..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > EBRU AKGÜN




5 Mayıs 2005
Seçimler ve Yaşamlar  
EBRU AKGÜN
İnsanoğlu çalışmak sevmiyor. Ama niye zorla kendini çalışmaya yönelten bir düzen kuruyor. İçimden ilk üretim faaliyetini gerçekleştiren manitu kuluna sövmek geliyor.


:BEIE:
İnsanoğlu çalışmak sevmiyor. Ama niye zorla kendini çalışmaya yönelten bir düzen kuruyor. İçimden ilk üretim faaliyetini gerçekleştiren manitu kuluna sövmek geliyor. O olmasaydı şimdi efendi gibi mağaralarımızda avlanarak ve avlanamadığımız zamanlarda da uyuyarak yaşayıp giderdik. Gider miydik? Hayır, neyimize yarıyor bunca teknoloji? Yoktan sebeple savaşlar çıkıyor. Herkes teknolojik bir donanım derdinde. Herşeyi markalaştırıp sonra tapmayı seviyoruz. Markalar insanların oyuncakları. Peki insanlarla kim oynuyor? İnsanlar niye marka olmaya çalışıyor. Niye bunca okul okunuyor? Okullar fabrikasyon çalışıyor. İnsanları “doktor, mühendis, mimar, v.s, v.s.” diye damgalayıp duruyorlar. Sonra ellerinde diplomaları ile lönk diye kalakalmış milyonlarca insan...

Benim lisede çözdüğüm tekşey çalışma aşkımın olmadığı idi. En azından bir patronun varlığına tahammül edemeyeceğimi düşünüyordum, sonra konunun patronlarla pek bir alakası olmadığını anladım. Ben sevdiğim bir iş bulamayacağımdan çalışmak ve dolayısıyla okumak istemiyordum. Tek aşkımdı tiyatro, olmadı. Tek taraflı bir aşk olduğundan değil ama her aşkta olduğu gibi araya maddiyat girdi. Hazır para tatlı geldi. Bende lisede çözdüm dediğim tuzağın içine düşüverdim. İlk zamanlarda çok zevkliydi tabii. Sıfır bütçenle kıyaslarsan deli gibi para kazanmaya başlıyorsun bir anda. Hiçbir sorumluluğun yok, deli gibi de harcıyorsun. “Tiyatro kaçmıyor ya lan” diyorsun. E henüz körelmemişsin, çevre denilebilirse birkaç arkadaşın var etrafında, birkaç yıllık tiyatro deneyiminden. Üç beş olası teklif geliyor. Çalışma saatlerin, provalar falan çakışıyor. Hepsine burun kıvırıveriyorsun. Yani kopasıca burnunu kıvırıyorsun tiyatroya. Kölelik sistemine hoşgeldin. Elbette tiyatro insana hiçbir zaman para vaad edemiyor. Onurunla yaşamayı, köle olmamayı ve insan olarak kalabilmeyi vaad edebiliyor sadece. Sen bunları görmezden geliyorsun. Hiç sadık bir yar değil oysa ki tiyatro. Anında siliveriyor insanı. Böyle bitiyor bu acı aşk hikayesi. Aslında bu hikayenin konumuzla çok alakası yok, var aslında çok alakası ama boşverin, herkese hitap eden bir örnek olmadığını biliyorum. Konumuz paralı kölelik sisteminin herkesten gizli ama herkesin gözünün içine baka baka kurulmuş olmasından ibaret. Hani yanlış olan birşey yapıldığında, menfaatiniz varsa üç maymunu oynarsınız ya, tüm dünya üç maymunu oynuyor birbirinden gizli. Şeytanla anlaşıp emekli oluncaya kadar bedeninizi ve aklınızı kiralıyorsunuz. Ruhunuz size kalıyor. Babayı kalıyor, siz öyle sanıyorsunuz. Bedeni ve aklı alınmış bir insanda ruh ne arar. O da sizi terkediyor. O kadar meşgulsünüz ki farkına bile varmıyorsunuz. Elinize yaşayacak kadar para ve emeklilik vaadinizi veriyorlar. Deli gibi çalışıyor, çoçuklarınıza okumanın ve çalışmanın kutsallığını anlatıyorsunuz. Söylesenize asıl patron kim? Bizimle kim oynuyor?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yoksayma...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Babam...
Sokak Kedileri
Markiz Pasajı
Niçin Yazıyoruz?
Taksi...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Güvercin [Şiir]
Orhan Veli İçin... [Şiir]


EBRU AKGÜN kimdir?

Bir Ferhan Şensoy müridiyim. Yaşadığımın bilincindeyim ve bunu kanıtlamak için de kendimi bildim bileli yazmaktayım.

Etkilendiği Yazarlar:
FERHAN ŞENSOY, AZİZ NESİN, ORHAN VELİ KANIK


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © EBRU AKGÜN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.