Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Islak Ekimin nemli yüzüne uyandım bu gün yine .Sırılsıklamdı yastığım, sırılsıklamdı tenim. Anlaşıldı bu beyin , bu gün kemirilecek düşüncelerle, uyarılacak nikotinle önce, sonra alkolle dumura zorlanacak belki de. Sağanak, sağanak yağacak gözlerimden acılar, hafifleyecek başım, karşılayacağım belki geceyi dik başımla kim bilir. Ve gerçekler; Ki paramparça göğüs kafesim, yığılmış kaburga kemiklerim, yıkılmış bir ben, heyazanlara kapılıp Aşka düşmüş, dua, dua kanmak istemiş, kanamış, kanatılmış bir ben. Oysa sana dönmüştüm yüzümü ihanetlerden kırılmış dizlerimin üzerinden. Kayıp, kırgın yüreğini almıştım avuçlarıma dipsiz kuyuların karanlığından, birlikte uzanalım istemiştim güneşe. Oysa sen geceye çevirdin gözlerini ki bulamazsın gecenin zifirsinde bir ışık huzmesi, Görmek istediğin , bulduğunu zannettiğin yıldızlar kayıp gider görüşünden bir, bir ve sen her defasında bir kez daha boyanırsın siyaha. Siyah ki; her defasında içinin kasvetine gömer tüm ışıkları. Sanki bağımlı gibisin acılara ve yudumladıkça bir hoşluktur yaşadığın ve yalnızca o anlarda düşünürsün beni....bilirim... Tensiz olmalıydı belki de sevişmeler, dokunamamanın gizil beyazlığında kalmalıydı. Soğuk, çok soğuk zaman, üşüyorum çaresizliğin sokaklarında Her umuduma düşen imkansızlık sarkaçlarının kesikleri acıtıyor canımı. İçimde makamsız bir tınının sesi birikiyor ve ben anların ritimsizliğindeki duygusal durgunluğun sığlığında azalıyorum. Aşka inkar yakışmıyor sevgili, ikrarın iftiharına dönmeliydi yüzün. Sana dair her yazımı bir öncekini devire, devire yazıyorum, deviniyorum aldırmazlığının kaosunda.Hiç keşfedilmemiş sözcükleri arıyorum bilinmezliğin koynunda, hiç harf olmayan sesi yüreğimin, söylemlerindeki yüklemleri bir dillendirebilsem anlar mıydın ki beni. Aşk yek başınalıkmış aslında....Her yürekte yokmuş kanadının kırılmasını göze alacak bir kuş .. Bana bir aşk ısmarladın önce, sonra...Sonra hesabı ödemeden çekip gittin..canın sağ olsun , seve, seve ödüyorum ben , borçlu olduğunu düşünme sakın....Islak Ekim ve ıslak bir beyaz mendil elimde ardından salladığım... Yeter; yeter artık doğma her gün yeniden günüme, yoruldum, yorgunum uğurlamaktan seni.Ekimle birlikte çek git, uzaklaş görüşümden ki; uyanayım güneşli bir bahar sabahının kollarına, bitsin ıslak üşümüşlüğüm... 26/Ekim/2008 Avşa Ekim Günlüğüm. Figen Yarar (Adali)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Figen Yarar , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |