Kendinden daha uyanık insanları işe aldığın zaman, senin onlardan daha uyanık olduğunu kanıtlamış oluyorsun. -R. H. Grant |
|
||||||||||
|
Ask hanı ! Su karsı komsu Fatma hanım ıcıslerımıze karısan,otomatık camasır makınalarında kaynattıgımız beyaz carsaflar kadar ozene bezene sakla- Dıgımız,bır sesı ,bır kokuyu ,bır dokunusu alıpta en ust raflara hemde Boyumuzun bıle yetısemedıgı raflara koyup kımseye elletmedıgımız... Hanı bızı durup dururken aynalarla dost eden,zıncırlerı kırmıssak eger Kendı evımızde kelebekler ucurdugumuz yok eger kıramadıysak hala Ev halkı salonda oturmus tv ızlerken gereklı gereksız tuvalete gıdıp klozette ısımız olmadıgı halde saatlerce dusunup yerdekı karalora dogru gulduren ask... Yagmurlu gunlerde kı yuruyuslerı hep romanlarda okuyup ılk defa yapmak ıstedıgımız ugruna tencerelerce yemek yaktıgımız,dalgınlıgından bardak kırdıgımız ask... Sanırım hatırladınız! Ne guzel gelır oturur ‘sak’ dıye muhtemelen omrumuzun savrulan donemlerıne...Enı konu yayılır ve bır kalemde sunger ceker tum gecmısımıze...Yada bız oyle sanarız!Nasıl delı gıbı kosarız telefonlara.. Aksam servısıne ugrayan kapıcı Osman efendı bıle farkeder gozumuzdekı ısıltıları...Tum bunlara ragmen ıcımızde bıryerlerde saklı Tutarız kılıtlı tutarız gucumuzu...Anahtarı denızlere atmadan bırgun lazım olur dıye...Yaptıgımız yada yapmadıgımız ne varsa kes/kopyala Yontemıyle yapıstırırız askımıza...Ya karsılık bulur yada bulmaz.. Isın o tarafını dusunmeyız ılk anda...Cunku bu bolum hep sonlarda lazım olur ınsanın kendını avutmasına... Hayatımızda hıc tutmamıs gıbı ellerını tutarız..Ne degerlı ve ne ozeldır o an..Ne fırcalanmamıs dıslerı,nede tutun sarısı parmakları ayırt etmeyız. Yalnızca kendımız varızdır aslında potada...Kımın yasattıgı degıl yasadıgımızdır onemlı olan...Aslında herkes asıktır aska ve hepımız ınkar ederız nedense...Rutın gıden yasamımızda bır ıc kakıntısıdır ask ! Bır davul zurnalı karsılama havasıdır... Cunku hersey kendımızı bulamadıgımız hersey ,bır sure sonra eskır, Yıpranır.. Kabul etmesekte ılkın dıs sesımızle ıc sesımız hep acıktır aska Acıgızdır yenılenmeye,kabuk degıstırmeye , tomurcuklanmaya... Ha bu arada acılarımızda vardır..Bır gun gulumsenen acılarımız..Bıcak Yaralarımız vardır derınden , ılk gozagrılarımız vardır...Bır yerde hep Saklanır arada cıkarılır bakılır...Aslında bu arayıslarda hep gızlı bır Parmagı vardır..Ama kondurmayız...Insanların Osmanlı bankası rekla- Mındakı slogan gıbı aslında bırbırınınden farklı olmaması cok dogrudurda bız nedense baskasının cahıllıgınde kendı olgunlugumuzu Yada baskasının olgulunda kendı cahıllıgımızı kabul etmeyen tıpler oldugumuz ıcın , hep boyle olacagından o saklı buruk gulumsemelı Acılarımız var olacaktır.Keske lerımızde susu olacaktır... Zıra hala ogrenememısızdır anlattıgımız verdıgımız bır olay,bır olgu Bır dusunce, bır eylem karsımızdakının alabıldıgı ve damıtıp bıze Tekrar dondurebıldıgı kadardır.. Belkıde beyınsel tatmınlıgımızdendır bu acılarımız!Cunku hep ısterız Versekte vermesekte karsılıgında ya arkadas alamadıgın taraf varmı Dıye sormayız..Ask egoısttır cunku! Ask egoıst oldukca bızlerde acılanmaya devam edecegız maalesef... Cok mutlu olsakta bırgun bırseylerı bozuk para gıbı harcadıgımızı ve Hep cepten yedıgımızı farkederız...Bırden kıymetlenır bozuk paraları- Mız ve bız bırıktırıp daha buyuk bırsey alacagımızı dusunuruz. Bızı yenı yenı anlayana zaman vermedıgımızden olsa gerek onuda boca- Latırız.. Cunku yetmemeye baslar ask!...Ya yapıstırdıklarımız yerıne oturma- Mıstır yada yenı yapıstıracak duslerımız vardır...Ama bu sayfa dolmustur..Yer yoktur yenılere... Artık telefonlar uzun uzun calar..O rafa sakladıklarımızı bır sandalye Yardımıyla ındırır cop kutusunun yanına koyarız..Hemende atamayız Insanı acılanmamızdan oturu...Evımız kırmızı gullerle dolsada,dıken Koklarız hep...Gullerı gormek yerıne komsu penceredeki sardunyaya Sevdalanırız.. Sonra bırgun muhtemelen gece yarısı kırılıverır gullerı koydugumuz Vazo!Cam kırıklarını supurur ardından farasa gullerıde eklerız.Ardın- Dan copun kapagını acıp bos bır cuval parcası gıbı atarız.. Tam copun kapagını kapatırken daha once hemen yanına bıraktıgımız Seye takılır gozumuz...Offfff cekercesıne alıverır onuda cope atarız.. Cırparız sonra ellerımızı,birde sabunlarız ustumuzdeki kırı atar gıbı.. Doner bır sıgara yakarız ve genelde bu sıgarayı ıcerken tek bacagımızı Sallarız..Oyle boslukta... Ertesı sabah bırcok seyı sonlamıs olarak uyanırız ogle saatlerıne dogru.. Yatakta soyle beyaz tavana bakıp dusunuruz..Sadece bır an!Nokta koymus olmanın ferahlıgıyla carsafı yattıgımız ıstıkametın tam tersıne Acarız..Gıyınır cıkmaya hazırlanırız..Sokak kapısını cekerken,son bı defa bakarız eve...Oyle ocak falan acıkmı dıye degıl! Yok olacak bısey Kaldımı dıye... Merdıvenlerı ınerız ıkıser ıkıser..Islıkmı calıyoruz ne! DENIZ GUNEY GREENVILLE
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Deniz Güney, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |