Değişim dışında hiçbir şey sürekli değildir. -Heraklitos |
|
||||||||||
|
Geceyi seyrediyorum. Bir süre saate bakmayacağım ,sabahları beklemeyeceğim. Zaman diyorum, artısı , eksi ile. Anıların derinliklerine de dalmayacağım.. Hepsini çıkartmalıyım hafızamdan. Dengemi yitirdim son zamanlarda, seni seviyorum diyebiliyorum da beni bırakma sensiz hiçim diyemiyorum..Bekledim, emin ol çok bekledim ama senin yörüngende olduğum sürece sadece cılız bir ışıktı gördüğüm ve ne zaman uzansa ayaza düşmüş yüreğim ışığına bir rüzgar esti ve karardı düşlerim.Ne zaman ki gitmeyi seçtim işte o zaman ses verdi suskunluğun. Şartlara, sorumluluklara ve zorunluluklara küfrediyorum şimdi Yine de helal olsun sana AŞK, bir çok olmaza rağmen hala ayaktasın. İyi ki varsın mı demeliyim. Ona, bana, ve tüm çekip gitmelere rağmen yaşıyorsun hala. Ne bu günü düşünüyorum, ne de öteleri . Sen çıkınca hayatımdan ne gün kalıyor, ne de öteler. Günez yapıyorum (uskumrunun sırttan kesilmiş hali, kekik, kırmızı biber ve zeytin yağla yapılıyor) verecek mi damağıma aynı lezzeti.Hiç değilse bir şarap açarım yanına, buruk bir tat gerekli bekli de.. Hiç hakkım yokken seni kaç kişiden kıskandım biliyor musun ? Seninle dinlediğim şarkıları, sensiz dinliyorum şimdi.. Gözlerim gözlerinin değdiği her yeri tecavüze kalkışıyor ve hiç utanmıyorum biliyor musun? Üstelik çok da keyif verici. Hiç yazmadığım bir şiiri deniyorum şimdilerde ve nasıl da sahipleniyor seni dizeler.sanırım artık şiir de yazmayacağım. Ah be vicdansız, kaç çiçeğe konacak daha hercai uçuşların. Sakın yanlış algılama, dönüşüne davet değildir bu yazdıklarım, istesem de , istesen de toplanmaz bu can kırıkları, ne senin , ne de benim dağılmışlığımızda.. Üstelik Özdemir Asaf ın dediği gibi!* Sensiz de denizi seyredebiliyorum. Hem dalgaların dili seninkinden açık. Ne kadar hatırlatsan kendini boş. Sensiz de seni sevebiliyorum. Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula, Karşılaştığımız zamanlarda. Sen, sevgiden şımaran çocuk, Ben şaşıran budala.* Ve sesindeki son tınılarda can çekişiyorken varlığım, Ayın gösterdiği yüzümde göremedin ne yazık ki mutluluğumu.Şaşırma sakın ve her zaman olduğu gibi yanlış da algılama, mutluluğum ,ellerinde, dillerinde ölmenin huzurundandı. Hep ucuz sandın yıllandırdığım anıları ve onları yok pahasına satmakla suçladın, hatta keşiş sofralarına meze yaptığımı. Oysa bilseydin nasıl da damıtıldı ve hala daha damıtılıyor el değmemiş fıçılarda ve yıllandıkça da efsaneleşen bir tadı kalacağını damaklarda. Soruyorum şimdi; sence ölü biri bir başka can alabilir mi? Ama bilirsin ki faili meçhul cinayetler hep birilerinin siciline işlenir ve o birileri hep alacaklıdır adaleti olmayan yüreklerden.. ve sicilimden silinmeyecek bir sabıkam var şimdi.Evet suçluyum, çünkü sevdim.. 07/Ağustos/2006 Avşa günlüğü
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Figen Yarar Gönülver, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |