Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
Bir Hikaye Akşam geç saatte geldi evine adam, yorgundu. Tüm gün yoğun geçen işlerinin ağırlığı yormuştu bedenini. Önce sıcak bir duş almalıyım dedi kendi kendine, sonra sıcak bir yemek, ardından da sıcacık bir yatakta önce hayaller sonra rüyalar olmalı dedi. İçinden, belki seni görürüm rüyamda dedi, sonra ses verdi içindeki sese; belki seni görürüm rüyamda. Yatak odasına girdi son bir yıldır yalnız yatıyordu o odada, yatağında. Sıcak bir duş aldı, sırtından yorgunluğun yavaş yavaş çıkıp gittiğini hissetti. Mutfağa gitti, ne bir kap sıcak yemek vardı ne de yemek yapacak biri. Telefonu aldı eline ve yine pizzacıyı aramaktan çekinmedi. Uzandı koltuğuna, televizyonu açtı bir iki abuk sabuk programa şöyle bir baktıktan sonra, sıkıldı. Müzik setine doğru ilerledi ve rüyasında görmek istediğiyle şarkısını ayarladı cd'den. Uykuya kaldı şarkının sözleriyle. Orta okul sıralarında tanışmıştı sevgilisiyle, herkesin kıskandığı büyük bir aşk yaşamışlardı üniversitenin son sınıfına kadar. Aslında herkes evleneceklerini düşünüyordu oysa yelkenleri başka yerlere açıldı. Kötü olmuştu ayrılıkları, kadın kötü yakalamıştı adamı. Hiç bir şey söylememiş sadece seni af etmeyeceğim demiş ve uzaklaşmıştı adamın yanından. Yıllar yılları kovalamış adam kadını unutamamıştı. Yıllar yıllardan köşe bucak kaçarken bir dost yemeğinde yeniden karşılaşmışlardı. Utandı adam kadını görünce, kadınsa hiç bir şey olmamış gibi merhaba dedi adama. Utangaçlığı iki kat artmıştı adamın, hiç bir şey söyleyemedi kadına. Olana ve bitene bir anlam veremiyordu adam. Kadın sanki hiç bir şey yaşanmamış gibi oradan buradan konuşuyor adama sorular soruyor ve her zaman ki gibi dünyanın en büyük buzdağlarını bile eritebilecek bakışlarıyla bakıyordu adama. Yıllar yılı bu bakışlar ile yaşamıştı adam, o bakışları düşünerek geçirmişti onsuz hayatını. Bir iki gün sonra cep telefonu çaldı adamın. Numarayı tanımadığı halde açtı telefonu, karşısındaki ses onun sesiydi. Özlediği ve yıllarca beklediği sesin sesi. Buluştular. Öğle yemeği yedikten sonra, akşam güzel bir film izleyelim mi diye sordu adam kadına,kabul etti kadın itirazsızca.Klasik şeyleri severdi ikiside,müziğin eskilerini,filmlerin romantiklerini,sözlerin en güzellerini severler ve en güzel sözleri söylerlerdi birbirlerine.Unutmamıştı adam.Kadının incecik gözyaşlarıyla izlediği filmi,tereddüt etmeden kiraladı.Akşam sekiz gibi kapısı çaldı adamın,gelen oydu.Birer kadeh şarapla başladı gece. -sana dedi bir sürprizim var -hayırdır dedi kadın içeriye gitti adam döndüğündeyse kadını ağlatacak şey vardı elinde. -inanmıyorum sana nereden buldun bunu? -hiç kaybetmedim ki dedi adam elindeki ikisinin orta okul birinci sınıfta çekildiği ilk ve en eski fotoğrafı göstererek. -ne güzel di değil mi dedi kadın. -çok güzeldi dedi adam. Filmi izlemeye başladılar.Kadın pür dikkat belkide onlarca kez izlediği filmi izliyordu,adam ise filmden çoktan vazgeçmiş,onunla beraber geçen anların bitmemesi için dualar peşindeydi.Film boyunca kadın gözünü televizyondan adamda kadından ayıramamıştı.Film bitti. -ne güzeldi değil mi? -hala çok güzelsin. Sessizlik oldu odanın içinde,sonra sessizlik rolünü abartıp tüm eve yayıldı.Bozdu sessizliği adam, -şarap ister misin? -hayır,gitmeliyim yarın yapılacak bir sürü işim var -ama yarın pazar,ben sabah bir yerlerde kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm, -iyi düşünmüşsün ama inan çok işim var. Kalktı kadın oturduğu kanepeden, o an farkına vardı filmin tamamında hiç kıpırdaman birbirlerine sarıldıklarını.Önce utandı,sonra küçük bir öpücük kondurdu adamın yanağına,kapıya geldiklerinde dayanamadı adam ve sonucu ne olursa olsun diyerek önce sarıldı sonra öptü kadını.İtti adamı kadın, -erken dedi,henüz çok erken -neden?seni hala ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun, -biliyorum ama önce seni af etmem lazım. Yıkılmıştı adam.Bu son söz onu ve geceyi bitiren sözdü. -hoşçakal. -güle güle. Kanepeye geri döndü adam.bir kadeh şarap koydu kendine,bir sigara yaktı.Yazarın yaktığı gibi.Kalktı ve bir yumruk attı duvara,aslında bu yumruk suratının orta yerine gelmesi gereken bir yumruktu,bunu adamda biliyordu,yazarda. Günler günlerin ardından geldi.İnatla ve delice bir istekle her gün aradı adam kadını.Bir perşembe akşamı evinin kapısı çalındı.Misafire alışkındı adam,ama karşısındaki misafir değil,yüreğinin sahibi kadındı.Şaşkınlığını üzerinden atamadan adam,kadın yapıştı adamın dudaklarına.Sabah uyandığında yoktu yanında kadın,sadece küçük bir not vardı komidinin üzerinde; "erken çıkmak zorundaydım özür dilerim.Ben de hala seni seviyorum." Dünyanın bütün ve en güzel nimetlerinin tadını aldı adam o an.On beş sene önce yapması gereken şeyi yapacaktı adam bu sefer vazgeçmeyecekti hiç bir şekilde.İşyerine gitti kadının,önemli bir toplantıdaydı kadın,sekreterin giremezsiniz demesine aldırış etmeden daldı odaya,göz göze geldiler kadınla,odanın içindekileri umursamadan sordu adam; -benimle evlenir misin? odanın içindekilerin şaşkın bakışları altında kadın söyledi o cümleyi, -evet. Beş sene önce bugün evlenmişti adamla kadın.Onlara göre dünyanın en mutlu ve en huzurlu çiftiydi onlar.Herşey eskisi gibi olmuştu,çevresindekilerin kıskandığı o aşk geri gelmişti. Kapının sesiyle uyandı adam.Kendine gelememişti henüz.Sonra eşi geldi aklına o gelmiş olmalı dedi saat sekiz.Kapıyı açtı karşısında pizzacı çocuğu gördü.Acı acı gülümsedi çocuğa.Kapadı kapısını,pizzayı mutfağa bıraktı,salona geçti.Sigara istedi canı,yaktı geceye sigarasını ve ağlamaya başladı adam.Yalnızlığı on kat arttı,geçen sene bugün yani perşembe günü amansız bir hastalığa verdi eşini.Hastalık boyunca hep yanındaydı eşinin,ölmeyeceğine ve hala bir kızlarının olması hayaliyle yaşatmaya çalıştı karısını.Olmadı. Bir şarap açtı kendine.Kadehe gerek görmeden dikti şarabı,tek başına kutladı evlilik yıldönümünü,tek başına ağladı karısının gidişine.Yatak odasından o en eski fotoğrafı aldı ve yine oturdu kanepeye.İlk defa fotoğrafın arkasında bir şey yazdığını fark etti adam.Yıkılmıştı adam.Bu son söz onu ve geceyi bitiren sözdü. Fotoğraf elinden düştü,şarap şişesi kırıldı. " seni af ettim."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Polat OKTAY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |