..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Figen Yarar Gönülver




5 Ocak 2006
Bir Yıl Daha Biterken  
Figen Yarar Gönülver
Ah biz insancıklar ne için bunca tutuklamak kendimizi?


:AIAH:

Geçtiğimiz yıl Avrupa yakasındaydı yeni yılı karşılama mekanımız ve saat 18 de çıkmıştık yola, gideceğimiz yere 22-30 da varmıştık, bu nedenle bu yıl Anadolu yakasında yani oturduğumuz yakada bir yer seçtik.Bu defa Saat 19-30 da çıktık 1 saat yeterli diye düşündük ama gideceğimiz yere 15 dk da varınca şaşkındık, bir ara eşim emin misin canım bu gün 31 aralık mı diye sordu))

Personelden önce mekana gitmeme kararını aldık ve bu rahatlıkla sahile inip biraz martılarla sohbet ettik.

Sen de zamana yenik düştün işte, bitti saltanatın 2005. Kimileri için olumlu, kimileri için olumsuzdun, ama bittin işte….

Evet ilk gelişin kutlandı tıpkı yeni yıl kutlamaları yapılan 2006 gibi, zaman dolduğunda 2007 ye devredeceksin saltanatını tekrar..



Bir çok şey fark ettim yine "Köşkübaci " 2005 ten 2006 yı adımladığımız mekan, ortam güzel, mutfak zengin, çeşit ve lezzet açısından, TSM müziği, Anastasya ve Burçin’in doğaçlamalarla – dansla dolu Yunan müziği, konuk sanatçılar, kısaca güzeldi her şey.

Ama şöyle bir gözlemledim de çevreyi , gerçekten burada olmaktan mutlu kaç kişi vardı? Personelden müşteriye, sanatçısından patronuna.; Önce kendimden başlasam!

Aylardır çok yoğundum, ruhen ve bedenen yorgun, rahat bir kıyafetle, ayaklarımı uzatıp salaş bir şekilde 1 saniye sonra ne yapacağımı bilmeden özgürce bırakmalıydım kendimi evimdeki koltuğa..

Ah biz insancıklar ne için bunca tutuklamak kendimizi? İnanın abartmıyorum, gözlemlediğim her kişi orada olmak vazifeymiş gibi davranıyordu ta ki alkolün verdiği rahatlığa kadar, masa altlarında ayakların sivri topuk ayakkabıları usulca terk edişlerini gördüm, kravatların önce gevşetilip sonra çözülüşünü, hatta ceplere gönderilişini, koltuklardaki dik oturuluşlardaki yerini evdeki benimsenmiş koltuklardaki uzanma özlemlerini..O halde neden hala buradayız?

Biliyorum ki eşim de beni yormasın ve rahat edeyim çabasındaydı dışarıda bir kutlama düşünürken, bir çoğu da eşine dostuna dışarıda kutlama yapmanın havasında gelmişti buraya, bir kısım da yalnızlığını giydirmek istemişti bu yalnız kalabalıkla..

Zamanımızı yalnızlığımızı kalabalıklaştırma savaşıyla geçiriyoruz, ama özlemlerimizle varız ve galip hep hayallerimiz.Çocukluğumuzu, gençliğimizi, erişkinliğimizi bile bile zaman aşımına uğratıyoruz, Bir dövme gibi geçmişi resmediyoruz yüzümüze , hep geride kalanlar için ah ediyor, gelecek için bir mücadele vermiyoruz.

Bir göz göze gelebilsek kendimizle görmezden gelmesek artık.. Bu ikilemin anaforunda boğulurken bile boğulduğumuzun farkında olmamak. Bu geceye dair bir sürü belge var resmettiğimiz, fazla değil bir yıl sonra baktığımızda hazan sarısına dönüşecek gülcelerimiz.

Bu kadar zor mu özgürlüğün kollarına bırakmak kendimizi?

On, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç, iki, bir ve kocaman bir sıfır işte yine oleyyy sesleri içerisinde, nereden çıktık ki, nereye gidiyoruz, neyi kutluyoruz? Bir yaş daha yaşlandık, yada bir yılı daha boşa harcamışlığımızı mı?

Her şey eskisi gibi işte, kalabalıklar içindeki yalnızlığımız, kimse değişmiyor..

İşte gecenin benim için en güzel anı! Bir şiir okunuyor ve kapattım gözlerimi dinliyorum alkış seslerine aralanıyor ıslanmış kirpiklerim. Ardından Türkçe ve Yunanca düeti kulaklarımızda.

Olmasa mektubun
yazdıkların olmasa
kim inanır seninle ayrıldığımıza.

"ola sou thimizoun"

(Bu şarkının Yunanca sözlerini aradım ama bulamadım)


Bir yeni yıl karşılaması kalabalığında her zamanki çelişkilerimle boğuşuyorum yine ve gece boyu da süreceğe benziyor.

Doğruyu yanlışı ayırt etmeyi bilerek, buna karşın yine de yanlış davranmak nasıl bir mantıkla açıklanabilir ki.



Beni anlamanızı beklemiyorum, ben anlayamıyorum ki kendimi.



Yaşadığımız hayat istediğimiz hayat değil, özgürce yaşayamadıktan sonra, bizim de değil..

Merhaba 2006
Kim bilir sana veda ediyorken de hangi çelişkilerle boğuşuyor olacağım.


Umarım her açıdan, yaşadığımız hiç bir yılı aratmayacak nitelikte bir yıl olur..


.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: Mustafa SAVAŞ / Ankara/Türkiye
5 Ekim 2007
Çocukluktan kalma birşey bu tutukluklar galiba. Yani, nasıl desem, hani çocukken pat diye doktor, küt diye öğretmen olur büyümenin, mühim kişi olmanın hazzını almaya çalışırdık ya, bu işte sanıyorum büyüyünce de devam ediyor. Yaznızda da dışarıda eğlenmiş olmak için gelenlerden bahsetmişsiniz, oradan geldi bunlar aklıma. Zevkle okudum, sağlıcakla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Aykırıyım Ama Prangalı//21 Mart Dünya Şiir Günümüz Kutlu Olsun.
Bahane Hanım

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Siz Hiç Cennette Kadeh Kaldırdınız mı?
Bir Yıl Biterken
Islak Ekim
Suçluyum
Ben Sussam Da!
Gökyüzü
Adı Turan /seni Özlüyorum
Arkası Yarın Dertler
Düşünmüyorum
Yaz Ayaza Çaldı Buralarda.

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Tutkuların Müebbet Esareti [Şiir]
Denize Doğmak Masmavi Bir Şiirle [Şiir]
Hoşça Kal Eylül [Şiir]
Eylül ve Katre-i Matem [Şiir]
Elveda Derken [Şiir]
Firardayım [Şiir]
Susuyorum Kendime [Şiir]
İçi Boş Başaklar Gibiyim [Şiir]
Varsanı [Şiir]
İstanbul [Şiir]


Figen Yarar Gönülver kimdir?

bulur nasılsa kırılacak dal bu gövdemde uslanan rüzgar ağlayıp bir yastığın koynunda yatar mı “çürümüş lal” Figen YARAR

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Suna Tanaltay, Doğan Cüceloğlu, Atalay Yörükoğlu


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Figen Yarar Gönülver, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.