"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Hindistandaki inekler çok şanslı diye düşünmeden edemiyorum.Gerçi orda fareler ve fillerde kutsal sayılıyor. Kutsal sayıpta , kutsallık adına birşeylerin sömürülmediği bir yerin olması ne güzel.Günahmatiğe atılan bozukluklarla günah çıkarmaya kalkanlar, ezan Türkçe olsun diye kanırtanlar. (Her zaman ki gibi favorim yine zenciler-ibadet insanı kanırtmamalı.)Kuran cümle içinde büyük harfle mi yazılmalı. Kutsallığına saygısızlık mı olur küçük harf. Bir kitap değil mi O da. Baskıya girmeden diğerlerinden biraz daha dikkatle dizgisi yapılan. Kelime değişmesin hesabı. Bak bunu hiç düşünmemiştim. Matbaa bunun için yasaklanmış olabilir mi! kutsal kitapları basarken hata oluşabilir diyerek. Ne kadar saf bir düşünce değil mi! Boşver tartışma benimle. Tartışmanın gereksizliğine inanıyorum. Bilen ile bilen, bir bilen bir bilmeyen, iki bilinmeyenli bir denklem... ortada sonuç yok. Bir cevizden beynimi ayıran nokta ne, bir battaniye-bir kanepe-bir film oluyor da, o kanepede bir insan neden olmuyor. Pinokyo’nun babası Cyrano De Bergerac olabilir mi ! Bak gene lüzumsuz bilgiler doluştu zihnime. Eskiden insanlar pis pis dolaşırmış. Türkler ırmakta yıkanırken Fransızlar yıkanmak yerine silinmeyi tercih ediyordu. Parfümün icadı bundan değil miydi. Yıkanmayan adam tüy temizliği de yapmaz. Tüy deyince tüy dikmek değiminin nerden geldiğini öğrendim geçenlerde. Ortaçağda tuvalet diye birşey yokken tipler sarayın bir köşesine dışkılarını bıraktıklarında üstüne tüy dikermişler ki kuruduğunda uşak tüyünden tutup rahatça atabilsin diye. Öte yandan Romada toplu tuvaletlerde temizlik için süngerler kullanılıyormuş. Bu süngerler eskiyene kadar yıkanıp tekrar tekrar kullanılıyormuş. Boktan konuların lüzumsuz bilgileri keyifli oluyor. Olmayan konuyla alakasız ama sabun köpüğü geldi aklıma. İçine pril koyduğumuz salak plastik oyuncaklar vardı eskiden. Ucunda bir daire olan. Üfleyipte baloncuklar yaptığımız. Ağızda patlayan şekerler, plastik el gırgırları en gıcığıda plastik sinek öldürecekleriydi. Çocukluğumuz gerzek, işlevi az plastik zımbırtılarla geçmiş meğer. Konuştukça konuşmak istediğim nadir anlardan birini yaşıyorum. Ne yazık ki bana eşlik edecek kimse yok. İçerdeki ve dışardaki kuşlara yem vermek gerek.Yoksa mektuplarımı getirmeyi unutuyorlar. Senin bana yazmadığın düşüncesinden daha az kırıcı oluyor bu. Yorgunum, dinlenemiyorum, din-lenemiyorum, dinle-nemiyorum, dinlemiyorum. Günün en çekilmez dönemindeyim. Kelime oyunlarım yerini içten bir gülümsemeye bırakmadı henüz. Kim bilir kaç yerde saç telim kaldı. Saçlarım tükendiğinde verecek sevgimde kalmayacak sanırım. Bir hayvan olsa da sevsem. Senin insan sevesin geldi mi! Murathan Mungan okuyorum bu aralar. Kendi hikayelerinde kaybolan insanlarından bahsediyor. Ben de kendi hikayemde kaybolmak üzereyim. Elimi tutmaya kalkan biri oldu geçenlerde bir sabah kahvesi sırasında. Öyle alışmışım ki kaçmaya, çekiverdim elimi. Hep sert kadın rolleri düştü bana. Benim istediğim ufak bir figüran olmakken hep başrole kaldım. Alıştım sert kadın olmaya. Bundan olsa gerek insanlar ısrarla beni incitmeye çalıştı. Yaşamda Dario Fo’nun orgazmı tanımayan, lüzumsuz kadınlarından hiç farkım yok aslında. Bak bişey daha, pandoranın kutusu açıldığında içinde kalan tek şey mutluluktu. İnsanlar bu yüzden mi bu kadar mutsuz ! Sevilmek değil sorun olan. Üretmene neden olacak, sabahları tebessümle uyanmanı sağlayacak biri gerek sadece. Bazen bir küçük serçe olsam yağmurlu havalarda cama konan. 0 serçe kadar savunmasız ve saf olsam. Aslında o kadar saf olmasam da insanlar beni incitmese artık…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © öykü yılmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |