"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Ayrılmasaydık Ayrılmasaydık neler olurdu hayatımızda diye düşünmeden edemiyorum bu günlerde.Kuvvetle muhtemel sen sabahları beni uyandırmak için yırtınırdın her sabahki gibi.Uyandırdıktan sonra da kalk artık diye elli defa mutfaktan yada banyodan beynimin içine işlemiş sesinle bağırırdın.Sonra servise binerken bana el sallardın,bazen de sallamazdın,bende pencereden kargalar bokunu yemeden önceki ilk sigaram eşliğinde sana hoşça kal derdim.Pencereyi kapatıp yatağa yeniden uzandığım anda evin telefonu çalardı ve ben tamam yatmadım ayaktayım ve duşa gireceğim diye açardım telefonu arayanın sen olduğundan emin bir şekilde.Sende bana acele et vapuru kaçıracaksın sonra benzin parası da sana kaçacak derdin. Sen bana aşkım diyecektin hep dediğin gibi. Sen bütün gün çalışacaktın.Bense işlerimi bitirdikten sonra bilgisayarın başına geçip saatlerce onunla bununla sohbet edecek yada oyun oynayacaktım.Akşam üstü beş civarında beni iş yerimden arayacak akşam dışarıda yiyelim mi diye soracaktın her akşam üstü saat beşte olduğu gibi.Bende her zaman ki gibi tamam diyecektim sana. İşten çıkınca arabalı vapurdaki yerimi alıp uyumaya başlayacaktım arabada.Tam derin bir uykuya daldığımda arayacaktın beni neredesin diye.Bende sana hala vapurdayım arabam yüzemediği için mecburen bindim diyecektim.İğrençsin diyecektin bana,biliyorum diyecektim sana.Sonra her zaman yemek yediğimiz yerde buluşacaktık.Sen köri soslu tavuk,ben bonfile ortaya da penne makarna söyleyecektik,bol kaşarlı.Herkes bizi sosyete sanacaktı. Sen bana sevdiceğim diyecektin. Eve gelince senin ilk işin benden önce tuvaleti kullanmak olacaktı benim sana,hayatım senin ayrı bir tuvaletin var çık benimkinden dememe aldırış etmeden.Ben yine ve her zamanki gibi önce kolumdaki saati,kıç cebimdeki cüzdanımı,yüzüğümü,sigaramı ve çakmağımı çıkartıp yemek odası büfesinin üzerine koyacaktım babamdan kalma alışkanlığımla.O sırada sen gelecek ve beni öpecektin.Sebepsiz yere,durduk bir zamanda sevişecektik.Sen uyuyacaktın ve ben senin haberin olmadan uyurken ki halini izleyecektim.Ayrılmasaydık belki yakalanırdım sana seni izlerken.Gecenin geç saatlerine kadar ben televizyon izleyecek sonra izlemekten sıkılıp bir şeyler yazmaya çalışacaktım.İyice yorulduğumda yada uykum geldiğinde yatağa girip sana sarılıp yanağından öpüp iyi geceler dileyecektim ve dönüp arkamı uyumaya çalışacaktım.Belki de seni seviyorum diye fısıldardım kulağına. Yalnız kalmayacaktım. Tek başıma biraları ziyan etmeyecektim.Sen olacaktın ve benim soğuk biralarımı ziyan edecektin,sabah uyandığında da hay Allah yine mi içmedim ben bu birayı diyecektin bende sana nimet o nimet bak dün geceden beri arkandan ağlıyor diyerek dalga geçecektim seninle. Annene yalan söyleyecektim o sigara içmez diye,karşısında bir sigara yakarak.Babalar gününde yada doğum veya ölüm yıldönümünde babamın mezarının başında tek başıma olmayacaktım,sen yanımda olacaktın ve çözülen dizlerimin yerini alacaktın.Aynı günlerde babanı ziyarete gittiğimizde sen ağlayacaktın bende elimden hiçbir şey gelmiyor diye kızacaktım kendime,sonra eğilip başının üzerine bir öpücük kondurup kolundan tutup hadi gidelim artık diyecektim.Eve geldiğimizde de birbirimize daha önce hiç sarılmadığımız kadar sıkı sarılıp uyuyacaktık. Sen kulağıma kocam diye fısıldayacaktın. Ayrılmasaydık,ben şu an senin sevdiğin şarkıları seninle birlikte dinleyecektim.Yaprağın kaderinin düşmek olduğunu bile bile. Ayrılmasaydık bu dünyada beni en iyi tanıyan insan sen olacaktın,ayrılmadan önce olduğu gibi. Gecenin bir yarısı uykundan kalkıp,aşkım şu kül tablasını buradan uzaklaştırır mısın diye fırça atacaktın bana.Sıcaklarda,çok sıcak uyuyamıyorum şu yastığımın haline bak terden sırılsıklam oldu dediğimde sen üşenmeyecek,uykundan uyanacak ve bana yeni yastık getirecektin.Belki de bu yüzden yastığım terimden ıslandığında seni yanı başımda aramam. Sana kimsenin bilmediği sırlarımı verecektim. Seni her gün biraz daha çok sevecektim. Bana seni seviyorum diyecektin. Ayrılmasaydık sadece seni hatırladığım için çektiğim mesaj yüzünden kavga etmeyecektik ve ben tüm yaz tatilini insanlara zehir etmeyecektim. Tatile beraber çıkacaktık.Sen yol boyunca uyuyacak arada uyanıp klimayı açar mısın diyecektin.Sen mavi denizlerin gizemine dalacaktın,bende su yüzeyinden sana el sallayacaktım.Sonra kanıma girip hadi sende dal diyecektin ve yer değiştirecektik.Yunuslarla yüzmen için döktüğüm dil,senin benimle olman için döktüğüm dilden daha fazla olacaktı. Salon kapısından içeriye her an sen girecektin. Aşk bu,yada sevgi belki de başka bir şey.Adı her ne olursa olsun yaşadıklarımızın,bir gün gelecekti ve sen yine elinde bir çantayla beni terk edecektin. Ayrılmasaydık da… …ayrılacaktık. 4-Temmuz-2006 Ayrılık garip bir şey Tarifi,yok gibi bir şey.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Polat OKTAY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |