Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumayı istemediği eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
. Eğer birgün bana kin, öfke duyarsan, üzülmemi, kahrolmamı istersen, fazlaca düşünüp, yorulma. 'Bitir öyleyse' de, ve çek git yaşamımdan... İçime işleyen, yarası iyileşmeyecek, en ağır cezayı vermiş olursun bana. Aşkın ve aşığın gözü kördür derler ya, doğruymuş. Ne zaman kendimi kaptırsam, dolu dizgin kulaç atsam sevda denizlerinde, senden uyarı alıp, kendime geliyorum.. Ancak, bir süre sonra yine koyuveriyorum ipin ucunu. Keçeyi salıyorum suya, çıkan yerini taşlıyorum. . Benim gönlüm pamuk ipliğiyle bağlı, ya da çok ince cam gibi şimdi... Küçücük bir dokunuştan korkmaktayım.. Düşlerim, gerçeklerim, düşüncelerim, sevgim, öfkem, hiçbir şeyim normal değil ötekilerce. Sevdanoyak biri, ya da 'Nanik Depresyon' hali... Depreştikçe, nanik yapıyorum yaşama.. . İsrediğim bir ermiş, evliya sevdası.. Yunus gibi, Mevlana gibi... Seversin, sevdiğine yaklaşamazsın. Dokunamazsın, bedenine bakamazsın. Ruhâni, manevi bir sevda.. Ruhlara, gönüllere herşey serbest, bedenler yasak... Sonsuzluğa erdiğinde yaşarsın gerçek sevdayı. Ruhlar gereksiz şeylerden arınır, uzayın derinliklerine doğru kanat açar... Birbirinin çekim alanına kapılarak, birbirini bir sis, bir ışık gibi görerek, ya da yalnızca hissederek, ve yine uzaktan severek, yol alır evrenin derinliklerine. Tabulardan, cinsellikten, dedikoduculardan korkular silinir. Günâhı bilmeyen ruhlar bulutların arasında iki kelebek gibi uçar özgürce.... Bizim yıldızların, gezegenlerin çevresinden dolaşmamıza da gerek yok sevgili... Süzülür, deler; içlerinden geçeriz her birinin.. Ellerimizle yakalarız gökgürültüsüz şimşekleri... Yağmurlara sarılıp, gökkuşağıyla kurularız birbirimizi... Güneşle boyanan yüreklerimiz, ayışığında yakomazlarla parlar... Ara bir yolumuz o dünya denilenen harap, döküntü hana rastlarsa, sesleniriz sevenlere: 'Ey fâniler! ! ! Bu yaşam ve siz geçisisiniz. Gereksiz şeylerle uğraşmayınız. Bedenlerinizin kölesi olmayınız.. Seviniz, uzaktan da olsa seviniz... Biz canlıyken ruhumuzla sevdik, ve hiç ayrılığı yaşamadık...' . Affedersin sevgili, seni üzmeye hakkım yok. Günlük alışkanlık işte, bağımlılık. Yazmadan duramadım, başlayınca da, abukladım.. Bağışla lütfen, ve sus.. Bir şey söyleme, sen söyleme.... . (sen söyleme-31) 14/04/2005 Nesrin Göçmen
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nesrin Gocmen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |