İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
İnsanlara bakıyorum,seni arıyorum Yoksun! Şu karşıdan gelen adamın gözleri nasıl da seninkilere benziyor Onlar da koca bir ormanı barındırıyor içinde O ormanda da kaybolan, yitip giden, belki kendini,belki boşa geçen yıllarını arayan kadınlar var mı acaba? O ormanda uçsuz bucaksız mı? O da hapsetmiş mi ziyaretçilerini? Sendeki değerim ne? Bir çınar ağacı mıyım görkemli, alabildiğine büyük; yoksa bir çam ağacı kadar özel miyim? Belki de diğerlerinden farksız bir ağacım ha? Söyle neyim ben? Senin için neyim? Evet, şimdi seninle tanıştığım yerdeyim Yeşilliklerin içinden bana gülümseyerek ‘memnun oldum’ dediğin yerde Şimdi aynı yerde başka insanlar, başka sevgililer bizim izlerimizi silmek istercesine yürüyorlar Durmadan, durmadan yürüyorlar! Başım dönüyor Ama yine de onları saatlerce seyredebilirim Saatlerce orada dikilerek, bizi yok etmelerine bakabilirim Böylece yüzlerce kez daha kazırım kafama ilk karşılaşmamızı Ve ancak böyle inanabilirim yok oluşumuza İşte! Biraz ileride ilk gittiğimiz kafe Kim bilir kaç kez kaç kadınla gittin Hiç aklına geldim mi oraya gidişlerinde, onu da bilmem İçeriye giriyorum Aynı masaya oturup, iki kahve istiyorum, o gün yaptığımız gibi Bir de kül tablası istiyorum Çünkü; biliyorum birazdan yakacaksın sigaranı ve yine inatla ‘sen de yak bir tane’ diyeceksin Sigaran, kül tablan ve kahven karşımda, tam karşımda duruyor. Ama kahretsin ki sen yine yoksun! Her şey tamam da bir sen yoksun! En dayanılmazı da senin yokluğun Bekliyorum, defalarca yaptığım gibi seni bekliyorum Hani biz buluşacakmışız da sen geç kalmışsın gibi… Herhalde işi uzadı diyorum Belki de dolmuş bulamamıştır,yaşanılan en yoğun saatler ne de olsa. Bir saat, iki saat, üç saat… Yoksun,yine gelmiyorsun Bu kez reddetmiyorum seni Her şeye inat, sana inat yakıyorum bir sigara Evet diyorum evet sigaram bitsin,tüm yaşanmışları ve yaşanmamışları bırakıp gideceğim Çıkıyorum caddeye Yine onlarca, yüzlerce ‘Sen’ caddede Hepsi üstüme üstüme geliyor Biri gözlerin, biri yüreğin, bir başkası ise; beynin olduğunu söylüyor Sen her yerdesin; ama hiçbir yerde yoksun Paramparçasın, dağılmışsın Dayanamıyorum seni böyle görmeye, seni böyle görmeyi istemiyorum Senin gibi yürüyor önümdeki adam O an adama haykırırcasına ‘yürüme, dur!’ demek istiyorum Yapamıyorum Seni daha kaç kez arayacağım bu caddede bilmiyorum Seni bulma ümidiyle bir daha ne zaman düşerim yollara bilmem Belki de bir gün seni arayışların anlamsızlığını anlayacağım İşte o günü ‘özgürlük günü’ olarak ilan edip, aynı kafede zaferimi kutlayacağım, tekbir kahve isteyerek Bir kadın, bir masa, bir kahve… 16.Ocak.2001
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ASLI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |