..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Çağdaş Sanat > Yücel Dönmez




1 Nisan 2004
Çağdaş Sanatlar Müzesi Olmayan Ülke Çağdaş Sayılamaz...  
Yücel Dönmez
Yıllardır üvey evlat muamelesi gören çağdaş sanatlarımız ve çağdaş sanatçılarımız, çağdaş bir sanat müzemizin olmaması burukluğunu yaşıyorlar...


:CFDC:
Yıllardır üvey evlat muamelesi gören çağdaş sanatlarımız ve çağdaş sanatçılarımız, çağdaş bir sanat müzemizin olmaması burukluğunu yaşıyorlar...
Avrupa ve Kopenhag kriterleri diye habire kafamızı şişirenler, olmadık yaptırımları kabullenirken, çağdaş sanatsız bir ülkenin olmayacağı gerçeğini nedense bir türlü göremiyorlar... Bir ülkenin çağdaş sanatta olduğunu ise, çağdaş sanatlar müzesi vurgular...
Bunda cahilliğin, bilgisizliğin ve beceriksizliğin rol oynadığını hepimiz biliyoruz...
Bilmiyorsanız öğrenin, bir bilene danışın ve bu utanç tablosunu ortadan kaldırın...
Türkiye’ye gelen turistlere geçmiş medeniyetlerimizin eserlerini sunmaktan öte bir sanat gerçeğimiz sanki yok...
YURT DIŞINDAKİ SANATÇILARIMIZ...
Türkiye’de yetişmiş bir sürü resim ve heykel sanatçımız, kendi ülkelerinde istediklerini bulamadıkları için yurt dışında yaşamayı seçerken, yurt dışında sanat alanında elde ettiğimiz başarılar bile Türkiye’deki yetkililerimizin uyanmasını sağlayamamıştır...
Ülkemizdeki zenginlerimiz, desinler açısından koleksiyonlar yapmaya çalışırken,yanlarında taşıdıkları sözde sanat danışmanları ile,çağdaş resim sanatımıza darbeler üstüne darbeler vuruyorlar...
Gerçek sanatçılarımız dışlanırken, birtakım medyatik isimler ön plana çıkarılmaya çalışılıyor ve kimin arkasında dayısı var ise, sanatçı olarak ün yapıyor...
Ülkemizde gerçek bir resim eleştirmeni yok. Bu işe hasbelkader soyunmuş olan bazı isimlerin de, büyük sorumluluk taşıyan eleştirmenlik kurumunu nasıl götürdükleri, gerçek sanat çevresince iyi biliniyor...
İş Bankası, Eczacıbaşı, Yapı Kredi gibi büyük kuruluşlarımız sergiler açıp, sanat kitapları ansiklopediler gündeme getirirken, nedense ansiklopedileri hazırlayanlar, belli isimlerin, kendilerine yakın olanların girmesi açısından çaba gösteriyorlar... Bu gün Türkiye’de sözde sanat tarihimiz adına basılmış olan kaynak kitaplarda, yurt dışında başarılar elde etmiş ve sanatta yenilikler ortaya koymuş birçok sanatçımızın ismi yok... (NewYork’ta yaşayan ve uluslararası sanat platformunda başarılara imza atmış genç sanatçılarımızı Türkiye tanımıyor)
Sanat kaynağı olarak sunulan kitapları hazırlayanlara sorduğumuzda, “Sizler yurt dışındasınız sizlere ulaşılamıyor bu yüzden unutuluyorsunuz” diyerek, özrü kabahatlerinden büyük yanıtlar veriyorlar...
SANAT FUARLARI
Sanat fuarları adı altında sunulan etkinlikler son yıllarda bölünmelere uğramıştır. Sanki bu konuda çok fazla potansiyele sahipmişiz gibi, kendi ekiplerini kuranlar bu konuda Türk sanatını temsil etme açısından kollarını sıvıyorlar... Oysa yapılanları incelediğinizde karşınıza koskoca bir fiyaskonun çıktığını, ticari bir oyunun döndüğünü görüyorsunuz; burada sanat göz boyama sanatına dönüşmüş oluyor...
Yurt dışından galeri getirmeye çalışıyorlar. Bakıyorsunuz ki, bir fuar komitesi yıllardır, Fransa’dan aynı grubu Türkiye’ye getirip, Fransanın en büyük ressamları diye sunuyorlar... Bu arada uyanık Fransız organizasyoncu oyunu iyi oynuyor...
Getirdiği toplama sanatçılardan belli paralar alarak bu işi ticaret olarak yapan Fransız organizatör, belli miktarda resmin de Türkiye’de satılması koşulunu öne sürüyor ve on binlerce doları cebine koyarak ülkesine dönüyor...
Türkiye’de resim ve heykel sanatı ile ilgili fuarcılık, Plastik sanatlar derneği ve sayın Hüsamettin Koçan’ın gayretleri ile 1990 yılında gündeme getirilmiş, sonradan el değiştirerek, amacından saptırılmıştır...
Şimdilerde bu işi Tüyap daha özverili yapmaya çalışıyor fakat bu kuruluşa da gereken destek gösterilmiyor...
Amerika’dan katıldığımız bir fuarda, sözde resim koleksiyoncuları, satın almaya karar verdikleri resimler için belli isimlere danışmaya kalkınca, satışlar engellendi ve daha sonra Amerika’dan ülkemize gelecek olan ressamların da önü kesildi. Oysa neler planlanmıştı...
SANAT DERGİLERİMİZ...
Türkiye’de sanat dergilerimiz var fakat sanat dergilerimiz, büyük bir körlük örneği vererek, sadece kısır bir çevreden haberler vermekte, yurt dışında ve hatta yurt içinde neler yapılmış neler yapılıyor bunları araştırmak zahmetine girmemektedir. Geçmişte azda olsa Türkiye’de gerçekleştirilmiş olan dünya çapındaki sanat olayları araştırılmladığı için unutturulmuştur.
Kendi değerlerimize sahip çıkmak açısından orumsuzluk örneği vermişiz...
Dergilerimiz, kendilerine ulaşan yurt dışındaki sanatçılarımıza ise, sanki bu işin uzmanıymış gibi davranarak, arabesk bir tarz ortaya koymaktadırlar... Oysa yurt dışında sanat yaşamlarını sürdürenlerden öğrenecekleri çok şey vardır, farkında bile değiller...
Üç dört hafta bazı sanat kurslarında eğitim görmüş olanhobicileri ressam diye gündeme getirmeye devam etmeyi de sürdüren bazı sanat dergilerimiz, sanat hizmet adına zarar veriyorlar...
Gazetelerimizin sanat sayfaları ise,özverili fakat deneyimsizlikten, sanki sanat dergilerini takip etme gibi bir özellik içinde bulunuyorlar...
Resim sanatını sadece Batı’da yapılanlar olarak kabul eden bazı düşünceler, karşılarına bir Türk sanatçısı tarafından farklı değerler çıkarıldığında ise nedense rahatsız olmakta ve örtbas etmek için çaba göstermektedirler...
Resim sanatı büyük bir dedikodu mekanizması oluşturmuş olduğu içindir ki, bazı sanatçılarımız kendilerini bu dedikodu çevresinden uzak tutarak, ülkesinin dışında sanata soyunmuşlardır...
ÇAGDAŞ MÜZE YILAN HİKAYESİ...
Yıllardır bu anlattığımız çevreler çağdaş bir sanat müzesi kurulması için konuşur dururlar fakat ortaya bir şey konulmaz. Resim çevresi genellikle günlük yaşamayı tercih ettiği içindir ki bu sürüp gidiyor...
Çağdaş sanat müzesi bu kesimler tarafından gerçekleştirilebilir ise, .u defa da ortaya karmaşık bir sürü olaylar çıkacaktır. Bu nedenle, Türkiye’de çağdaş bir sanat müzesi kurulacaksa ki kurulması zorunludur, buna devlet soyunacak ve gerçekten çağdaş Türk resim ve heykelini ortaya koyan eserler müzeye alınacaktır... Yoksa şimdi sanat çevremizde gördüğümüz gibi, çağdaş müzemizde de Batı’dan kopyalar ile sözde bir müzecilik oynamayı seçer ve uluslararası sanat çevrelerince ciddiye alınmayız...
Ülkemizde yetenekli ressam ve heykeltraşlarımız var ve bunları açıkça görüyor ve biliyoruz...
Türkiye’de Devlet resim ve Heykel müzelerimiz var ise, Çağdaş Devlet resim ve Heykel müzelerimiz de olabilir. Özel teşebbüs bu işi kıvıramayacaksa, devlet bu işe soyunur ve müze için Dünya Bankası gibi kuruluşlardan da kredi alınabilir.
Bir çağdaş müzenin yaşama geçirilmesi için, 100-150 milyon dolar harcayabilirsek, gelecekte bu yatırılan paranın çok üzerinde müzeden gelir elde edilebilir ve hem de müzedeki eserlerimiz değerlenerek, yatırılacak paranın çok üzerinde değerler ortaya çıkar...
Bir çağdaş müze projesi gerçekleştirildiğinde ise, bugün Türkiye’de haklarında şaibeler dolaşan isimler de bu konudan uzak tutularak, kavga gürültü çıkarılmadan gerçekleştirilir.
GERÇEK GALERİLERİN YAŞATILMASI...
Bugün Amerika’da sanat devlet tarafından büyük destek görüyor fakat spor görmüyor. Bunda bir bildikleri vardır herhalde...
Sanatçı kuşakların yetiştirilmesi ekonomik gelişmeye katkı sağlıyor ve bu bilimsel araştırmalar ile saptanmıştır...
Devlet Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde okullara sanatçılar götürmeyi planlarken, bu işi yurt dışında yapmış olan uzmanlarımız araştırılmıyor. Yapılmak istenini incelediğimizde şaşırmaktan başka bir şey yapamıyoruz...
Milli eğitim bakanlığının yapmaya çalıştığını, biz geçtiğimiz yıl, İstanbul’daki bir ortaokulda pilot proğramolarak başlattık ve kurduğumuz sanat atölyesi sayesinde hem öğrenciler ve hem de veliler sanat eğitimi görebiliyor.
Fotoğraf klübü kurdurduk ve fotoğraf makinaları ile video kamerayı öğrencilerin kullanabilmesi gerçekleştirildi. Şimdi de bir uzay klübü için kollar sıvandı... türkiye’de ahkam kesenlerimiz ne yapıyor?
Yetiştirdiğimiz bir sanatçı bu sanat atölyesinde dersler verekek katkıda bulunuyor...
Kimsenin kimseden haberi olmadığı ve araştırma yapma zahmetine katlanılmadığı için, bu çabalarımız da münferit olarak kalıyor ve toplumsal olarak yararlanma yoluna gitmiyoruz...
BANKA GALERİLERİ...
Banka galerileri de kendilerine çeki düzen vermelidirler. Banka galerileri bu işi ticari amaçla yapkmayı sürdürdükleri içindir ki, bu işe profesyönel olarak soyunmuş olan bir çok değerli galerimiz de, zarara uğramıştır. Bankalar yaptıkları sanat etkinlikleri ile, belli bir koleksiyona sahip olabilir, ve sanat açısından bir hizmet ortaya koymuş olurlar bu da onlara yeter. Ayrıca bu işten de para kazanmaları, sanatın kullanılıyor almasına yol açar...
SANAT ESERİ SATIN ALMAK...
Bankalar ve diğer özel kuruluşlar resim ve heykel satın alırken, yanlarında çalıştırdıkları sanat danışmanlarına değil, gerçekten .bu işin araştırmasını yapmış ve gelecekte değerlenecek eserleri sezebilen isimlere önem vermelidirler...
Bu konuda başımdan geçen bir olay, zenginlerimizin nasıl resim aldıklarını da açıkça ortaya koymaktadır;
Sayın sabancı bir sanat fuarında sergime gelerek, resimlerimin önünde televizyon kameralarına güzel laflar etti ve aramızda şu diyaloğ geçti;
-Ağam sen bunları Amerika’da sergilediysen ülkemiz için çok büyük bir iş yapmışsındır”
-Albette sergiledim, hemde Amerika’nın üç büyük çağdaş müzesinden birinde de sergiledim ve ünlü bir televizyon kanalı, “Chicago’s very own” (Chicago’nun kendine özgü sanatçısı) diye ünvan verekek müzedeki sergimden beni dört kez Amerika’ya tanıttı...
-Ben böyle resimleri ilk defa görüyorum, daha önce hiç görmemiştim...
-Mutlaka görmemeşsinizdİr çünkü kendi koleksiyonunuzda bile bulunmuyor... Aümerikalı eleştirmenler bu resimleri gerçek çağdaş Türk resmi olarak kabul ediyorlar...
Ve başka bir şey demeden gitti.
“Koleksiyonumda bir resmin bulunsun” diye bir jest de ortaya koymadı. Çünkü kendisine, sanat danışmanı tiyo vermedikten sonra kimseden resim almazdı. İsterseniz ağzınızla kuş tutmuş olun... İsterseniz ülkenizin sanat imajını yurt dışında televizyonlara, gazetelere, ansiklopedilere taşımış olun...
Çevre, eş dost meselesi resim ve heykel sanatımızdan çıkarılmadıkça, bu iş böyle gider ve gelecekte, resimlerimizi toplamak için Amerikalara taşınırlar...
HERKESE REMİS SATMAYA KORKUYORUZ...
Türkiye’de herkese ve her galericiye resim satmaktan artık korkar duruma geldik ve iyice araştırmadan da kimseye resim satmıyorum...
Galerici sizinle iyi dost ve elinde resimleriniz var. Sizinle dostluğu bozulduğu zaman hemen resimlerinizi yok fiyattan satışa çıkararak, sözde sizin kredinizi düşürmeye çalışıyor... Bunu yapan galericilerin sayısı fazla değil fakat, sanatçılarımıza zarar vermeye yetiyor...
GALERİLERE DEVLET DESTEĞİ...
Türkiye’de resim ve heykel sanatının belli bir yere oturtulabilmesi için, devletin, gerçekten bu işi iyi yapan galerilere de destek çıkması gerekmektedir. Nasıl ki tiyatrolara az da olsa destek çıkılıyorsa, bu sanata da çıkılmalı ve gerçekten sanatımıza zarar vermeyen ve sayıları bugün bir elin parmaklarını geçmeyen galerilerimizi yaşatmaya ve bu tür galerilerin sayısını arttırmaya bakmalıyız.
AKP iktidarı gerçekten çağdaş şeyler yapmaya soyunmuşsa, bu konuda da duyarlılık göstermeli ve bu yıl içinde çağdaş sanhatlar müzesinin temelini atmalıdır... Bunu yapın bakın Avrupa’nın tavrı nasıl değişecektir. Sanata yatırılacak olan paralar her zaman ülkemize fazlasını getirecektir.
Ortada bir çağdaş müzemiz bile yok, 0habire bizi cağdaş sanatta görmemezlikten geliyorlar yaygarasını yapıyoruz... Sen gerekeni ortaya koy öyle bir görürler ki sen de şaşırırsın...
Yazılanlar ile ilgili olarak yazara yanıt vermek isteyenler, yanıtlarını ve gönderecekleri yazıları, info@medyastar.com adresine ulaştırabilirler. Göndereceğiniz yazılar hakaret içermediği taktirde İzEdebiyat ile kardeş site olan MedyaStar’da da yer alacaktır... Bu tartışma ortamınının dergilerimiz ve hatta televizyonlarımıza da taşınması gerekiyor. Bunu gerçekleştirebilirsek, belki çağdaş bir sanat müzemizin gündeme gelmesini ve devletin desteğini sağlayabiliriz... Sanat çevresi bir ailedir ve aile fertleri elbette ki doğruların bulunması açısından eleştiri kurumunu kullanmalıdır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın çağdaş sanat kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sanatta Kavramsallık ve Türkiye…
Art İstanbul 2002 ve Türk Resminin Dünyaya Açılabilmesi...
Resim Sanatı Üzerine Çeşitlemeler...
Resim Piyasasında Çin Furyası...
İzedebiyat Ailesi Yozlaşmaya Karşı Bir Güçtür...
Bir Ödülün Düşündürdükleri...
Sanat mı Yoksa Ayırımcılık Sanatı mı Yapılıuor...
Resim Sanatı Üzerine Çeşitlemeler2

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Suçlular Serbest Tecavüze Uğrayan 13 Yaşındaki Kız Çocuk Sor
İzedebiyat Ailesi Yozlaşmaya Karşı Bir Güçtür...
Rektör Başkanlığında Bilimsel Kitaplar Nasıl Yakıldı?
Amerika'dan Türkiye'ye Bakmak...
İzedebiyat Tatili ve Tıklanma Şampiyonları2

Steve ile Mahmud'un Kaderi...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Çaresizler Senfonisi [Şiir]
Aşkın Nefrete Dönüştüğü Anı Yaşattın... [Şiir]
Yokluğundaydım... [Şiir]
Neden Kocan Kadar Konuş? [Şiir]
Seni Yalnızlığımda Tanımıştım... [Şiir]
Yangınlarında Kül Olurum Aşkımızın... [Şiir]
Ölsem Benimle Gelir Miydin... [Şiir]
Bilemezdim ki Gerçek Sevgiydin... [Şiir]
Kalbimi Yüreğine Göm... [Şiir]
Susuzluğumsun Yaşamım... [Şiir]


Yücel Dönmez kimdir?

Ressam-Gazeteci-Yazar ve şair. Sanal ortamın günlük yaşamımızı her şeyiyle kapsadığını düşünüyor ve bir profesyönel olarak bu konuda atılım gösteren her projeyi desteklemek istiyorum. 1969 yılında Ararat yayınevinin Oba Çocuk Yayınlarında çıkan şiir kitabımın dışında kitap yayınlamadım fakat bir bitmiş ve üzerinde çalıştığım projelerim var. Bu sayfada kendi yazılarımın yanı sıra, genç sanatçı arkadaşlarıma da yardımcı olmaya çalışmak isterim. Sanat çalışmalarımı 1980 yılından beri ABD\'de sürdürüyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Her yazarı severek okur, hemen her sanatçının bir özelliği olduğunu düşünerek yorumumu yaparım. İsim vermek bir diğerine haksızlık olmasın...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yücel Dönmez, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.