Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
Saklı bir obada çeribaşıydı O.. Sevgilisi, gizli kadını kuştüyü yürekli, deli gönüllü, sevda bağımlısı, yabanların gülü, çirkin bir çingene kızı... Korumalıydı diğer kızanların kıskançlık, nazar kurşunlarından. Koydu bir nöbetçi çadırın kapısına, ancak biraz uzakta, üstelik birazcık sağır da. Bazı, bazı Ay saklanır, yıldızlar uyur, böcek sesleri geceyi vururdu obada... İşte öyle anlarda omzuna attığı koyu renk şalı, yalın ayaklarıyla eğilerek çingene kızı, arkada bir eteği kazıktan sökülmüş aralıktan süzülürdü çeribaşını çadırına..... Altta rengarenk güllü, bir yanı yırtmaçlı, uçları fırfırlı eteği; üzerinde omuzları çıplak bırakmış, yakası oldukça açık, karbeyaz dantelli bluzu; kulağının üzerinde takılı kırmızı gülü, sağ yana toplu, boyalı sarı saçları… Çadırda hep aynı manzara... Avlanan keklik etleri, ceylan ciğerleri, yaban otlarından mezelerle donalı kocaman bir sini sofra... Açılmış, ancak yudumlanmamış kırmızı şarap, sanki bekler gibi kendisini hazırda.. Ne kıvrak bel hareketleriyle kadınının omuz sallaması, göğüslerini titretmesi, açılan bacakları; ne de içtiği şarap değildi sarhoş eden çeribaşını.. 'Seninim' der gibi sevgi dolu bakışlar, özenli, içten, özgür, istekle sunulan çingene dansıydı onun sevdası... Kızın yorgunlukla kucağına oturuşu, bedeninin, nefesinin sıcaklığı, anlamlı bakışlarının bedeninde gezintisiyle, çadıra bir başka kutsallığın doluşu bir bilinmeze göçün başlangıcı… Çeribaşı ve çingene kızın birlikte tekrar var oluşları, yeniden doğuşları... Çoğu kez sabahın salladığı eli görmeze gelişleri, ta ki bozulana dek yalan gerçekleri.... Birbirlerini bakışlarla içmeden, kutsal danslarla kollarında büyülenmeden, kahve buğusu gözlerde erimeden gelen sabahlar, olmuyordu çeriye aydınlık. . Sevgi gibisi, sevda gibisi var mıydı dünyada? Büyülerin şahı, gönüllerin günahı, sevenlerin ahıydı onlar.. Gezseler dört bir bucağı, onlar gibisini bulmak, görmek mi? Bu mucizeden de öte... Onlar özeldi, onlar güzeldi.. Onlar yürekleri dumansız yanan sevenlerdi.. Onlarınki; yalan gerçekte bir giz, bir büyü, bir hayal, bir düş.. Onlarınki özgür ancak saklı bir sevda.... Kısaca 'bir çingene sevdası'..... . (sen söyleme-33) 24/04/2005 Nesrin Göçmen
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nesrin Gocmen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |