"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Yardım edebilir misin anneanne, küfe değil ki bu... Yanılmıyorsam 9. veya 10. yaşımın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilmiş yaz tatiliydi... Ve biz uzun yıllar olduğu gibi o yaz tatilinde de anneannemizin, sırtını Karadeniz’in dağlarına vermiş köyündeydik. (İşte) o dönemlerden başlar benim güne erken başlama telaşlarım. Çünkü ne kadar erken başlanırsa o kadar çok şey sığdırılır 24 saatin içine... O sabah da uyuyan kardeşlerimin, kuzenlerimin aksine güne erken başlamıştım. Şimdi hatırlıyorum da ne zaman ki onları da uyandırmaya kalkışsam, özellikle abimin kalktığında üzerimde uygulayacağı çeşitli deneylerin tehdidiyle geri püskürtülmüştüm. Günün uyanışını dinlerdim... Anneannemi izlerdim, onun küçük ama hızlı devinimlerini... Balkonda oturmuş günün, oyun arkadaşlarımın uyanmasını beklerken; - Yardım etmek ister misin? dedi anneannem. -Tabiiiii anneanne... -Bak şu gördüğün bahçe var ya 2 gün önce gitmiştik. Şimdi oraya gidip kızarmış domatesleri toplayıp gelir misin? Kanatlarım olsa havalanır uçardım o an... Bizim için çırpınıp duran anneannem benden bir şey istemiş de ben yapmaz mıydım? Küfeyi aldığım gibi doğruca yola koyuldum.( Hadi canım içinizde küfeyi bilmeyecek yoktur. Var mı yoksa? Hani ağaç dallarından yapılmış yük taşımaya yarayan büyük sepet) Ormanda, ninesine yiyecek götüren kırmızı başlıklı kız edasıyla yürüyordum. Boyumdan uzun başakların arasından geçiyor, ardından yaşının anneannemden de büyük olduğunu düşündüğüm koca koca meşelerin altından... Kim bilir belki de dilimde çocukluk şarkılarımızdan biri... Ah ne de zevkli dalından yeni koparılmış domatesi yemek... 1-2-3-4-5.... derken küfe doldu dolacak...Ama anneannem ne demişti; Kızaran domatesleri toplayıp gel! Eee demek ki hepsini toplamam gerekiyor... Tamam kızaran domatesleri topladım da nasıl kalkacağım şimdi ben sırtımda bu yükle? Yapamayacağım bir şey olsaydı anneannem bana söylemezdi değil mi? Birinci deneme başarısız... İkinci , üçüncü...hatta dördüncü de ... Artık gözlerimden yaşlar süzülmekte. En çok da başarısız olmak canımı yakmakta ya... sırtımdaki yükü duymuyorum bile. Kaç kez başımdan aşağı döküldü o domatesler kaç kez... Her seferinde daha bir hırsla kalkmaya çalışsam da yapamadım... Kendimle, küfeyle ve domateslerle hatta anneannemle kavga etmekten onun yanıma geldiğini görmemiştim, ta ki kaldırmak için bana elini uzatana dek. Şimdi en çok da ona kızgınım neden taşıyamayacağım yükün altında soktu ki beni? Ya o yüzündeki gülmek isteyip de kendini tutan ifadesine ne demeli? Küsüm anneanne sana küsüüüümmm... Başım öne eğik, gözümde yaşlar, arkamda anneannem, sırtında küfe ve kızaran domatesler geri dönmekteyiz... Konuşmadım bir süre, ses vermedim sesine... Şimdi ise anneanne, taşıyamayacağım yükler altına girmiyorum. Biri yükleyecek olsa, durun taşıyamam diyorum!!! En çok da kendimi taşıyamıyorum ya ... neyse. Laina 04.02.06
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © laina , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |