüklerden korur ve ahirette de tükenmeyecek bir mülkle ödüllendirir. Allah, müminleri her türlü sıkıntıdan kurtaran ve onları karanlıklardan aydınlığa çıkaran bir dosttur. Bu dostluk, hiçbir zaman sona ermez. İnsan doğduğu günden itibaren Allah’ın koruması altındadır ve bu koruma, iman edenler için ölümden sonra da devam eder.
Kuran-ı Kerim’de Allah’ın veli sıfatı birçok ayette dile getirilmiştir:
"Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter." (Nisa Suresi, 45).
Bu ayetler, Allah’ın insanın hayatındaki yeri ve önemi hakkında derin bir farkındalık sağlar. Rabbimiz, insanın hem içsel dünyasını hem de dışsal koşullarını en iyi bilendir. Bu nedenle, yalnızca O’na tevekkül etmek gerekir:
"O zaman sizden iki grup, neredeyse 'çözülüp geri çekilmek' istemişti. Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı. Artık mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir." (Al-i İmran Suresi, 122).
İnsan, çoğu zaman farkında olmadan, kendisine düşman olan şeytanı dost edinir. Şeytan, insanı doğru yoldan saptırır ve onu karanlıklara sürükler. Bu dostluk, insanın hem dünyadaki huzurunu hem de ahiretteki kurtuluşunu tehlikeye atar. Halbuki Allah, insanın gerçek dostu olarak ona her zaman doğru yolu göstermektedir.
Nitekim Şura Suresi’nde Allah’ın rahmeti ve yardımseverliği şu şekilde anlatılır:
"O'dur ki, onlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini serip-yayar. O, Veli'dir, Hamid'dir." (Şura Suresi, 28).
Allah, insanın hayatındaki her anı kontrol eden ve onun ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan yegâne dosttur. O, insanın hem dünyevi hem de manevi ihtiyaçlarını bilir ve bunları karşılamak için rahmetini sergiler. İnsan, yaşamını Rabbine yönelerek sürdürdüğünde gerçek huzura kavuşur. Çünkü Allah, ona her zaman güvence verir ve onu asla yalnız bırakmaz. Bu dostluk, insana hem dünyada hem de ahirette şerefli bir hayat sağlar.
"Kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O'dur." (Şura Suresi, 25).
Bu ayet, Allah’ın kullarına karşı ne kadar merhametli ve bağışlayıcı olduğunu göstermektedir. Rabbimiz, hatalarımızı affetmekte ve bize yeni bir başlangıç fırsatı sunmaktadır. Allah, insanın hem dünyada hem de ahirette en güvenilir ve en sadık dostudur. İnsan, yalnızca O’na tevekkül ettiğinde huzur ve güven bulabilir. Şeytanın dostluğunu reddedip Rabbine yönelen kişi, karanlıklardan kurtularak aydınlığa kavuşur. Bu nedenle, hayatın her anında Allah’a yönelmek, O’nun emirlerine uymak ve yalnızca O’ndan yardım dilemek en doğru yoldur. Çünkü gerçek dost, yalnızca Allah’tır.