Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Uzun zamandır görmemiştim onu. İki belki üç sene. Kızıl düz uzun saçlar , ufak göğüsler ve yarım gülümsemesiyle bana bakıyordu. İstasyondan eve dönüyordum. Terlemiştim ,domuz gibi kokuyordum. “Merhaba” dedim bir kol mesafesi uzaktan. Sıcak bir tebessümle gülümsedi ; “Seni buralarda göreceğimi hiç ummazdım” “Neden ?” “Bilmem , şaşırdım…” Birkaç saniyelik sessizlikten sonra ; “Sakalların bayağı uzamış” “Evet , biliyorum… Üşengeçlik işte…” “Yoo, beğendim…Gerçekten.” “Sağol” “Eee , ne kadar buradasın?” “Bikaç gün sanırım. Neden?” Kısa bir sessizlik daha ; “Belki akşam bişeyler yaparız.” “Olur.” Sanki bir yerlere yetişiyormuşum gibi saatime baktım. Uzanıp yanağımdan öptü. Zararsız bir ihtirasla dalgalanıyordu saçları. Eve doğru ilerledim , cebimden anahtarları çıkardım.Kafamı çevirdim , solgun gözleri beni izliyordu. İsteksizce el salladım ,hızla arkamı dönüp uzaklaştım. Ev içinde hayat zordu o zamanlarda , şimdikinden daha zor. Babam 2. kez evden ayrılalı çok olmamıştı. Annemin işten gelmesini beklerken , dolabı karıştırdım.Buzlukta bulduğum tavuğu pişirdim , yanına da bir bira açtım. Aslında iyi aşçıyımdır ama bu sefer işler pek yolunda gitmedi. Kararmış tavuğu yerken kanser riskimi ne kadar arttırdığımı düşünüp güldüm kendime.Bir duş alıp yatağa uzandım. Uyandığımda annem evdeydi. Kızgın , çaresiz , yılgın… Pek konuşmadık , yorgundu. Televizyon izlerken koltukta sızdı. İçeri geçtim , odamda fazla eşya yoktu.Çoğu İzmit'teki mağaramdaydı. Bir kitap alıp okumaya başladım ; ‘Etkili İnsan Olma Sanatı’ sıkılmam uzun sürmedi. Biraz daha tarihi bişey denedim ama o da umduğum gibi değildi. Kitabı sıkıntıyla kapattım.Camdan dışarı sarkarak bir sigara yaktım. Annem sigarayı bırakmaya çalışıyordu ve evin duman dolması iyi değildi o yüzden. Kontrollü olduğu söylenemezdi ama elinden geleni yapıyordu. Sigaramın yarısında telefon çaldı. “Evet ?” “Aşağı gelsene sohbet ederiz” “Tamam” Kalan sigarayı dışarı fırlattım , 6 kat düşüşünü izledim. Yere değdiğinde bir yanardağ gibi alev püskürttü , kızıl ışıltısını görebiliyordum hala. Soğuktu hava ve apartmanın arka bahçesindeki çardakta oturduk. Gizli , gizemli bir yerdi. Ağaçlar arasında ufak bi havuz, salıncak ve tahta banklar. Çiçek kokuları sarmıştı etrafı. Kendine ait korkuları var gibiydi. Hep doğruyu yaptığını göstermeye çalışıyordu bana. Sevgilisiyle sorunlarını anlattı. “Anlattığına bakarsak , tam bir hödük “ dedim Güldü ; “İyi biridir aslında ama garipleşiyor bazen.” Aslında pek umursamıyordum ama bir şeyler söylememi bekliyordu. Onu anlamamı , rahatlatmamı istiyordu. Beklide bu duygusallığın bizi yakınlaştıracağını düşünmüştü. “Hepsi saçmalık” dedim. “Sevgi , aşk bir süre sonra boş vermişliğe ve sıradanlığa dönüşür…Kötü biri değilsin sen , sadece bir şeylerin eksildiğinin farkına vardın. Ve artık buna gözünü kapayamıyorsun…” Ona bi sigara yakmamı istedi. Sigaranın ilk nefesini içmeme gibi garip bir alışkanlığı vardı. Derin bi nefes çekip uzattım. Soğuk ve karanlık iyice çökmüş , araba sesleri azalmıştı. “Gitmem gerek” dedim , üşümüştüm. “Dur” dedi. Elime uzandı , beni kendine çekti.Başı omzumda ağlamaya başladı. Yalvarır gibi bakıyordu. Yavaş geçen o birkaç dakika boyunca ne yapacağımı bilemedim ama ağlaması sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Hıçkırıkları rahatsız edince öptüm onu , sadece susturmak için. Elleriyle boynumu kavradı. Uzun süre öpüştük. Küçük dudakları gitmeme izin vermiyordu. “Tamam” dedim “Artık gitmem gerek.” Cesur bir adımla uzaklaştı benden. Duygularımı anlamaya çalışıyordu ifademden. Gerçekten soğuktu , gitmek istiyordum. Duygularımın analizine ihtiyacım yoktu yada benimle kendini güvende hissetmesine. Benimle mutlu olacağını düşünüyordu , benimle… “Görüşürüz “ dedim ve konuşmasına fırsat vermeden uzaklaştım. Aylin’ in bana aşık olduğunu ilk o gece anladım. Ertesi gün öğlene doğru uyandım. İzmit’ten yanımda getirdiğim pis kokulu eşyaları çamaşır makinesine doldurdum.Çamaşırlar yıkanırken kendime bol yumurtalı bir menemen yaptım. Yemeğin buharıyla eriyen kaşar sakalıma yapışıyordu. Radyoyu açtım , Radiohead çalıyordu. Neden bilmiyorum ama o an huzurluydum. Hayatımdaki hiçbirşey umduğum gibi gitmiyordu oysa. Babamla annemin bağırışlarını hatırladım.Salonun kapıya yakın kısmından küfürleri , haykırışları ve tehtidleri izlerdim. Buruk duyguların doğal melodisi… Sinirli değillerken her şey yolunda gibi görünürdü. Ama huzursuzluk kendini göstericek zamanları kollardı ve bulurdu her seferinde ve onlarla konuşmanın da bir yararı olmazdı. Nefretle karşılık verdiklerinde daha da kötü hissederdim. Ve ertesi akşam yemekte kimse konuşmazdı.Çünkü konuşmak içinde bulunduğumuz acı ve hüzünlü gerçekliği ortaya çıkarırdı. Her şeye rağmen hayat devam ediyordu.Yemeği bitirince sigara almak için dışarı çıktım. Güzel , güneşli bir gündü ve bu güneşin altında yürümek bile beni mutlu etmeye yeterdi. Kara bir kedi geçti önümden , köpek ona havladı ve güneş terletmeye devam etti. Yaşıyordum işte…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Efe , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |